​DEAŞ’ın devleti gitti tehlikesi kaldı

  • 3/24/2019
  • 00:00
  • 1
  • 0
  • 0
news-picture

DEAŞ terör örgütünün 2014 yılında Suriye ve Irak’ta kurduğu devlet, Suriye’nin doğusundaki Deyr-i Zor ilinin Bağuz beldesinin de düşmesiyle fiilen sona erdi. Ancak batılı yetkililer ve radikal örgüt uzmanları, DEAŞ’ın Suriye’de elinde kalan son beldede de yenilmesinin örgütün yol açtığı tehlikenin de tamamen bittiği anlamına gelmediğini vurguluyor. Beklendiği gibi örgüte karşı mücadele devam edecek ama farklı taktiklerle. DEAŞ’ın uyuyan hücrelerine karşı yerel kuvvetlere destek verilerek mücadele sürdürülecek. Üst düzey bir İngiliz generalin verdiği bilgiye göre, örgüt hala Irak’ta 20 bini aşkın militana sahip. Ayrıca, Suriye’de de suikast ve bombalama eylemleri düzenleyen örgüte bağlı çok sayıda militan var. DEAŞ karşıtı Uluslararası Koalisyon Güçleri Genel Komutanı Yardımcısı İngiliz Tümgeneral Christopher Ghika, 79 ülkenin destek verdiği koalisyon güçlerinin Bağuz beldesinin düşmesine rağmen DEAŞ’a karşı operasyonlarını sürdüreceğini söyledi.Operasyonlar sürecek İngiltere Savunma Bakanlığı’nda gazetecilerle yaptığı toplantıda, DEAŞ’ın henüz tamamen yok edilemediğini ifade eden Ghika,  Şarku’l Avsat muhabirinin sorusuna şöyle cevap verdi; “Bağuz’un düşmesi çok önemli çünkü bu artık DEAŞ’ın elinde kalan son toprak parçasının da kurtarılması anlamına geliyor. Örgüt, 2014 yılında ortaya çıktığında elinde geniş bir toprak parçası olması ve Hilafet devleti kurduğu iddiasıyla öne çıkıyordu. Kontrol altına aldığı topraklar İngiltere’nin yüzölçümüne denk bir alandı. Ancak son günlerde bu alan birkaç futbol sahası alanına kadar geriledi.” Ancak General Gihka, sözlerini uyarıyla sürdürüyor; “Bu durumun operasyonların sonu anlamına gelmediğini anlamamız çok önemli. Ayrıca bu, Suriye, Irak, bölge ve hatta dünyada faaliyetlerini sürdüren DEAŞ’ın da bittiği anlamına gelmiyor. Uluslararası koalisyon orada (Suriye ve Irak) operasyonlarını sürdürecek.”“Hiç kimse kaybeden tarafa katılmak istemiyor” Şarku’l Avsat’a açıklamalarda bulunan Washington’daki New Amerika Enstitüsü Başkan Yardımcısı ve Terör Örgütleri Uzmanı Yazar Peter Bergen de İngiliz General Ghika ile hemfikir. Bergen, Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada, şu ifadeleri kullandı; “Sözde hilafet devletinin topraklarını tamamen kaybetmesi, DEAŞ için önemli bir yıkımı temsil ediyor. Örgüt, Suriye ve Irak’ta, İngiltere’nin yüzölçümüne denk bir alanda yaşayan İsviçre nüfusuna denk bir nüfusu kontrol ettiğinde artık hilafet devleti kurduğunu sanmış ve dünya genelinde 40 bin gönüllünün kendisine katılmak üzere Suriye ve Irak’a geleceğini düşünmüştü. Hatta bir ara her ay örgüte katılan yabancıların sayısı bin 500’ü aşmıştı. Şuanda ise bu sayı sıfır. Hiç kimse kaybeden tarafa katılmak istemiyor.”“Bağdadi’nin nerede olduğunu bilseydik bir şeyler yapardık” Ebubekir el-Bağdadi, hala özgürken DEAŞ’ın tamamen yok edildiğini söylemek mümkün mü? General Ghika, Bağdadi’nin durumu hakkında çok fazla yorum yapmıyor. Şarku’l Avsat muhabirine şu açıklamalarda bulundu; “Bağdadi’nin nerede olduğunu gerçekten bilmiyoruz. Eğer bilseydik bir şeyler yapardık. Irak ya da Suriye’de olabilir ama bölgenin dışına da kaçmış olabilir. Gerçek olan bir şey var ki onun nerede olduğunu bilmiyoruz. Ancak ben onun dünün adamı olduğunu düşünüyorum bugünün değil. Mevcut durumda çok büyük bir öneme sahip olduğunu sanmıyorum. Saklanmaya mecbur kalmakla Bağdadi artık DEAŞ militanlarından herhangi biri haline geldi. Her geçen gün biraz daha inandırıcılığını kaybediyor. Bağdadi kayıp olmasına rağmen örgüt lidersiz değil. Bu yüzden sözde hilafetin yenilmesinden sonra da DEAŞ bir tehlike olarak kalacak ve başka kişiler aynı hatayı tekrarlamak isteyecektir. Örgütün yeni liderleri ise öncekilerden daha az uzman. Öldürülen ya da tutuklanan eski liderler kadar güçlü değiller. Şüphesiz örgüt çok zayıfladı ancak hala liderliği üstlenecek kişiler var. Bu durumu terör örgütlerinde birçok kez gözlemledik.”“Esas sorun DEAŞ’ı ortaya çıkaran şartların hala devam etmesi” Bergen ise Şarku’l Avsat’a yaptığı değerlendirmede, DEAŞ’ın güç kaybettiğini belirtmekle birlikte şu yorumu yapıyor; “Esas sorun DEAŞ’ı ortaya çıkaran şartların hala devam etmesidir. Suriye, Irak ve Yemen gibi Ortadoğu ülkelerinde hala mezhepsel bölünmeler var. Libya ve Afganistan gibi ülkelerde zayıf ve başarısız hükümetler var. Ülkelerin çoğunun ekonomisi zayıf. Afganistan ya da Libya’da, yeni bir DEAŞ çıkabilir ama bu gerçekleşse bile çok daha zayıf bir örgüt olur. DEAŞ’ın çocuğu onun kadar başarılı olmayabilir ancak DEAŞ’ın ardılı olacak yeni örgütler de doğabilir.”“Trump geri çekilme fikrinde değişikliğe gitti” ABD Başkanı Donald Trump’ın Suriye’den tamamen çekilme fikrinde değişikliğe gitmesinin sebebi Bergen’in bahsettiği bu endişe olabilir. General Ghima, gazetecilerle yaptığı toplantıda, bu konuya değinerek, “Trump, sözde hilafetin sona ermesinden sonra da DEAŞ tehlikesinin devam edeceğini kabul etti. Önemli olan Suriye’nin kuzeyinin yeni saldırılar gerçekleştirmesi için DEAŞ’ın güvenli bölgesi olmasına izin vermememiz. Bu yüzden Trump, DEAŞ’a karşı operasyonları sürdürülebilmesi için kuvvetlerinden bazılarının Suriye’nin kuzeyinde kalmasına izin verdi” şeklinde konuşuyor.DEAŞ, Rakka’da 16 suikast düzenledi Ghika, bu kapsamda, DEAŞ’a bağlı hücrelerin Suriye Demokratik Güçleri (SDG) kontrolündeki bölgelerde saldırılar gerçekleştirdiğini ve sadece Rakka’da 16 suikast düzenlediğini belirtiyor.  SDG kuvvetleri tarafından esir alınan DEAŞ militanlarına ilişkin açıklamalarda da bulunan Ghika, sözlerini şöyle sürdürdü; “Koalisyon olarak, vahşet işleyen bütün tutuklu DEAŞ militanlarına dair deliller topluyoruz. Delilleri topladığımızda dava açabilmesi için bu delilleri hükümete teslim edeceğiz. Ancak şuanda bu çok zor. DEAŞ’ın kontrolünde kalan son bölgede büyük bir yoğunluk var. Bağuz’daki operasyonları geciktiren binalar, kamplar ve başka şeyler vardı. SDG kuvvetleri, ölü sayısının artmasını engellemek için ilerleyişini yavaşlattı.”El Hol kampında 60 binden fazla mülteci yaşıyor Ghika, açıklamalarında ayrıca, SDG’nin Suriye’nin doğusundaki el-Hol mülteci kampında, DEAŞ militanlarının aileleri dahil binlerce sivile sunduğu hizmetlerden övgüyle bahsediyor. SDG’nin bölgede mülteciler için üç kamp kurduğunu belirten Ghika, el-Hol kampının başlangıçta 20 bin kişi için hazırlandığını ancak şuanda 60 bini aşkın mülteciyi barındırdığını ifade etti. DEAŞ kontrolünde kalan son bölge olan Bağuz’dan gelen mülteci sayısının çokluğunun ise kendileri için tam bir sürpriz olduğunu sözlerine ekledi. Öte yandan, DEAŞ terör örgütü, Suriye ve Irak’ta, 8 milyon nüfusun yaşadığı 88 bin kilometrekarelik bir alanı kontrol ettiği zirvedeki günlerine oranla oldukça gerilemiş görülüyor. O dönem yerel ve yabancı on binlerce militana sahip olan örgüt, artık gücünün büyük kısmını kaybetmiş durumda.General Ghika, DEAŞ’ın kalan gücüne dair yaptığı değerlendirmelerde ise şunları aktarıyor; “Fırat havzasında bulunan DEAŞ kontrolündeki son cepte bu haftaya kadar oradan kaçamamış birkaç yüz militan bulunuyordu. Irak’ta ise DEAŞ üyelerinin sayısının 10 ile 20 bin arasında olduğunu düşünüyoruz ancak bunların tamamı savaşçı değil. Bunların çoğunluğu destek şebekelerinin üyeleri. Dünya genelindeki DEAŞ’çıların sayısını belirlemek ise çok zor. Dünyada, DEAŞ’a bağlı 10 civarında kol var ve her birinin artan ve azalan sayıda savaşçısı var.”İngiliz General, el-Kaide’nin mevcut denklemdeki konumuna ilişkin şu değerlendirmeleri yapıyor; “Çeşitli sebeplerden dolayı dünyanın dikkati şuanda DEAŞ’ın üzerine yoğunlaşıyor. Ancak bu eski ya da yeni fanatizmin gözden kaçması anlamına gelmiyor. Çünkü fanatizm, dünyayı tehdit ediyor. Bu konuda gelecekte de mücadelemizi sürdürmeliyiz.” DEAŞ’a karşı mücadelenin sona ermesiyle birlikte, dikkatlerin yeniden el-Kaide’ye yoğunlaşması gerektiğine işaret eden Bergen ise “El-Kaide, Suriye ve Irak’ın yanı sıra, Afganistan-Pakistan sınırında da DEAŞ’ın yıkılmasından istifade ediyor. Usame Bin Ladin’in oğlu Hamza Bin Ladin’i liderliğe hazırlıyorlar” ifadelerini kullanıyor.

مشاركة :