‘Türkiye ve AB, ilişkilerin güçlendirilmesi için çaba gösteriyor’

  • 1/10/2019
  • 00:00
  • 4
  • 0
  • 0
news-picture

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Avrupa Birliği (AB) ile daha pozitif ilişkilerin oluşması için iki tarafın da çabaları olduğunu söyledi. Çavuşoğlu, Ankara’nın, AB’ye üyelik müzakere sürecinde olumlu bir tutum benimseyerek, AB kurumlarıyla ilişkileri güçlendirme adımı attığını dile getirdi. AB, 12 Aralık 1999’da Türkiyeyi tam üyelik için resmi bir aday olarak kabul etmişti. 18 Mart 2016’da Türk hükümeti ile AB, göç, 6 milyar euroluk destek karşılığında mültecilerin yeniden kabul edilmesi ve Türk vatandaşlarına giriş vizelerinin kaldırılması konusunda üç anlaşmaya varmıştı. Çavuşoğlu, Kıbrıs sürecine ilişkin ise Avrupa Parlamentosu (AP) seçimlerinden dolayı müzakerenin başlamasının mümkün görünmediğini belirtti. Dışişleri Bakanı, Kıbrıs krizine çözüm bulunamama nedeninin, Kıbrıslı Rumların Kıbrıslı Türklerle herhangi bir şey paylaşmayı reddetmeleri olduğuna da dikkat çekti. Birçok AB ülkesi, Türkiyenin katılım müzakerelerinin, tam üyelik olmaksızın iki taraf arasında ortaklık formülü ile sonlandırılmasını talep ediyor. ‘Sivil Toplum Destek Programı’nın açılışı Ankarada yapıldı AB Katılım Öncesi Yardım Aracı’nın (IPA) sivil toplum sektörü bileşeni altında desteklenen ‘Sivil Toplum Destek Programı’nın açılışı programı dün Ankarada yapıldı. Programa, Dışişleri Bakan Yardımcısı ve AB Başkanı Kaymakcı, AB Türkiye Delegasyonu Başkanı Christian Berger, Merkezi Finans ve İhale Birimi Başkanı Mehmet Selim Uslu ve Türkiyenin çeşitli illerinden gelen ve program kapsamında hibe almaya hak kazanan çok sayıda Sivil Toplum Kuruluşu (STK) temsilcisi katıldı. AB Türkiye Delegasyonu Başkanı Christian Berger, “Biz, AB Başkanlığıyla 2014-2020 yıllarında, STKlara yönelik 190 milyon euroluk bir bütçeye sahip olacağız ve bu paranın harcanmasını sağlayacağız. Ülke strateji belgesinde Türkiye ile bu konuda mutabık kaldık" diye konuştu. Kaymakcı ise, "Bu bütçeyi doğrudan yönetim sistemi ile AB Delegasyonu yürütüyor. Biz, AB fonlarının doğrudan yönetim sistemiyle yürütülmesine pek sıcak bakmıyoruz ve bunu aslında AB değerlerine de çok uygun bulmuyoruz. Çünkü biz daha demokratik olan, STKları daha çok dinleyen, onların daha fazla görüşlerini alan yerel unsurları karar alma mekanizmasına koyan, merkezi olmayan IPA yönetim sistemini arzu ediyoruz ve bunun da devam etmesini diliyoruz" dedi.“Reformlarımız Türk basınının daha özgürlükçü bir yapıya kavuşmasına vesile olmuştur” Gözlemciler, Ankara’nın insan hakları, basın özgürlüğü ve hukukun üstünlüğü konusundaki imajını iyileştirme çabalarına rağmen, AB’nin Türkiye ile müzakerelerde ortaya çıkan çıkmazı aşma konusunda ciddi bir eğiliminin görünmediğini düşünüyor. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü dolayısıyla yayımladığı mesajında, “Türk basını, ne yazık ki demokrasimizin kesintiye uğradığı, hak ve özgürlüklerin askıya alındığı vesayet dönemlerine çok ciddi baskılara ve mağduriyetlere uğramıştır. Son 16 yılda ülkemiz genelinde hayata geçirilen reformlar, Türk basınının zenginleşmesine, çeşitlenmesine, daha demokratik ve özgürlükçü bir yapıya kavuşmasına vesile olmuştur” ifadelerini kullandı.RSF ve CPJ’den Türkiye yorumu Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF) kuruluşu tarafından yayınlanan, 2018 Dünya Basın Özgürlüğü Endeksine göre Türkiye 180 ülke arasında 157nci olurken, Gazetecileri Koruma Komitesi (CPJ), Türkiye’nin tutuklu gazeteci sayısında dünyada ilk sırada yer aldığını öne sürdü.IPI heyetinden Türkiye yorumu Uluslararası Basın Enstitüsü (IPI) İcra Kurulu Başkanı Marcus Spielman, başkanlığındaki bir heyet 5-7 Aralık 2018 tarihlerinde Türkiye’ye bir ziyaret gerçekleştirerek, Adalet ve İçişleri Bakanlıklarının temsilcileri, CHP ve HDP liderleri, yabancı diplomatlar ve gazeteciler ile bir araya geldi. Heyet, Türkiye ziyaretinde yaptığı açıklamada, hükümetinin gazetecilere karşı ‘intikam politikası’ uyguladığını iddia ederek, Cumhurbaşkanı ile Basın ve İletişim Başkanlığı’ndaki temsilcilerle görüşme adına olumlu bir sonuç alamadıklarını belirtti. Türkiye’de, 10 yıl önce ortaya çıkmaya başlayan, medya üzerindeki mevcut baskının darbe girişiminin ardından zirve yaptığını savunan heyet, bu durumun yaklaşık 170 medya kuruluşunun kapatılmasına ve yüzlerce gazeteciye suçlama yöneltilmesine yol açtığını da öne sürdü. NATO, demokrasi ve insan hakları konusunu eleştirmişti NATO’da geçtiğimiz dönemde, demokrasi ve insan hakları açısında Türkiye’deki gelişmeleri eleştirmiş, ABD merkezli düşünce kuruluşu Freedom House’un NATO Parlamenter Asamblesi (NATO PA) Güvenliğin Sivil Boyutu Komisyonu’nda kabul edilen dünya özgürlükler raporunda, ‘Türkiye özgür olmayan tek NATO ülkesi’ tespiti yer almıştı.

مشاركة :