Manama Diyalog Konferansının gündemi İran tehdidi

  • 11/24/2019
  • 00:00
  • 1
  • 0
  • 0
news-picture

Bahreyn’de dün başlayan Manama Diyalog Konferansının ana gündemi İranın bölgesel tehditleri ile Körfez bölgesinde İran ile ABD arasındaki artan gerilim oldu. Suudi Arabistan Dış İlişkilerden Sorumlu Devlet Bakanı Adil el-Cubeyr, Manama Diyalog Konferansının açılışında yaptığı konuşmada, Suudi Arabistan’ın Saudi Aramco petrol tesislerine yapılan saldırılardan İran’ın sorumlu olduğunu dünyaya açıkça duyurduğunu söyledi. Birleşmiş Milletler’e (BM) olayı araştıracak uzmanlar gönderilmesi yönünde talepte bulunulduğuna işaret eden Cubeyr, “Bu konunun zaman alacağını ve stratejik bir sabra sahip olacağımızı söyledik. Savaş istemediğimizi ifade ettik, sadece uluslararası toplumun ne olduğunu anlamasını istiyoruz. Uluslararası toplum, İran rejimine davranışlarının kabul edilemez olduğunu açıkça belirtmeli” dedi. Saudi Aramco’nun iki petrol tesisi, geçtiğimiz Eylül ayında balistik füzeler ve silahlı insansız hava araçları (SİHA) ile hedef alınmıştı. ABD, Suudi Arabistan, Almanya, Fransa ve İngiltere bu saldırıdan İran’ı suçlamış, İran ise saldırıda herhangi bir rolü olduğuna ilişkin tüm iddiaları reddetmişti. Körfez ülkelerinin İran’a yönelik herhangi bir tırmanışta bulunmadığını, diplomatlarını öldürmediğini veya elçiliklerine saldırmadığını vurgulayan Cubeyr, “İranlılar ne istediklerine karar vermeli. Teröristleri desteklemeyi, balistik silahlar sağlamayı ve ticari gemilere saldırmayı bırakmalılar” diye konuştu. ABD ile ilişkilere değinen Cubeyr, ABDden Körfez bölgesine ileri teknoloji arzının arttığını söyledi. Cubeyr, Körfez krizinin çözümü üzerine ise, “Bu Katardaki yetkililere bağlı, onlardan ne istenildiğini biliyorlar” yorumunda bulundu. Suudi Arabistan liderliğinin müreffeh bir ülke kurmaya çalıştığını dile getiren Cubeyr, bu nedenle gençlik ile kadınları güçlendirmek ve fırsatları artırmak için 2030 Vizyonu’nun başlatıldığını belirtti.“İranın bölgeye tehdidi hakkında fikir birliği var” Bahreyn Dışişleri Bakanı Şeyh Halid bin Ahmed Al Halife ise İranın bölgeye tehdidi hakkında uluslararası fikir birliği olduğunu hatırlatarak, İran’a uluslararası hukuk ve iyi komşuluk ilkelerine uyma ve ‘devrimi ihraç etme’ girişimlerini bırakma çağrısında bulundu. Manama Diyaloğu’nun ilk oturumuna katıldıktan sonra gazetecilere açıklama yapan Al Halife, "Bölge her zaman kendi sorunlarını çözme eğilimindedir" dedi. İranın Hizbullah ve diğer terörist milisleri desteklemeye ve yayılmacı politikalarını sürdürmeye devam ederek, bölgenin güvenliği ve istikrarı için büyük bir tehdit olmaya devam ettiğini dile getiren Al Halife, uluslararası topluma İranı caydırmak ve bölge ülkelerinin iç işlerine müdahaleden vazgeçirmek için daha fazla çaba gösterme çağrısında bulundu. Bakan, Körfez zirvesiyle ilgili gelen bir soruya cevaben, “Suudi Arabistanın zirve tarihini duyurmasını bekliyoruz” ifadelerini kullandı. Katar ile krizi çözme çabalarının devam ettiğini aktaran Al Halife, bu krizin çözülmesinde ön plana çıkan Kuveyt Emirin rolüne dikkat çekti. Bakan, Irak ve Lübnandaki olaylarla ilgili gelen bir soruya ise, “Diğer ülkelerin ilişkilerine karışmıyoruz. Irak ve Lübnandaki vatandaşlarımızın barış ve selamette olmasını diliyoruz” şeklinde yanıt verdi. Al Halife, Körfez İşbirliği Konseyi (KİK) ülkeleri, Mısır ve Ürdünün bölgenin güvenlik ve istikrarını sağlamak için oynadığı rolün önemine dikkat çekti. İsrail’in yanı sıra yerleşim birimleri ile Golan Tepeleri’nin işgali gibi uluslararası yasalara aykırı uygulamalarına yönelik uluslararası duruş çağrısında bulunan Al Halife, adil ve kapsamlı bir barış sağlanmasının tüm bölge ülkelerinin ortak çıkarına olduğunu söyledi.Karkaş: BAE yenilikçi bir ruha sahip Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) Dış İlişkilerden  Sorumlu Devlet Bakanı Enver Karkaş, katıldığı ikinci oturumda, ülkesinin Yemen’de olduğu gibi yenilikçi bir ruha sahip olduğunu söyleyerek, “Genişletilmiş bir rol aramıyoruz ancak bölge ülkeleri tarafından benimsenen çalışma şeklinin de artık mümkün olmadığını kabul ediyoruz” yorumunda bulundu. Karkaş, bölgenin politik, güvenlik ve ekonomik düzeylerdeki büyük stratejik öneminin, dünyadaki sorumlu ülkelerin barış ve güvenliği sağlamada işbirliği yapmalarını zorunlu kıldığını söyledi.“İran bölgede tahribata yol açıyor” ABD Temsilciler Meclisi Dışişleri Komisyonu üyesi Joe Wilson, Ortadoğuda koalisyon ilişkileri ve ABD politikalarının ele alındığı beşinci oturumda yaptığı konuşmada, İran’ın bölgede tahribata yol açtığını söyledi. Dış İlişkiler Komitesi üyesi Christopher Murphy ise mevcut ABD yönetiminin Filistin konusunda taraflı bir arabulucu olduğunu dile getirdi. Murphy, ayrıca ABD Başkanı Donald Trumpın tarzını da eleştirdi. ABD Merkez Kuvvetler (CENTCOM) Komutanı General Kenneth Frank McKenzie de Ortadoğu’da seyrüsefer güvenliği konulu üçüncü oturumda konuştu. McKenzie, İran’ın geçtiğimiz aylarda Hürmüz Boğazındaki seyrüseferi engellemeye çalıştığını söyleyerek, ABD önderliğindeki askeri deniz ittifakının kurulmasının ardından bu eylemlerin durduğuna dikkat çekti. ABD uçak gemisi USS Abraham Lincoln, geçtiğimiz hafta Hürmüz Boğazını geçmiş, Pentagon bu adımın ABD’nin seyrüsefer özgürlüğüne olan bağlılığını gösterdiğini ifade etmişti.Fransa Savunma Bakanı’ndan önemli yorumlar Fransa Savunma Bakanı Florence Barley, Fransa’nın çok yakında başlaması beklenen ayrı bir Avrupa deniz güvenlik misyonunu desteklediğini söyledi. Barley, “Politikamızın ABD’nin İran’a yönelik aşırı baskı politikasından farklı olduğunu açıkça belirtmek istiyoruz” dedi. ABD’nin Ortadoğu’daki rolünün ‘kademeli ve kasıtlı’ bir şekilde gerilemesinden endişeli olduğunu belirten Barley, Körfezdeki saldırılara misilleme yapmaktan kaçınmanın tehlikeli bir durum oluşturduğunu dile getirdi. Barley, “Gemilere yönelik sabotajlar yanıtsız kaldığında ABD’nin insansız hava aracı (İHA) düşürüldü. Bu da cevapsız bırakıldığında petrol tesisleri vuruldu. Bu olaylar nerede duracak? İstikrar sağlayacak taraflar nerede? Bölge geri çekilmeye ve sonradan ABD müdahalesinin artmasına alışkın ancak bu kez tehlikeli görünüyor” ifadelerini kullandı.“Kimyasal silah kırmızı çizgimiz” Suriyede tekrar kimyasal silah kullanma olasılığından bahseden Barley, bunun Fransa’nın ‘kırmızı çizgisi’ olduğunu söyleyerek, “Evet, bunun gerçekleşmesi riski var. İdlib’e baktığınızda büyük bir tehlike var. Bu silahların tekrar kullanılması durumunda Fransanın yanıt vermeye hazır olacağına inanıyorum” dedi. NATO’daki gerilimlere de değinen Barley, NATO’nun Avrupa’da güvenliğin temel taşı olmaya devam ettiğini söyleyerek, “Beyin ölümünden planlamaya geçme zamanı geldi” diye konuştu. Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, The Economist dergisine verdiği röportajda, NATO’nun beyin ölümü yaşadığına inandığını dile getirmiş, Avrupa ile ABD arasındaki stratejik koordinasyon eksikliğinden üzgün olduğunu söylemişti.

مشاركة :