İlk Arap-Avrupa Zirvesi’nin gündeminde göç, terör ve Filistin sorunu var

  • 2/23/2019
  • 00:00
  • 4
  • 0
  • 0
news-picture

‘İstikrar’da Yatırım’ başlıklı ilk Arap-Avrupa Zirvesi 24-25 Şubat tarihlerinde, Mısır’ın Şarm eş-Şeyh kentinde, Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah es-Sisi ve Avrupa Konseyi Başkanı Donald Tusk’ın temsilciliğinde gerçekleşecek. Zirve’de Dünya Kongre Merkezinin ev sahipliği yaptığı etkinliklere, açılış ve kapanış oturumlarının yanı sıra iki genel oturum, bölgesel sorunların ve güçlüklerin konuşulacağı kapalı bir oturum eşlik edecek. Zirve sonuçları ortak bir bildiri ile düzenlenecek basın toplantısında açıklanacak. Şarku’l Avsat’a konuşan Avrupalı diplomatik kaynaklar, zirvenin iki konu sebebiyle oldukça önemli olduğunu belirttiler. Bu konulardan ilkinin, bir birine yakın olan ve ortak çıkarları bulunan 28 Avrupa ve 22 Arap olmak üzere 50 ülkenin her alanda işbirliği ve koordinasyon için zirveye davet edilmiş olması, ikincisinin ise karşı karşıya kaldıkları büyük güçlüklerin üstesinden gelmek için bir birlerine ihtiyaç duymaları olduğunu kaydettiler. Bugün Arap dünyasının karşılaştığı en büyük sorunların başında, ‘Suriyedeki savaş, Libya, Irak ve Sudan’daki son durum, terör ve İran’ olduğunu, Avrupa Birliği (AB) ülkelerinin karşılaştığı sorunların başında ise, ‘göç, Brexit ve popülizmin yükselişinin’ geldiğini ifade eden kaynaklar, bu nedenle iki taraf arasındaki işbirliği için uygun ortamın sağlanmasının önemini vurguladılar. Kaynaklar, özellikle tarafların bir diğerini etkileyen konularda birlikte çalışma konusunda koordinasyon sağlamak zorunda olduklarının altını çizdiler. Düşüncelerini bu yaklaşıma dayandıran kaynaklara göre zirvede, ticaret ve yatırımdan göç ve güvenlik sorunları, terörle mücadele ve Filistin-İsrail çatışması gibi önemli meselelere kadar çok sayıda farklı konu ele alınacak. Öte yandan Şarku’l Avsat’a konuşan Arap diplomatik kaynaklar, Mısır’ın zirve için gerekli düzenlemeleri tamamladığını belirtti. Cumhurbaşkanı Sisi ve diğer Mısırlı yetkililerin zirveden bir gün önce Cumartesi günü zirvenin yapılacağı Şarm eş-Şeyh’e geleceklerini kaydeden kaynaklar, zirvenin ilk gününün genel oturumla başlayacağını ve resmi bir akşam yemeği ile tamamlanacağını aktardılar. Kaynaklar, her iki taraf için hassas olan bölgesel sorunların tartışılacağı kapalı bir oturumla başlayacak olan ikinci günün, genel oturumun ardından zirve sonuç bildirisinin açıklanacağı basın toplantısı ile sona ereceğini kaydettiler. Arap katılımcıların yüzdesi daha fazlı Zirveye katılacak liderler ile ilgili detaylar, dün akşam itibariyle henüz kesinlik kazanmazken, Arap katılımcıların hem düzey hem de sayı bakımından üstün olacağı bilgisine ulaşıldı. Zirveye Mısır Cumhurbaşkanı Sisi’nin yanı sıra Suudi Arabistan, Kuveyt, Bahreyn, Irak, Yemen, Filistin, Cibuti, Libya, Somali liderleri ile Arap Birliği Genel Sekreteri katılacak. Lübnan’dan Başbakan Saad Hariri’nin katılacağı zirvede Cumhurbaşkanı Mişel Avn olmayacak. Diğer yandan Arap Birliği dönem başkanlığını devralacak olan Sudan Devlet Başkanı Ömer el-Beşir de zirveye katılmayacak. Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esed ise zirveye davet edilmedi. Avrupa tarafından ise zirveye Avrupa Konseyi Başkanı Donald Tusk, AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Federica Mogherini, Almanya, Avusturya ve Romanya başbakanlarının yanı sıra Romanya Cumhurbaşkanı Klaus Yohanis katılacak. Fransa, İngiltere ve İspanya ise dışişleri bakanları düzeyinde katılım gösterecek. Avrupalı kaynaklar, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un halen ülkesinde devam eden iç meseleler nedeniyle zirveye katılamayacağını ifade etti. Macron, aynı sorunlar nedeniyle Münih Güvenlik Konferansı ve Davos Dünya Ekonomik Forumu’na da katılamamıştı. Diğer yandan Fransa Cumhurbaşkanı, geçtiğimiz Ocak ayı sonlarında Mısır’a resmi bir ziyaret gerçekleştirmişti. İngiltere Başbakanı Theresa May ise ülkesinin AB’den çıkışıyla ilgili iç meselelerle boğuşuyor. İspanya’da ise Başbakan, arkasındaki siyasi çoğunluğun dağılması nedeniyle Nisan ayı sonunda yapılacağı duyurulan erken seçimlere hazırlanıyor. 28 AB üyesi devletten 24’ü zirveye katılacak Öte yandan Kahiredeki AB Komisyon Heyeti Başkanı Ivan Surkos, Avrupa-Arap Zirvesine AB üyesi 24 ülkeden hükümet liderleri ve yetkililerinin katılacağını belirtti. Dün, Twitter üzerinden paylaştığı mesajda, Surkos, “Avrupalı liderler, Arap komşularımızla işbirliğini güçlendirme konusuyla yakından ilgileniyor. Şarm eş-Şeyh’de yapılacak AB ve Arap Birliği ülkeleri arasındaki ilk zirveye, 28 AB üyesi ülkenin 24’ünden katılım gösterilecek” ifadelerini kullandı. “Bu zirveyi iyi değerlendirmemiz lazım” Öte yandan Slovakya Başbakanı Peter Pellegrini, zirvenin Avrupa ile Arap dünyası arasındaki ilişkilerde tarihi bir an olarak önemine dikkat çekti. Pellegrini, konuya ilişkin değerlendirmesinde, “Arap Dünyası ve Avrupa ülkeleri arasındaki anlayışı ve işbirliğini güçlendirmek, karşılıklı endişeleri tartışmak ve birbirlerinin yanlış fikirlerini düzeltmek için liderler ve hükümet yetkililerinin bir araya geldiği bu zirveyi iyi değerlendirmeliyiz” dedi. Slovakya Başbakanı, dün, Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada, zirvenin deneyimlerin paylaşılması ve barışı, istikrarı ve güvenliği sağlama konusunda daha güçlü bağların oluşturulması gibi birçok farklı konuda daha yakın işbirliğinin önünü açmasını, bununla birlikte ekonomik, sosyal ve teknolojik gelişimi teşvik etmesini umduğunu söyledi. Pellegrini, Mısır ve diğer Arap ortaklarıyla yorulmadan çalışma konusunda kararlı olduklarını vurguladı. Bölgesel işbirliğinin daha da güçlendirilmesinin, Avrupa ve Arap ülkelerinin karşılaştığı mevcut sorunların çözümü için kilit öneme sahip olduğunun altını çizen Pellegrini, barış ve güvenlik olmadan hiçbir gelişme olmayacağına dikkati çekerek, zirvenin, stratejik, siyasi ve kurumsal işbirliğini tartışmaya yönelik bir platform oluşturduğuna işaret etti. “Geri dönmek isteyen mültecilere yardıma hazırız” Yaklaşan zirvede, yenilenebilir enerji de dahil olmak üzere altyapı, enerji ticareti ve yatırıma odaklanılacağını belirten Slovakya Başbakanı, Arap ve Avrupa ülkeleri arasındaki ekonomik işbirliğini geliştirmenin yollarının görüşüleceğini kaydetti. Ancak bunun, Suriyeli mültecilerin geri dönüşünü engelleme girişimi anlamına gelmediğinin altını çizen Pellegrini, Suriyeli mültecilerin özgür iradeleriyle evlerine dönmeye karar vermeleri halinde onlara yardıma hazır olduklarını belirtti. Slovak Başbakan, Arap-Avrupa zirvesinde, komşu ülkelerden gelen katılımcıların, toplumlarının yapısı hakkındaki görüşlerini aktarmasının yanı sıra Suriyeli mültecilerin süresiz olarak ülkelerinde kalmaya devam etmesi halinde ekonomilerinin buna ne kadar izin vereceğine dikkat çekmenin önemini vurguladı. Zirve katılımcılarının Suriyeliler için pragmatik ve belki de hızlı çözümlere ulaşmalarını umduğunu dile getiren Pellegrini, Slovakya’nın Ortadoğu’daki barış sürecinin mümkün olan en kısa sürede yeniden hayata geçmesini ve Filistinliler ile İsrailliler arasında iki devletli çözüme dayalı doğrudan görüşmelerin başlamasını desteklediğini kaydetti. Öte yandan AB ve Arap Birliği dışişleri bakanlarının 4 Şubatta Brükselde gerçekleştirdiği görüşme sonrasında yapılan ortak basın toplantısı sırasında iki taraf arasındaki işbirliğinin önemini vurgulayan AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Federica Mogherini, “Arap dünyasında gerçekleşen her olaydan Avrupalılar da etkileniyor. Aynı şekilde Avrupa’da gerçekleşen olayların yankıları Arap dünyasında da hissediliyor. Bu nedenle karşı karşıya kaldığımız zorluklara ortak çözümler bulmak için güç birliği yapmalıyız” ifadelerini kullanmıştı. Toplantıya ilişkin ortak bir bildiri yayınlanmamasına rağmen, barışı, istikrarı ve güvenliği pekiştirmek ve ekonomik, sosyal ve teknolojik gelişimi sağlamak için AB ile Arap Dünyası arasındaki ortaklığın güçlendirilmesi konusunda fikir birliğine varılmıştı. Ancak fikir birliği oluşması, tarafların içerik, politika ve detaylar üzerinde de hemfikir olduğu veya zirvenin işbirliğinde ‘sıçrama’ sağlayacağı anlamına gelmiyor. Avrupalı kaynaklara göre tarafların önünde iki zorluk var. Birincisi, Avrupalılar arasındaki görüş ayrılıkları ve bölünmelerin olması. Bu nedenle zirvede tartışılacak konulara yönelik yaklaşımlara dair bir takım gerginlikler bulunuyor. Diğeri ise Arap Dünyası’ndaki derin bölünmeler. Ancak Batılı kaynaklar, zorluklara rağmen ‘ortak çıkarların’ göz ardı edilmeyeceğini düşünüyorlar. Ortaya ise şu soru çıkıyor: “Arap Dünyası ve Avrupa ülkeleri dar ve acil çıkarların önündeki engellerle başa çıkmak için ortak bir yaklaşım benimseyebilecek mi?” Bu sorunun cevabını önümüzdeki günlerde alacağız.

مشاركة :