Sudan’ı sivil bir hükümete geçiş yoluna sokan gösteriler ve müzakerelerdeki yoğun katılımlarına rağmen Sudan kadını, ülkesinin yeni kurumlarında hak ettiği konumu henüz alamadı. Geçtiğimiz hafta ülkede sivil yönetime geçişin ana hatlarının belirlendiği Anayasa Bildirisi’nin imzalanması, Sudan’ın dört bir yanında sevinçle karşılandı. Bu gelişme 30 yıl süren diktatörlük yönetimi sayfasını çevirerek, 9 aydır devam eden kanlı gösterileri sona erdirdi. Bununla birlikte bir grup yabancı ismin katıldığı imza töreni, bir meseleyi gündem haline getirdi. Zira 3 saat süren tören boyunca konuşan tek kadın törenin sunucusuydu. Anlaşmanın imzalanmasından sonraki gün uzun bir süredir kadın ve erkek arasında eşitliği gerçekleştirmek için bir kampanya yürüten kadın eylemci Rebah Sadık, “Bu sahne bir tokat gibiydi. Birçok kadın bu anı konuşuyor. Bu konuyu gündeme getirmeliyiz” ifadelerini kullandı. İmza törenine katılan bazı kadınlar, sokakta ve sosyal medyada hızla yayılan memnuniyetsizliklerini dile getirmek için konuşmacıları boykot etti. Hartum’da öğrenci olan Sare Ali Ahmed, konuya ilişkin olarak, “Kadının devrime katılması çok önemliydi. Hatta erkekleri gösterilere katılmaya teşvik eden onlar oldu. Kadınların temsil düzeyi beni şoka uğrattı. Sivil hükümette erkekler kadar rol oynamak istiyoruz” şeklinde konuştu. Çarşamba günü yeni ortak Askeri Sivil Konsey, anayasa yemini etti ve konseyin, 39 ay sürecek sivil yönetime geçiş sürecinde ülkeyi yönetmesi kararlaştırıldı. Konseyde ikisi kadın olmak üzere 6 sivil bulunuyor. İbtisam Senhuri, tarihi siyasi anlaşma öncesinde müzakerelerdeki muhalefet heyetine liderlik etmiş olsa da farklı müzakere komisyonlarındaki kadın temsili zayıftı. Geçtiğimiz hafta tarihe geçecek bir günde Anayasa Bildirisi’ni imzalayanların tamamının erkek olduğu gerçeğinin yarattığı şok, son günlere damgasını vurdu. Nitekim çarşamba günü ülkeye gelen yeni Sudan Başbakanı Abdullah Hamduk, göreve geldikten sonraki ilk basın toplantısında bu meseleyi gündeme getirdi. Kadının katılımı meselesine odaklanmak gerektiğini söyleyen 61 yaşındaki Hamduk, Sudan devriminde kadınlar büyük bir rol oynamakla birlikte, Anayasa Bildirsi’nin görüşülmesi ve imzalanması sırasında yalnızca erkeklerin bulunduğuna dikkat çekerek, “Bunu düzeltmemiz lazım” ifadelerini kullandı. Gösterilerde büyük bir rol oynayan Sudanlı Profesyoneller Topluluğu Sözcüsü Semahir Mübarek ise kadının temsil oranının düşük olmasının şaşırtıcı olmadığını söyledi. 29 yaşında bir eczacı olan Mübarek, sözlerini şöyle sürdürdü; “Şu an geçiş döneminde faaliyet yürüten siyasi partiler ve kuruluşlar, bir süredir varlar ve kadını dışladılar. Ama ben bu işin değişeceği konusunda çok iyimserim.” 2022 yılındaki demokratik seçimlere kadar ülkeyi yönetmek üzere yakın zamanda kurulması kararlaştırılan Yasama Meclisi’ndeki koltukların en az yüzde 40’ı kadınlara ayrılacak. Mübarek, bu konuya dair düşüncelerini, “Şu an yaşadığımız koşullarda bir tür pozitif ayrımcılığa ihtiyacımız var. Ancak nihayetinde kadınlar, parlamentoda ve hükümette çoğunluğu oluşturabilecek yeterliliklere sahip” sözleri ile ifade etti. Kadın temsilinin zayıf olduğuna dair bilincin geçiş döneminde artması, meyvelerini vermeye başlamış gibi görünüyor. Rebah Sadık, “Bu bir ilerleme. Ancak kadınların istediğinin ötesine geçmiyor. Kadına imkân tanıma sürecine devam edilmeli” derken, İngiltere’de yaşayan çocuk doktoru Sare Abdulcelil de kadın temsilinin zayıf olduğu düşüncesini paylaşarak, “Sokaklar ve gösterilerle kurumlar arasında karşılaştırma yaptığınızda farkı görürsünüz” ifadelerini kullanıyor. Sudanlı Profesyoneller Topluluğu’na da üye olan Sare, siyasi partilerin halkın güvenini kazanamadığını, kadını ülkedeki kurumlara dahil etmenin yollarını tartışmak gerektiğini ekliyor. Rebah Sadık da kadın katılımının ülke yararına olacağını belirterek, “Daha fazla kadının dahil edilmesine yönelik talepler sadece sembolik önemde değil. Kadınlar, barışın gerçekleştirilmesine daha fazla önem veriyor. Mesele, eşitlik ilkesinin ötesine geçerek geçiş sürecinde başarı gerçekleştirme fırsatına doğru uzanıyor” düşüncesini dile getiriyor. Semahir Mübarek, İslamcı el-Beşir’in askeri iktidarı döneminde yaşanan onca yıllık baskıdan ;sonra kadınların son aylarda oldukça özgüven kazandığını düşünüyor ve ekliyor; “Kadınlar, bu devrimin itici gücüydü. Başka bir devrim olmadıkça da sahne dışına çıkarılamaz.”
مشاركة :