Iraklı iki hukuk uzmanı, suçun Irak topraklarında işlenmiş olmadığı sürece ülke yargısının yabancılar konusunda yargı yetkisine sahip olmadığını açıkladı. Hukuk uzmanı Tarık Harb, Suriye’de yargılanamayan ve Irak’ta yargılanmasından korkulan DEAŞ örgütüne mensup yabancı unsurların ailelerinin endişelerine cevaben Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada şunları söyledi: “Suç, Irak’ta işlenmediği sürece Irak yargı sisteminin Suriye’de veya Irak toprakları dışında herhangi bir yerde savaşan yabancılara karşı herhangi bir yargı yetkisi yoktur. Bu tür haberler yalnızca imaj karalama girişimidir.” Fransız haber ajansına (AFP) göre ülkelerine gönderilemeyen ve Irak’ta yargılanmaktan korkan yabancılara dair çok sayıda rapor bulunuyor. AFPnin haberine göre halen yüzlerce DEAŞ unsurunu barındıran ülke, Suriye topraklarında tutuklanan radikallere ev sahipliği yapıyor. Geçen ağustos ayında 58 yaşındaki Lahsen Kabuc’un Fransa’daki duruşmasını takip eden AFPnin aktardığına göre Iraklı hakimin Kabuc’un Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) tarafından tutuklandığı ve ABD ordusu tarafından Irak’a gönderildiği açıklamasını aktardı. Fransız kaynaklara göre söz konusu senaryonun Suriye’deki Kürt hapishanelerindeki 60’ın üzerinde Fransıza yönelik tekrarlanması halinde durum trajik bir hal alacak. AFP’ye konuşan İnsan Hakları İzleme Örgütü (Human Rights Watch) çalışanı Belkıs Willy, yabancı unsurların Irak’a gönderildiğinde “işkence ve adaletsiz yargılamalara” maruz kalma riskleri olduğunu belirtti. Terörle Mücadele Kuvvetleri ülke topraklarının yaklaşık üçte birini işgal eden DEAŞ örgütü hakkında mümkün olduğunca fazla bilgi edinmek amacıyla yargılama öncesinde araştırma ve soruşturma faaliyetlerinden sorumlu. İnsan Hakları İzleme Örgütü’ne göre Lahsen Kabuc’un yanı sıra ABD, Suriye’deki Kürt bölgelerden Irak, Avustralya ve Lübnan’a da yabancı unsur gönderdi. Söz konusu unsurlar ise bu ülkelerde yargılandı ve idam cezasına çarptırıldı. Irak’ta görev yapan hukuk ve politika uzmanı Tarık el-Mamuri de Tarık Harb’ın ifadelerini doğruladı. Şarku’l Avsat’a açıklamada bulunan el-Mamuri “Irak, bu hikayeye girmedi. Bu hikayede yalnızca Irak topraklarında savaşanlar yer aldı” dedi. Irak topraklarında DEAŞ için savaşanların ülkede yargılandığına dikkati çeken uzman, “Irak’ta yasaları ihlal eden herkes, Irak yasaları uyarınca suç veya ihlalin türüne göre yargılanır” ifadesini kullandı. Irak yargı kaynaklarına göre Bağdat mahkemeleri 100ü yabancı 300’ün üzerinde aşırılık yanlısı unsuru DEAŞ mensubu oldukları suçlamasıyla idama veya ömür boyu hapis cezasına çarptırdı. Suriyedekileri yargılama konusu ise özellikle yasal düzeyde kolay değil. Zira Suriye’deki Kürtlerin bir devleti yok. Paris ve Şam arasındaki diplomatik ilişkiler de dondurulmuş halde. Suriye’den çekilme kararı alan ABD ise ülkeleri “söz konusu unsurları Kürt müttefiklerine ait cezaevlerine göndermeye” zorluyor. Son yıllarda Suriye merkezli planlı saldırılara tanık olan Paris, yakın zamana kadar yabancı unsurların geri dönüşüne karşıydı. Ancak Paris yönetimi, ABD’nin Suriye’den ayrılma kararının ardından geri dönüş meselesi de dahil tüm seçenekleri değerlendirmeye başladı. Fransa Savunma Bakanı Florence Barley, geçen cuma günü yaptığı açıklamada “bazı cihatçıların kaçmalarına”imkan verilmemesi gerektiğiini söyledi. Irak siyasi ve yargı makamlarına ise sessizlik hakim. DEAŞ uzmanı Hişam el-Haşimi, AFP’ye yaptığı açıklamada tüm meselelerin büyük bir gizlilik çerçevesinde müzakere edildiğini aktardı. 2012 yılında Fransa’nın güneybatısında aşırılık yanlısı Fransız Muhammed Marah tarafından öldürülen 7 kişiden birinin babası, Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’a “Kürt güçlerin ellerindeki Fransız militanların Fransa’ya geri dönüşlerinin engellenmesi” çağrısı yaptı. AFP’nin aktardığına göre Albert Chenov Meyer yazdığı mektupta şunları söyledi: “Sayın Cumhurbaşkanı; önümüzdeki haftalarda bazılarının elleri çocuklarımızın kanlarıyla lekeli olan 130 Fransız militanın geri dönüşünü görüşeceksiniz. Bu kararı reddediyorum. Sizden bu kararı vermek konusunda yavaş davranmanızı, geri dönüşleri reddetmenizi ve onları Suriye’ye terk etmenizi istiyorum. Bir liderin ‘temel görevi’ insanları korumaktır. Dönecek olan İslamcıların arasında terörist Muhammed Marah’a yardım edenlerin de bulunuyor olması sizin tarafınızdan da iyi biliniyor.” Fransız militan Muhammed Marah, 11 ve 15 Mart 2012 tarihlerinde Toulouse kentinde ve Montauban komününde 3 polisi öldürdü. Öldürülenler arasında Chenov Meyerin 25 yaşındaki oğlu da vardı. Marah olaydan günler sonra, 19 Mart’ta da Toulousedaki bir Yahudi okulunda üç çocuğu ve bir öğretmeni öldürdü.
مشاركة :