İlk Avrupa-Arap Zirvesi’nden 75 yıl öncesine ait anlayışlar

  • 2/23/2019
  • 00:00
  • 6
  • 0
  • 0
news-picture

Mısır’ın Şarm eş-Şeyh kentinde Pazar günü yapılması planlanan ilk Avrupa-Arap Zirvesi’ne az bir süre kala iki taraf, 1973 Cezayir Zirvesi’nde ortaya çıkan ve yıllar içinde gelişen ‘Arap-Avrupa Diyaloğu’ mekanizmasını yeniden dile getirmeye başladılar. İki taraf arasındaki yakınlaşmanın ilk tohumları, Arap-İsrail savaşının ardından Batılı ülkeleri temsil eden ‘Avrupa Topluluğu’nun’ yeni bir tutum olarak İsrail karşısında Arap tarafına anlayış göstermesiyle atıldı. Bu durum savaşın ardından 1973 yılında Cezayir’de yapılan 6’ıncı Arap Birliği Zirvesi’nin nihai bildirisine şöyle yansıdı: “Arap ülkeleri, Batı Avrupa ülkelerinde ortaya çıkmaya başlayan tutumumuza anlayış gösterilmesine yönelik işaretlere daha fazla odaklanmış durumda. Bununla birlikte bölgede barışı sağlamaya yönelik çalışmalar ışığında Birleşmiş Milletler (BM) ile işbirliği yapmaya hazırız. Batı Avrupa ülkeleri, Akdeniz’deki Arap halklarına yalnızca karşılıklı güven ve çıkarlar çerçevesinde büyüyebilecek köklü kültürel ilişkiler ve hayati çıkarlarla bağlıdır. Bu nedenle haklı nedenimiz konusunda net ve adil bir tutum sergileyen Avrupa Topluluğu, uluslararası ilişkilerde rol üstlenmeye layıktır. Araplar, diğer tüm halklarla dostane ilişkiler kurmak ve yasal haklarını güvence altına almak istemenin yanı sıra hayati çıkarlarını korumak temelinde ayrımcılık yapmaksızın diğer halklarla bu çıkarları paylaşmaktan yanadır.” 1975 yılında, ayrıca Kahirede başta Filistin sorunu ve Filistinlilerin haklarının tanınması konuları olmak üzere iki taraf arasında ‘ekonomik, teknik ve kültürel işbirliği’ için teknik düzeyde bir Arap-Avrupa diyaloğu başladı. 1975’te Roma, yine 1975’te Abu Dabi, 1976da Lüksemburg, 1977de Brüksel ve 1978de Şam olmak üzere iki tarafın uzmanları arasında görüşmeler gerçekleşti. Bununla birlikte, Filistin Kurtuluş Örgütünün (FKÖ) konumu, iki taraf arasındaki müzakerelerde başarısızlıkla sonuçlanan bir konu olmaya devam ederken, Mısır Cumhurbaşkanı Enver Sedatın 1979da İsrail ile barış anlaşması imzalaması, Avrupa ülkeleri ile müzakerelerin geliştirilmesine katkıda bulundu. El-Ahram Siyasi ve Stratejik Araştırmalar Merkezi Müdürü Dr. Cemal Abdulcevad, Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada, Arap ve Avrupa tarafları arasındaki ortak ilişkilerin, iki ülke arasındaki ilişkilere benzemediğini söyledi. İlk Arap-Avrupa zirvesinin karşı karşıya olduğu zorluklardan birinin, Arap tarafının çıkarlarının iki taraf arasındaki endişe duyulan konular arasında yer almaması olduğuna dikkati çeken Abdulcevad, her ülkenin, göç, yatırım ve yardım dosyalarında kendine ait çıkarlarının olduğuna işaret etti. Abdulcevad, zirve öncesinde Arap gündeminin netleştirilmesi gerektiğinin altını çizdi. Ancak bununla birlikte Avrupa’nın Arapların görüşlerini dinlemek istediğine inandığını belirten Abdulcevad, Arap çıkarlarının gündeme dahil edilmesinin ilişkilerde niteliksel sıçramayı engelleyebilecek vakit kaybına neden olabileceğini vurguladı. İki taraf arasındaki ortak tutumları koordine etmeye yönelik ilk adım, Mısır, Filistin, Ürdün, Güney Kıbrıs, Fransa, Bulgaristan, İsveç ve İrlanda Dışişleri Bakanları ve Arap Birliği Genel Sekreteri’nin katılımıyla İrlanda’nın başkenti Dublinde gerçekleşen ortak toplantıda atıldı. Mısır Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Ahmed Hafız tarafından önceki gün yapılan açıklamada, Dublin’deki toplantıda, Ortadoğu’daki barış sürecini ilerletmenin yollarının görüşüldüğü belirtildi. Mısır Dışişleri Bakanı Samih Şükri’nin toplantı sırasında ülkesinin barış sürecine yönelik tutumunu ortaya koyduğunu vurgulayan Hafız, Şükri’nin Mısırın Filistinli kardeşlerini destekleme ve müzakereleri engelleyen çıkmazı çözme çabalarına devam ettiğini belirttiğini kaydetti. Hafız, Şükri’nin Ortadoğu’da barış ve istikrarın ancak Filistinliler ile İsrailliler arasında iki devletli çözüme dayalı kalıcı bir barışın sağlanmasıyla mümkün olabileceğini vurguladığını aktardı. Mısır Dışişleri Bakanının işgal altındaki Filistin topraklarında yaşanan zor ekonomik koşullara ve kötü yaşam şartlarına çözüm bulunması gerektiğinin altını çizdiğine dikkati çeken Hafız, başta BM Filistinli Mültecilerle Yardım Ajansı’nın (UNRWA) yardımları olmak üzere Filistin’e yapılan uluslararası ekonomik ve kalkınma yardımlarının güçlendirilmesi gerektiğine, böylece kardeş Filistin halkının çektiği acıların hafifletilebileceğine işaret etti. Öte yandan Arap Birliği Genel Sekreter Sözcüsü Mahmud Afifi, toplantıda işgal altındaki Filistin topraklarındaki son durumun ciddiyeti ve yardımların yetersizliğine dair net mesajlar verildiğini söyledi. Afifi, toplantıda ayrıca uluslararası toplumun Filistin’de kötüleşen durumla ilgili sorumluluklarını üstlenmesi gerektiğine işaret edildiğini belirtti.

مشاركة :