​Sabah El-Ahmed

  • 2/4/2019
  • 00:00
  • 2
  • 0
  • 0
news-picture

Uluslararası ilişkiler herhangi biri, Kuveyt Emiri Sabah el-Ahmed el-Cabir es-Sabah ile görüşmenin ne kadar önemli olduğunu bilir. Çünkü kendisi 40 yıl boyunca dışişleri bakanı olarak ülkesine hizmet etti. Bu süreçte küçük büyük birçok uluslararası krizlerle karşılaştı ve küçük devletlerin liderlerine dayattığı koşulları da göz önüne alarak bunlarla akıllıca başa çıktı. Ülkesinin 1990 yılında Saddam Hüseyin rejimi tarafından işgal edilmesi ise belki de Kuveyt devletinin ve liderliğinin varlığını tehdit eden en büyük krizdi. Kendisiyle konuşmamızda Körfez ülkeleri arasındaki mevcut krize değindiğimiz zaman Şeyh Sabah “Her uluslararası krizin bir çözümü vardır” dedi. Bu krizde kendisinin hikmetli, gayretli ve kararlı bir rol oynadığını söylediğimde de “Şu anda insanlığın en çok eksikliğini hissettiği şey hikmettir” karşılığını verdi. Kuveyt’i İngiltere ile imzalanan Protektora (Koruma) Anlaşması’nın 120’inci yıl dönümü vesilesiyle düzenlenen etkinliklere katılmak için ziyaret ettim. Söz konusu anlaşma, döneminin Kuveyt Şeyhi El-Mübarek ile o zamanlar Büyük Britanya İmparatorluğu olarak bilinen İngiltere arasında imzalanmıştı. Kuveyt, İngilizler tarafından doğrudan sömürgeleştirilmese de Kuveyt Dışişleri Bakanı Şeyh Sabah El- Halid şakayla karışık olarak konuya dair şunları söyledi: “Arap bölgesinde sömürgecilik ile mücadeleyi kendi başarısız politikalarını haklı göstermek ve diktatörlük arzularını gizlemek için bir slogan olarak kullanan liderlere karşı, hatta belki de kendileri ile alay etmek için bizler ülkemizi bir sömürgeye dönüştüren bu anlaşmayı kutlamaktan utanmıyoruz. Muammer Kaddafi bu liderlerin en açık örneğidir. Zira Kaddafi, yönetimde kaldığı 40 yılı aşkın sürede ülkesini Allah’ın kendisine lütfettiği zenginlikler ile birlikte bir harabeye çevirdi.” Her ne kadar Kuveyt vatandaşları ülkelerinin Saddam Hüseyin’in işgalinden kurtulduğu günü daha büyük bir coşkuyla kutlasalar da Kuveyt’in Bağımsızlık Günü’nde ülkelerini uzun yıllar koruyan bu anlaşmanın imzalandığı günü de kutluyorlar. İngiliz Koruma Anlaşması, Kuveytliler için her şeyden çok kendilerini aynı dine mensup olsalar da bölgesel olarak Türklerin yanı sıra Saddam Hüseyin ve Kasım Abdulkerim örneğinde olduğu gibi Arap tehditlerine karşı da koruyan bir anlaşmaydı. Şüphesiz Kuveyt bütün bu krizlerden çok daha güçlü, bölgesinde ve dünyada çok daha etkili bir ülke olarak çıkmayı başardı. Kuveyt sahip olduğu dış gücü, iç sorunlarına odaklanmak ve onlarla yüzleşmesinden alıyor. Şeyh Sabah El-Ahmed’in yönetimde olduğu dönemi örnek alırsak kendisinin küçük büyük tüm sorunlar ile yüzleşme siyaseti sayesinde Kuveyt’in hem içeride hem de dışarıda yüzünün değiştiğini görebiliriz. Bakanlar Kurulu Başkanı Şeyh Cabir El- Mübarek El-Sabah bana Şeyh Sabah El-Ahmed’in içeride çatlaklar oluşturan 4 oy olgusu ile nasıl cesaretle yüzleştiğini ve Kuveyt demokrasi gemisini şu anda güvende olduğu limana ulaştıran tek oy sistemine geri dönülmesini nasıl başardığını anlattı. Kuveyt’in bu iç uyumu kendisine karışık uluslararası ilişkiler dünyasında cesaretle hareket etme gücü verdi. Güvenlik Konseyi’nin daimi olmayan bir üyesi olarak Kuveyt uluslararası alanda büyük bir saygı görüyor. Aynı zamanda ABD, İngiltere ve Fransa gibi büyük devletler ile stratejik anlaşmaları da var. Yine bu ülkelerle arasında bölgenin ve dünyanın istikrarı için stratejik bir diyalog bulunuyor. Şeyh Sabah El- Ahmed büyük diplomatik deneyimine dayanarak insani yardımın uluslararası ilişkilerde her kapıyı açan anahtar olduğunu biliyor. Kuveyt, buradan yola çıkarak ülke içerisinde ve dışında düzenlediği tüm konferanslarda yaşanan şiddetli çatışmalardan kaynaklanan Suriye’deki insani felaketleri önlemeye çalıştı. Bu konferanslar aracılığıyla BM’nin Suriye’deki insani yardımlarını desteklemek amacıyla BM bayrağı altında milyarlarca dolar toplamayı başardı. Kuveyt’in bu başarısı uluslararası alanda büyük takdir toplarken BM de New York’taki Genel Merkezi’nde, 9 Eylül 2014 tarihinde Kuveyt’i bu çabalarını kutlamak için büyük bir konferans düzenledi. Bu konferansta Şeyh Sabah’a insani yardımın lideri, Kuveyt’e de insani yardımın merkezi unvanı verildi. Kuveyt demokrasisi çok canlıdır. Meclisteki sürekli hareketlilik de bu canlılığın açık bir yansımasıdır. Bir araştırmacı olarak Kuveytlilerin birçok konuda ve tutumda farklı düşünseler de Şeyh Sabah’ın tehlikelerle dolu bir bölgede yüzen devlet gemisinin dümenini idare etmeye en çok gücü yeten kişi olduğunda hemfikir olduklarını kolayca görebilirsiniz.

مشاركة :