Dünya genelinde kadınların maruz kaldığı en yaygın şiddet türü eşleri tarafından kendilerine uygulanan fiziksel şiddettir. Her üç kadından en az biri hayatı boyunca kocası tarafından fiziksel, cinsel veya farklı türde şiddete maruz kalıyor. Uluslararası Sağlık Örgütü’ne göre Avustralya, İsrail, Güney Afrika, Kanada ve ABD’de cinayet kurbanlarının yüzde 40 ila 70’i eşleri tarafından öldürülen kadınlardan oluşuyor. Kanadadaki kadınların, aynı yaştaki diğer kadınlara göre şiddet sonucu ölme olasılıkları beş kat daha fazladır. Avrupa, Kuzey Amerika ve Avustralya’da engeli olmayan kadınların üçte biri ile karşılaştırıldıklarında engelli kadınların yarısından fazlası halen fiziksel olarak istismara maruz kalıyor. Kanada’da erkeklerin yüzde 60’ı eşlerine şiddet uyguluyor. Tüm ailenin şiddete maruz kaldığı durumlar ise yüzde 66 oranında. Fransa’da şiddet mağdurlarının yüzde 95’ni kadınlar oluşturuyor. Eşleri ya da erkek arkadaşları tarafından şiddete maruz kalan kadınların oranı ise yüzde 51. Kadına şiddetin maliyeti çok büyüktür. Şiddete maruz kalan kadın ve çocuk mağdurlara sağlık hizmetlerinin sunulması ve bu suçu işleyenlerin adalete sunulması gibi doğrudan maliyetlerin yanında iş ve üretimin kaybedilmesi, insani acılar ve ıstırapların neden olduğu kayıplar gibi dolaylı maliyetlerdir. Örneğin ABD’de aile içi şiddetin yıllık maliyeti 5,8 milyar doları aşmaktadır. Kanada’da 1995 yılında yapılan bir araştırma, kadına karşı şiddetin yıllık doğrudan maliyetinin 1 milyar Kanada dolarından fazla olduğunu ortaya çıkarmıştır. 2004 yılında İngiltere’de yapılan bir başka araştırmaya göre şiddetin neden olduğu acı ve sıkıntıların yanında ev içi şiddetin doğrudan ve dolaylı maliyeti yılda toplam 23 milyar sterline ulaşmaktadır. ABD’de 2000-2015 yılları arasında 18 yaşından küçük evli kızların sayısı 200 bindir. Tahminlere göre çoğunluğu kadın ve çocuklardan oluşan 500 bin ila 2 milyon arasında insan, fuhuş, zorla çalıştırma, kölelik ve köle ticareti için kaçırılmaktadır. Kanada ve Avustralya’nın iltica hakkı vermek için yarıştığı Suudi Arabistanlı genç kız Rahaf’ın kaçışından yararlanarak Batı bugün insan ve kadın hakları adı altında Suudi Arabistan’a karşı şiddetli bir kampanya yürütmektedir. Suudi Arabistan’a karşı yürütülen bu şiddetli kampanyanın ışığında incelediğim bu istatistikler karşısında uzun uzun düşündüm. Sonunda Batı’nın aslında söyledikleri ile yaptıklarının aynı olmadığına ve bu kampanyaların tesadüf olmadığına bir kez daha kanaat getirdim. Bilakis bu kampanyalar, toplumlarımızın sahip oldukları o yüksek yapıyı yıkmak ve onları daha kolay sömürmek ve tehdit etmek için değerlerinden, ilkelerinden ve geleneklerinden uzaklaştırmaya çalışan ajandalara dayanmaktadır. Benim görüşüme göre bu, yeni savaş ve emperyalizm döneminin yöntemlerinden başka bir şey değildir. Suudi Arabistan’da geçen yıllar boyunca ülkeden kaçma ve siyasi iltica taleplerinin sayısı bir elin parmaklarını geçmez. Aynı şekilde bu vatandan kaçmak için denize açılan ve mültecilerle dolu ölüm botları da yoktur. Buna rağmen Suudi Arabistan’ın adının geçtiği bazı istisnai durumlar yaşandığında bazı ülkelerin, uluslararası kuruluşların ve medya gruplarının hemen ülkemizi hedef almaları dikkat çekicidir. Bu grupların mültecileri taşıyan ölüm botları yerine düşmanlarımızdan aldıkları finans desteğiyle ülkemize karşı bir kampanya yürütmeleri ilgi çekicidir. Suudi Arabistan’a şantaj yapmak ve uluslararası alanda karalamak için bu olayı kullanmaya çalışmaktadırlar. Suudi genç kıza iltica hakkı vermek için hemen harekete geçen ülkeler ya da Suudi Arabistanlı genç erkek ve kızları kendilerine iltica etmeye teşvik eden devletlerin amacının iddia ettikleri gibi insan ve kadın hakları olmadığı kesindir. Çünkü amaçları gerçekten bu olsaydı uluslararası ölçülerde en büyük oranlara sahip olan kendi ülkelerinde bu ihlallerin kökünü kazımaya çalışmaları gerekmez miydi? Yıllardır ülkelerinde zorluklar ve sıkıntılar içinde yaşayan, hor görülen ve istismara maruz kalan binlerce göçmenin durumu ile ilgilenmeleri gerekmez miydi? Dolayısıyla bu ülkelerin temel amacı Suudi Arabistan’ın onurunu karalamak ve büyüklüğünü hedef almak için medyatik olarak bu gibi olayları kullanmaktır. Ancak Allah’ın izniyle bunu başaramayacaklar. Çünkü her kötülük sahibine dönecektir. Elbette bunun gibi bazı Suudi Arabistanlı gençlerin gerçekleştirdiği bireysel kaçma vakalarının nedenlerinden biri de toplumumuzda bazı hataların ve kusurların bulunmasıdır. Sonuçta bizler de melek değil insanız. Yanlışlarımız olabilir. Suudi Arabistan, bu hataları ortadan kaldırmak ve iyi yönde değişim ve reform için tüm gücüyle çabalamaktadır. En önemlisi de hedeflediğimiz reformların sağlam ilke ve değerlerimize dayanan Suudi Arabistan’ın iç dinamiklerinden kaynaklanıyor ve onlar üzerine inşa ediliyor olduğuna yönelik sağlam inancımızdır. Zira tarihi deneyimler bizlere dışarıdan dayatılan değişim çabalarının başarısız olmaya mahkum olduğunu göstermektedir. Buna en büyük örnek de sömürgeci beyaz adamın zihniyeti, kavramları ve değerleri üzerine bir medenileşme metodu dayatan sömürgeci dönemin uğradığı başarısızlıktır. Suudi Arabistan’ın vatandaşları için daha aydınlık bir gelecek inşa etme hedefiyle başlatmış olduğu ve son birkaç yıldır devam eden ulusal reform projesi yerel dinamiklere dayanıyor. Bu süreçte Suudi Arabistan’ın reform çalışmaları kapsamlı ve bütünlüklü olmakla öne çıkıyor. Suudi Arabistan’ın reform programı bütün siyasi, yasal, idari, ekonomik, eğitim ve sosyal alanları içeriyor. Bu çerçevede Suudi Arabistan aile içi şiddeti suç kabul eden ve ilgili kurumlara şiddet iddialarını soruşturma ve mağdurları korumak için gerekli önlemleri alma yetkisi veren 26 Ağustos tarihli ve 332 numaralı Bakanlık Kurulu kararını kabul etmiştir. Aynı şekilde bu yasa, ilgili makamlara faillerin tutuklanması, kovuşturulması, mahkum edilmesi ve aile fertlerine şiddet uygulayan velinin (baba) ailesi üzerindeki haklarının kaldırılması için davaların mahkemeye intikal ettirme yetkisi de vermektedir. Bizler Allah’ın izni ve liderlerimizin hikmeti ile vatanına bağlı bütün gençlerimizin çabalarıyla daha iyi bir gelecek inşa etme yolunda ilerlemekten vazgeçmeyeceğiz. Daha tehlikeli olan ve ne yazık ki toplum olarak halen farkında olmadığımız kaçış nedenleri arasında büyükelçilikler ve yabancı kurumlar gibi düşman akımların gençlerimizi hedef alan açık müdahaleler de bulunmaktadır. Bu tür akımlar Suudi Arabistanlı gençler ve genç kızlarla iletişime geçerek, onları kışkırtarak ve kaçış yollarını kolaylaştırarak bu kaçış dramının yapımcılığını ve yöneticiliğini üstlenmektedir. Bu vatana karşı savaşlarında bir yem olarak kullanmak için kandırdıkları bu gençlere iltica hakkı vermektedirler. Bu tür kurumlar; gençlerin vatanlarında daha iyi bir gelecek elde etmeye yönelik tüm umutlarını yıkarak onları ümitsizliğe düşürmektedir. Onları kendi saflarına çekmek ve Suudi Arabistan’ın devlet, din, değerler ve semboller projesine karşı olmaya kışkırtmak için var güçleri ile çalışmaktadırlar. Son olarak bu gençleri önlerindeki çıkmazla baş etmelerinin en iyi yolunun “yaratıcı kaos” felsefesini benimsemek olduğuna inandırmaktadırlar. Suudi Arabistan günümüzde bu yabancı müdahalelerin hedefindedir. Çeşitli ülkeler ve topluluklar, genç liderlere yönelik yaz kampları programları ve elçilikler tarafından forumlar ve törenler düzenlemek gibi farklı faaliyetler aracılığıyla onları kendi saflarına katmak ve gençlerin arasına sızmaya çabalamaktadır. Bununla da yetinmeyerek bazı yabancı elçiliklerin temsilcileri Suudi Arabistan’daki üniversitelerde okuyan öğrencilerin kurmuş oldukları akademik WhatsApp gruplarına bile katılmaktadır. Bu gruplar aracılığıyla gençleri Suudi Arabistan’ın Arap ve Müslüman değerlerinden ve parametrelerinden, ulusal kimliklerinden uzaklaşmaya teşvik etmektedir. Bu değerlere sırt çevirmenin örnek alınması gereken en ideal medeniyet modeli olduğu anlayışını yaymaktadır. Dolayısıyla bu gruplar gençlere özgürlük, adalet ve onur gibi yemler sunarak toplumumuzu ve birliğini yıkmaya çalışmaktadır. Daha da acı ve kötü olanı, tüm bunların çocukları yabancı elçilikler ve kurumlar tarafından davet edildikleri için övünen bazı ailelerin gözü önünde gerçekleşiyor olmasıdır. Bu aileler, İslam dininin çocuklarının zihinlerine ektiği şeref, gurur, onur, doğruluk, hayâ ve merhamet gibi değerleri korumak olan asıl görevlerini ihmal etmektedir. Çocuklarına vatanın insan ve toprak arasındaki bir aşk destanını temsil ettiği, üzerinde yaşadığımız topraktan başka bir vatanımız olmadığı, kendimizi ya da üzerinde doğup büyüdüğümüz bu vatanın bir karışını bile dış güçlere satmanın asil Arap değerlerimize aykırı olduğunu öğretmeyi unutmaktadır. Buna ek olarak iç savunma hatlarımızı yarmayı amaçlayan bu saldırıya karşı durmak hepimizin vatani görevidir. Bu yarma hareketine karşı kendimizi savunabilmemiz için korunmamız gereken bu yabancı hareketlere karşı medyada yoğun bir bilinçlendirme kampanyası yürütmeliyiz. Gençlerimize yönelik faaliyetler düzenlemeli, toplumu, kimliğini ve birliğini hedef alan yabancı hareketler ile radikal düşüncelere karşı gençleri korumalı ve bilinçlendirmeliyiz. Aynı şekilde gençlerin güvenini kazanmış, din, vatan ve liderlik temelinde vatandaşlık kavramının güçlendirilmesine katkıda bulunan genç bir medyanın temellerini atmalıyız. Zira gençleri etkileyecek en güçlü etkenler yine genç toplumun kendisidir ve gençlik sadece gençlerin bildiği bir dildir. Gençlerle iletişim kurabilen, onların nasıl düşündüklerini ve kendilerini neyin etkilediğini bilen, her iki cinsiyet için de nasıl bir söylem benimsenmesi gerektiğini, bunun için gerekli yöntemleri ve ikna yollarını bilenler de yine gençlerin kendisidir. Buna ek olarak Suudi Arabistanlı ailelerinde üzerlerine düşen sorumlulukları yerine getirmeleri ve çocuklarıyla ilgili konulara daha çok önem ve ilgi göstermeleri gerekmektedir. Son olarak, gençlerimizden ve Suudi Arabistanlı sivil toplum kuruluşlarından kaçmaları için kandırılan gençlerimize ve kızlarımıza gerekli yardım ve desteği sunma, onlarla diyalog kurma, daha kötü bir duruma düşmemeleri için onlara yardım eli uzatma, ülkelerine dönme, yaşamaları ve çalışmaları için ikna etmeye çalışma çağrısında bulunmak istiyorum. Şüphesiz Allah en büyük yardımcımızdır...
مشاركة :