Husiler 100 gündür Stockholm Anlaşması’nın uygulanmasını engelliyor

  • 3/23/2019
  • 00:00
  • 2
  • 0
  • 0
news-picture

Stockholm Anlaşması’nın yürürlüğe girmesinden bu yana geçen 100. günde Şarku’l Avsat’a konuşan Yemenli kaynaklar, Yemen meşru hükümetinin, Yeniden Düzenleme Koordinasyon Komitesi (RRC) tarafından hükümet heyetine yöneltilen davetiye hakkında bir karar vereceğini açıkladılar.  BM Yemen Özel Temsilcisi Martin Griffiths tarafından geliştirilen plan, Pazartesi günü RRC Başkanı Michael Lollesgaard tarafından sunulacak. Yemen Dışişleri Bakanı Halid el-Yemani, sunulacak planın daha önce Husiler tarafından reddedilen bir plan olduğunu, fakat grubun daha sonra planı kabul ettiğini söylemek üzere geri döndüğünü dile getirmişti. Griffiths’in ofisi tarafından yapılan açıklamada, taraflarla gerçekleştirilen yapıcı görüşmelerden sonra, Hudeyde anlaşmasına uygun olarak yeniden konuşlandırma sürecinin ilk aşamasının uygulanması konusunda kayda değer bir ilerleme olduğu belirtilmiş ve teknik detayların daha sonra onaylanmak üzere Yeniden Düzenleme Koordinasyon Komitesi’ne (RRC) sunulacağı belirtilmişti. Açıklamanın devamında Griffiths’in, taraflarca kaydedilen ilerlemeyi memnuniyetle karşıladığı, bu planın RRC tarafından hızlıca onaylanmasını beklediği ve BM’nin bu ilerlemenin Yemende kapsamlı bir siyasi çözüm yolunu açacağını umduğu ifade edilmişti. İsveç öncesi Stockholm Anlaşması büyük bir başarıydı. Çünkü savaşan taraflar, aradan geçen iki buçuk yılın ardından bir araya gelmiş ve BM Yemen Özel Temsilcisi Griffiths herkesin içine iyimserlik tohumlarını ekmişti. Körfez Arap Ülkeleri İşbirliği Konseyi’nin (KİK) Yemen’deki Misyonunun Başkan Vekili Serhan Munayher, Şarku’l Avsat’a verdiği demeçte, Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman’ın çabaları olmasaydı toplantının mümkün olmayacağını ifade etmişti. Bu, daha sonra Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri Antonio Guterres tarafından da dile getirildi. Prens Muhammedin çabalarının, tarafların müzakere masasına oturması hususunda ve istişarelerin başarısı üzerinde oldukça önemli bir etkisi olduğunu belirten Guterres’in bu açıklamaları, Yemenin güvenliğini, istikrarını, birliğini ve bütünlüğünü korumak isteyen Suudi Arabistanın rolünün uluslararası düzeyde tanındığının delilidir. Munayher sözlerini şöyle sürdürdü: “KİK ülkeleri Stockholm Anlaşması’nı desteklediler. Çünkü Yemen krizinin, uluslararası kabul görmüş üç referansa dayanan siyasi bir süreç dâhilinde çözüleceğine düşünüyorlar. Bu hususlar, ulusal diyalogda bir araya gelen Yemen halkının taleplerini temsil ediyor. Başta Suudi Arabistan olmak üzere KİK ülkeleri, üç referansa dayanan siyasi bir çözüm için tüm fırsatları desteklemek amacıyla Stockholm’deki istişarelere katıldılar. KİK ülkeleri, Yemendeki siyasi sürecin sponsorları olan 19 ülkenin büyükelçileri arasında kilit bir role sahipti. Nitekim BM Genel Sekreteri konuşmasında, anlaşmanın uygulanmasının garantörünün KİK olduğunu dile getirdi.” İyimserlik enfeksiyonu ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeonun anlaşmanın üzerinden geçen 100. gün sona ermeden önce el-Arabiya televizyon kanalına verdiği röportajda, Husilerin İran Dini Lideri Ali Hamaneyin ve İran Devrim Muhafızları Ordusu Kudüs Gücü Komutanı Kasım Süleymani’nin talimatları olmaksızın hareket etmeyeceğini ve grubun Yemen’de askeri olarak başarılı olamayacağını vurgulaması dikkat çekicidir. Yemen Dışişleri Bakanı Halid el-Yemani, 100 gün önce Husi heyeti başkanı Muhammed Abdüsselam’a elini uzattı. Bu durum herkeste sona yaklaşıldığına ve imzalanan anlaşmanın en geç bir ay içinde başka bir anlaşmanın önünü açacağına dair bir iyimserlik yarattı. Aradan 100 gün geçti, fakat birbirini takip eden toplantılar ve gidip gelen generaller dışında herhangi bir şey olmamış gibi görünüyor. Başarının eşiğinde olan mahkum ve tutuklular dosyasında bile donukluk yaşandı. Taiz konusunda gerçekleştirilen ikili görüşmelerde ise herhangi bir ilerleme sağlanamadı. Şarku’l Avsat’a konuşan Yemen Gençlik ve Spor Bakanı Hamza el-Kemali, Husi milislerin hâlihazırda barış sürecinden tatmin olmadıklarını, çünkü şiddet ve savaşla kazandıklarını barış süreci neticesinde elde edemeyeceklerine inandıklarını düşünüyor. Bunun ciddi bir sorun olduğunu dile getiren el-Kemali, Husilerin Stockholm anlaşmasıyla uluslararası baskılardan kaçmaya çalıştığını ve yerine getiremeyeceğini taahhütlerde bulunduğunu söylüyor. Husilerin kâğıt üzerinde taahhüt ettikleri bu hususlar iki nedenden dolayı hayata geçirilemez. Öncelikle Husiler, savaşta ayakta kalmasını sağlayan gelirleri kaybetmek istemiyor. İkinci ve daha önemli olan diğer husus ise kararın artık Muhammed Abdüsselam gibi grubun siyasi kanadının elinde olmamasıdır. Asıl karar mercii olan Muhammed Ali el-Husi gibi isimler var. Kemali, sözlerini şöyle sürdürdü: “Husilere yüz değil, bin gün bile tanınsa değişecek bir şey olacağını düşünmüyorum. Yine ilk çeyrekte anlaşmayı manipüle etmeye, süreci sürüncemede bırakmaya ve makul olmayan şeyleri gündeme getirmeye devam edeceklerdir. Lollesgaard değişikliği oldukça olumsuz bir mesajdı. Çünkü gruba, kendi şahsi çıkarlarına uyum sağlamayan herhangi bir elçiye baskı yapma imkânı verdi.” BM Özel Temsilcisi Griffiths, 23 Şubatta el- Arabiya ile yaptığı röportajda, her iki tarafın da anlaşmalar kapsamında somut adımlar atmak için gerekli siyasi iradeyi gösterdiğine emin olduğunu belirtti ve ateşkesin ilan edilmeden önceki durum ile kıyaslandığında Hudeyde’deki sivil faaliyetlerin arttığına dair kanıtlar olduğunu söyledi. Şarku’l Avsat’a konuşan Avrupa Dış İlişkiler Konseyinde araştırmacı olan ABD’li Adam Baron, “Tartışmaya kabil olmayan anlaşmanın üç öğesine yönelik somut adımların atıldığının söylenmesinden sonra, hala anlaşmanın uygulanması hususundaki donukluk devam ediyor. Anlaşma metninin belirsizliği, her iki tarafın da bir tür anlaşmaya varmasını sağlayabilir. Ancak bu durum aynı zamanda, anlaşma kapsamındaki yükümlülüklerinin farklı bir şekilde yorumlanmasına da yol açıyor” ifadelerini kullandı. Körfez Arap Ülkeleri İşbirliği Konseyi’nin (KİK) Yemen’deki Misyonunun Başkan Vekili şu açıklamalarda bulundu: “Anlaşma hususunda hala BM’nin ve BM Özel Temsilcisinin açıklamalarını bekliyoruz. BM’ye güveniyoruz. Griffiths’in son zamanlarda dile getirdiği, Hudeyde anlaşmasının ilk aşamasına ilişkin taraflar arasında kaydedilen ilerlemeleri takip ediyoruz. Anlaşmayı destekliyoruz ve Husileri buna uymaya teşvik ediyoruz. Anlaşma ile ilgili tutumu ve atmış olduğu adımlar dolayısıyla kararlı ve olumlu olarak gördüğümüz Yemen meşruiyetini destekliyoruz. Nitekim meşru hükümet, hiçbir şey sunmayan Husi milislerinin aksine Yemen halkının çıkarları doğrultusunda bazı tavizler vermekten geri durmadı.” İkinci tur Şarku’l Avsat’a konuşan Yemenin Washington Büyükelçisi Dr. Ahmed Avad Bin Mübarek, Griffiths’in “istişarelerin ikinci turunun düzenlenmesi ile ilgili niyeti” hakkında sorulan bir soruya, “Gayri resmi toplantılar yoluyla kapsamlı çözüme ulaşmaya dair açık bir çağrı olmasa da, bir sonraki istişarelerin olacağına dair göstergeler var. Ancak, gelecekteki herhangi bir istişare için henüz bir davet almadık. Öte yandan Cenevrede görüşmeler başladığından bu yana, güvenlik ve askeri düzenlemeler üzerinde anlaşma yapmadan önce Stockholm anlaşmasının uygulanmasının atlanmasının ya da siyasi düzenlemelerin tartışılmasının, doğru bir başlangıç olmayacağı ve kararlaştırılmış referans şartlarına uygun olarak bir çözüme yol açmayacağı hususunda açık bir tutumumuz var” diyerek cevap verdi. Tüm uluslararası elçilerin Yemen’e yönelik alışılmış yaklaşım tarzlarının yeniden düşünülmesinin oldukça önemli olduğunu dile getiren Büyükelçi Avad bin Mübarek, “Anlaşmaya ilişkin pürüzleri açıkça konuşmamız gereken bir aşamadayız. Şimdiye kadar 3 elçi söz konusu dosyayı devraldı ve hükümet bu süreçte daima olumlu bir tutuma sahip oldu. Hükümet olarak tutumumuz, daima uluslararası toplumun ve BM’nin çağrısına kula vermek olmuştur. Ancak diğer taraf taahhüt ettiği hiçbir hususa bağlı kalmadı. Kendilerinin sebep olduğu hâlihazırdaki kriz, yine onların tutumlarından dolayı devam ediyor” ifadelerini kullandı. Avad bin Mübarek, tekrar sorulan soruya dönerek sözlerini şöyle sürdürdü: “Martin’e baktığımızda, anlaşma uygulanmadan önce bir sonraki aşamaya geçmek istediğini görüyoruz. Yemen hükümeti bu husustaki tutumunu sürdürüyor. Bunun doğru olduğuna inanıyorum. Hükümetin herhangi bir şart altında bir sonraki tura geçmek için tavizler vermesi, Yemen devletinin meşruiyetini resmi ve eksiksiz olarak sürdürmesi karşısında ölümcül bir hata olur.” Buna karşılık Şarku’l Avsat’a konuşan bir BM kaynağı, “Mesele, Stockholm anlaşmasının aşılması veya aşılmaması değil. Anlaşma kapsamında bir sonraki istişare turu için bir tarih belirlendi. Ancak bütün taraflar, Stockholm’de kararlaştırılan hususların uygulamasında somut bir ilerleme sağlanması konusunda müttefikler” açıklamasında bulundu.

مشاركة :