Araplar şu deyimi sıkça kullanır: “Çocuktan al haberi” Husilerin "kültürel" sembollerinden birisinin İsveç ya da Stockholm veya Hudeyde –nasıl nitelerseniz niteleyin- Anlaşmasına yönelik “Ensarullah” çıkmazı etrafında söyledikleri bu deyimi bize hatırlatmaktadır. Bu soğuk İskandinav ülkesinde Yemen’in meşru delegasyonu ile Husi delegasyonunun katıldığı anlaşma, siyasi meselelerden ziyade güvenlik ve insani durum üzerinde odaklandı. Bu zirve boyunca, Arap İslam Koalisyonunu ve meşru güçleri insan "canavarı" biçiminde canlandırma konusunda uzmanlaşmış “Batı” Medyası yoğun bir kampanya yürüttü. Husi cemaati ve onlara dışarıdan destek olan cemaatler bu insani kartı bilinçli bir şekilde kullanması bildiler. İhvan ve İran cenahının Batı uzantıları alabildiğine baskı yaptılar ve Husilerin yanında yer aldılar. Husilerin bu insani kartı kullanma konusunda ne kadar fırsatçı olduklarını ortaya koyan kişi Yemen Husi topluluğunun "kültürel" sembollerinden birisidir. Yani kendi içlerinden birisidir. Darbeci Husi hükümetinde Gençlik ve Spor Bakanı olan Hasan Zeyd’den bahsediyoruz. Kendisi aynı zamanda 13 Ağustosta İsveçte imzalanan Stockholm anlaşmasına karşı çıkan Hak Partisinin Genel Sekreteridir. Zeyd, "Facebook" hesabından şu cümleyi paylaştı: İsveç müzakerelerinin sonrası, öncesi gibi değil” Neden mi? Onu da biz söyleyelim, çünkü Stockholm müzakereleri, çeşitli medya ve uluslararası iletişimin yanı sıra resmi ve uluslararası örgütlerin ve organların yürüttüğü medya kampanyalarının arasında kaybolup gitti, zira bütün kampanya Yemendeki koalisyonun sözde "suçları" üzerine bina edilmiş, diğer önemli meseleler görmezden gelinmiştir. Husi Bakan yapmış olduğu bu paylaşımda anlaşmadan sonra artık yaşanan "felaket" e odaklanılmadığına dikkat çekmiştir. Şu an daha ziyade engellemelere, anlaşmanın uygulanmasını hangi tarafın engellediğine, Hudeyde anlaşmasının ayrıntılarının nasıl uygulamaya konacağına odaklanıldığını ifade etmeye çalışmıştır. Zeyd, paylaşımını şu şekilde bitiriyor: "Şeytan iyi niyetimizden faydalanarak bizleri karanlık bir tünele girdirdi, Yüce Allah’tan dileğimiz odur ki bizleri oradan çıkarsın” Husilerin çalışma tarzı bu şekildedir. Kafa karıştırırlar, yoldan saptırırlar, önemsiz meseleler etrafında tartışmalar yaratırlar ve temel meseleleri gizlemek için ikincil meseleleri gündemde tutarlar. Temel mesele ise şudur: Yemen’deki meşru ve resmi otoriteyi darbeyle gasp eden terörist bir grup var, en büyük niteliği ise terörist olmasıdır ve bu, Suudi, BAE ya da koalisyon ülkelerinin geri kalanının kararı değil uluslararası bir karardır. Top şimdi BMin gözetimi altında Husi yarı sahasındadır. "insanlık" savaşı ise şimdi Hudeyde’dedir. BMin uluslararası meşruiyeti, Husilerin "küresel" propaganda kartının değerini inceleyecektir. Bu, Husi müttefikleri tarafından Batı dünyasına sunulmak üzere kanlı kelimelerle yazılmış bir karttır. Bu grup, yanıltma ve fitne çıkarma hususunda tecrübelidir. Devlet mantığından alabildiğine kaçarlar, bölge ile doğal ilişkiler kurmak istemezler. Bazı Batılıların “seviyesiz” tutumları, bazı gazetecilerin ve solcu aktivistlerin ahlaksızlığı olmasaydı, Husilerin defterleri çoktan dürülmüş olurdu!
مشاركة :