ABD’li özel yetkili savcı Robert Mueller’in, 2016daki başkanlık seçimlerine Rusyanın müdahalesi iddialarıyla ilgili hazırladığı raporda, ABD Başkanı Donald Trump’la ilgili herhangi bir suç unsuruna rastlanmadığını açıklamasının ardından, ABD Adalet Bakanı William Barr, Trump’ın kampanya ekibinin Rusya ile işbirliği yaptığını gösteren hiçbir kanıt bulunamadığını belirtti. William Barr, dün iki yıl süren soruşturmanın ardından Cuma günü Muellerin Adalet Bakanlığına verdiği rapordan elde edilen bulguların bir özetini Kongre ve medyaya gönderdi. Ancak Senato’daki Demokratlar, raporun cevap içerikli olduğu kadar çeşitli sorular taşıdığını öne sürdü. Adalet Bakanı Barr, raporun yargının çalışmasını engelleme esasına dayanarak kovuşturmaya izin veren herhangi bir suçtan söz etmediğini dile getirdi. Bazı gözlemciler bu son gelişmelerin Trump’ın beraat ettiği anlamına gelmediğini ifade ederken, Demokratların, Kongre’de bir takım soruşturmalar başlatmaya devam ettiği belirtildi. Adalet Bakanı konuyu incelerken, Demokratlar, raporu yayınlaması için Barra baskı yapıyor. Gözlemciler, Barr’ın bunu yapmaması halinde, soruşturma sırasında Mueller’in topladığı kanıtları görmek isteyen Demokratlar ile Trump idaresi arasında uzun süre iplerin gerilmesini bekliyor. Temsilciler Meclisi Adalet Komitesi’nin, haftalar önce 81 kişi ve kuruluştan belge talep etmesinin ardından adaleti engelleme iddialarıyla ilgili soruşturmasına devam etmesi bekleniyor. Adalet Komitesi Başkanı Demokrat Jerrold Nadler, Barrdan Komite önünde ifade vermesini ve Trumpın adaleti engellemekle suçlanmaması gerektiğini yönündeki ifadelerinin nedenini açıklamasını istediklerini dile getirdi. Birçok Demokrat, Barrın konuyla ilgili görüşlerine kuşkuyla bakıyor. Barr, geçen yıl özel bir avukatken Adalet Bakanlığına bir dilekçe yazarak, Muellerin adaleti engelleme konusundaki soruşturmasının ciddi bir yanlış anlaşılma sonucu ortaya çıktığını ve ABD başkanlarının, doğrudan kendileriyle ilgili olan konular da dâhil olmak üzere, soruşturmalar konusunda genel yetkiye sahip olduğunu savunmuştu.