​Varşova Konferansının ekseninde İran var

  • 2/14/2019
  • 00:00
  • 1
  • 0
  • 0
news-picture

Ortadoğu’da barış ve güvenliği teşvik eden bakanlar konferansı çarşamba akşamı Varşovada başladı. Her ne kadar konferansın ana meselesi İran gibi görünse de, ABD’nin İsrail ile Filistinliler arasındaki barış planını ilan etme çabaları gibi pek çok bölgesel konumda ele alınacak. Ancak konferansın merkezinde, İranın bölgeyi istikrarsızlaştırma çabaları yer alıyor. Konferansta bugün, ABDnin çekilmesine rağmen, hala Tahran’la nükleer anlaşmaya bağlı olan Avrupalıların konumları değerlendirilecek. Konferansa İsrailin katılımı, İran’ın Suriye’deki etkisine karşı koymak için benimsemiş olduğu politika ve Arap ülkelerine karşı açılımı açısından önemli. Öte yandan, özellikle Varşova Konferansında Rusya ve Çin’in olmayışı, uluslararası toplumun İran konusundaki bölünmesinin bir göstergesi. Bazı Avrupalıların (Almanya ve Fransa gibi) katılımının alt seviyede olması, ülkelerinin ABDyle restleşen Tahran rejimine karşı koruma niyetinde olduğunu gösteriyor.  Bazı ABDli yetkililer, İranın etkisine ve eylemlerine karşı koymak için kurulabilecek bir ittifaktan bahsederken, bunu tartışmak için birden fazla komisyon kurularak önümüzdeki aylarda çok sayıda ülkede görüşme yapılması konuşuluyor.  Varşova’daki zirvede Amerikan varlığı, Başkan Donald Trump’ın İran’ın dosyasına ve İsrail-Filistin barış sürecine verdiği önemin bir emaresi olarak görülüyor. ABD heyetine Başkan Yardımcısı Mike Pence başkanlık ederken, Dışişleri Bakanı Mike Pompeo ve İran dosyasında uzman olan yardımcılar da heyette yer alıyor. Başkan Trumpın damadı ve danışmanı olan Jared Kushner ve ABDnin Barış Elçisi Jason Greenblatt da heyetin içerisinde olan diğer önemli isimler. Greenblatt, Arap-İsrail anlaşmazlığını çözmek için "yüzyıl anlaşması"ndaki rolüyle biliniyor.  Öte yandan konferansa katılan Arap Devletleri ise şöyle: Suudi Arabistan, Bahreyn, Ürdün, Kuveyt, Fas, Umman, Mısır, Birleşik Arap Emirlikleri, Tunus ve Yemen.  Suudi Arabistan ABD’nin ABD Büyükelçisi Prens Halid bin Selman, ülkesinin küresel terörizmin ilk sponsoru olduğunu düşündüğü İran’ın gerçek yüzünü göstermek için Varşova Konferansı’na katıldığını açıkladı. Dün Twitter hesabından açıklama yapan Prens Halid, Varşova zirvesine 70 ülkenin katıldığını vurguladı. İranın güvenlik ve barışı tehdit ettiğini savunan Prens Halid, şu ifadeleri kullandı: "Terör listesinin başında ve terörizmin ilk sponsoru olan İran rejiminin kendisidir. Suudi Arabistan ve Yemende sivillere roket ve füzeli saldırılar düzenleyerek bölgeyi istikrarsızlaştırmayı amaçlıyor."  ABD ile birlikte Varşova Konferansına ev sahipliği yapan Polonya Dışişleri Bakanlığı, bakanlık toplantısının ülkelerin hem Ortadoğu ülkeleri hem de diğer ülkeler açısından bölgesel konuları görüşmek için bir fırsat niteliğinde olduğunu belirtti. Bakanlıktan yapılan açıklamada, “Bu, bölgedeki mevcut krizleri ve bunlarla başa çıkma konusundaki uluslararası çabalar ele alınacak" denildi. Bakanlar toplantısında katılımcıların şu konuları tartışması bekleniyor: Bölgesel krizler ve Orta Doğudaki siviller üzerindeki etkileri, füze geliştirme ve yayılma politikası, siber güvenlik ve enerji sektörüne yönelik ortaya çıkan tehditler, aşırılık yanlılığı (radikalizm) ve yasadışı finansmanlık. ABD Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Nathan Tek, konferansın "Ortadoğu’da silahın yaygınlaşması, insani krizler ve sonrasında ortaya çıkan terör, enerji ve güvenlik krizi"nin tartışılacağını söyledi. Tek, konferans başlamadan önce yaptığı açıklamada, "Bakanlar, müttefikliğimize ve ortaklığımıza çaba harcayarak, bu zorluklara çözüm yolları arayacak." Konferansın katılımcı ülkelere, bölgedeki değerlendirmelerini paylaşma ve ortak sorunlara çözüm aramak için fırsat vereceğini ifade eden Tek, İsrail ile Filistinliler arasında kapsamlı ve kalıcı barışı sağlamanın yollarının tartışılacağını söyledi.  ABDli Bakan Pompeonun Suriyedeki son gelişmeleri sunacağı konferansta İranın yıkıcı faaliyetleri hakkındaki endişelerini ve ABDnin bölgedeki önceliklerini gündeme getireceği belirtiliyor.  ABD ile Avrupa ülkeleri arasındaki İran anlaşmazlığına değinen Tek, “Kendi çıkarlarını koruyan Amerika Birleşik Devletleri diğer tüm ülkelerin de aynı şeyi yapmasını bekliyor. Görüş farklılığına saygı duyuyoruz, şeffaf ve sağlam diyalogların, sürekli sorun haline gelen eski meseleleri çözüme götüreceğini umuyoruz" diye konuştu. Toplantıya, ABDnin bölgesel ve küresel ortaklarından İsrail, Ürdün, Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri, Bahreyn, Katar, İngiltere, Güney Kore, Brezilya, İtalya ve Kenya gibi ülkelerin katıldığını belirten Tek, dışişleri bakanlarının ve 50den fazla ülkeden temsilcinin iştirakini vurgulayarak, bu konferansı "tarihi bir olay" olarak nitelendirdi.  ABD Dışişleri Bakanı ve Polonyalı mevkidaşının konferansın sona ereceği bugün ortak bir basın toplantısı düzenleyerek, Varşovadaki konferansın ardından kendi ülkeleri adına nihai bir açıklama yapması bekleniyor. Ancak katılımcı diğer ülkeler, İrana karşı sert bir tutum sergilememek ve tepkisini çekmemek için toplantıya katılmayacak. Konferanstan hemen önce, İranlı muhaliflerden Halkın Mücahitleri Örgütü lideri Meryem Recevi, bir televizyon programına bağlanarak açıkça İrandaki rejimin devrilmesi çağrısını yineledi. İranla dayanışma için finansal bir mekanizma kuran Avrupa ülkelerini eleştiren Rajavi, ABD ve AB’ye İran Devrim Muhafızları ve İran İstihbaratı’nın ve Avrupa Birliği için terör listesine alarak İranlı ajanları ülkelerinden kovmaları yönünde çağrı yaptı. Suriye, Irak, Yemen, Lübnan ve Afganistan’da bulunan İran güçlerinin “kovulması” gerektiğini söyledi. Recevi ayrıca, Irak hükümetini, Saddam Hüseyin’in yıkılmasının ardından ülkeden sınır dışı edilen Halkın Mücahitleri Örgütü’ne ve İran Özgür Ordusu’na tazminat ödemesine çağırdı.   Öte yandan, İranlı yöneticilere şiddetli bir saldırı başlatan Başkan Trump’ın avukatı Rudy Giuliani,  konferans öncesi yaptığı açıklamada, "İran rejiminden kurtulma ve İran halkına daha iyi bir gelecek sağlayacak yeni bir sistem oluşturma zamanı geldi" diye konuştu. Halkın Mücahitleri Örgütü’nün eski müttefiki olan Giuilani, Rajavi’nin başında olduğu muhalif gruba işaret ederek, İran rejiminin düşürülmesinin ardından gerçekleştirilecek olan planla ilgili 10 noktaya değindi.  Giuliani, Polonyadaki, Sovyet Komünistlerinin hükmü altındayken Katolik Polonya halkının ABD’den, komünizmden kurtarmak için yardım istediğini ve dönemin başkanı Ronald Reagan tarafından bu halkın komünizmden kurtulmasını hatırlatarak, “Şu anda da İranlılara yardım etmek isteyen Başkan Trump var. Polonya’da yaptığımız kutlamayı yakında Tahranda da yapacağız” diye konuştu.  Önceki akşam, Varşovadaki Kraliyet Sarayında katılımcılar şerefine bir akşam yemeği verildi.

مشاركة :