Yemen Savunma Bakanı Korgeneral Muhammed Ali el-Makdisi’nin sessizliğini bozmaya karar vererek röportaj yapmayı kabul etmesi 4 ay sürdü. Bu, kendisi için yeni bir görev değildi. Genelkurmay Başkanı olduğu dönem Yemen Ulusal Ordusunun inşasına katkıda bulunmuştu. Birçok görevi aynı anda yürütmesinden dolayı kendisi ile konuşmak kolay olmadı. Mart ayında kendisini ziyaret ettik. Yatsı namazını evinde kıldı. Lacivert bir elbise giymişti. Misafirlere kahve, biraz fındık ve kuru üzüm ikram etti. Beden dili ve vakur mizacı dikkat çekiciydi. Röportajda dile getirdiği bilgilerin genişliğinden dolayı cevapları ve referansları, Bakanın ekibi ile birlikte bir kez daha teyit etmemi gerektirdi...- Sayın Bakan, Nehm cephesinde tam olarak neler yaşanıyor?Yemen ordusu Sana’ya 50 km mesafede bulunmasına rağmen neden harekete geçmiyor? Arazi şartlarının yavaş hareket etmenizde bir rolü var mı yoksa Yemen’deki bazı gözlemciler tarafından dile getirildiği gibi bu cephede ilerlemeyi engelleyen ilan edilmemiş bir veto mu var? Nehm cephesinde savaşmak, kağıt üzerinde coğrafi haritayı gören okuyucuların ve gözlemcilerin zannettiği gibi kolay değil. Zeminin coğrafi yapısı Yemen ordusu kuvvetleri için büyük bir zorluk oluşturuyor. Ayrıca bu geniş bölgede düşman tarafından yerleştirilmiş on binlerce mayın var. Aynı zamanda bu büyük alanda sadece tek bir yol bulunuyor ve cephe tek bir gün bile sakinleşmiyor. Düşman her gün bölgeye unsurlarını gönderiyor. Bölge bütünüyle savaş için stratejik bir konuma sahip. Husiler kapasitelerinin büyük kısmını buraya ayırıyor. Çünkü burası onlar için en büyük tehlikeyi teşkil ediyor. Başkent Sana’nın kontrolü hükümetin eline geçtiği takdirde kısa bir süre içerisinde darbe ortadan kalkacak. Milisler bunun farkında.- Gözlemciler, Husi darbesinden sonra Marib cephesinde 100 binden fazla askerin bulunduğunu aktardı. Fakat Marib halen güvenli değil. Husi roketleri şehri tehdit etmeye devam ediyor. Bölgenin kurtulmasının önündeki engel nedir? Öncelikle dile getirilen sayı doğru değil. Ordunun merkezi toplanma yeri Marib’deydi. Ordu güçleri buradan pek çok eksene dağıtıldı ve sınırlara gönderildi. Ayrıca petrol tesislerinin ve devlet kurumlarının korunması için Mehra, Hadramut, Şevba, Marib, Sana ve el-Cevf olmak üzere 6 ilde konuşlandırıldılar. Milisleri ve takipçilerini hezimete uğratarak zafer elde etmeye yönelik bir dizi askeri planımız var. Düşmanın gerilla savaşı tarzını kullandığını unutmamalıyız. Husilerin tarzı, Hizbullah’ın Lübnan’daki savaşlarındakine benziyor. Nitekim ayrım yapmaksızın yerleşim bölgelerini vuruyorlar ve sonra kaçıyorlar. Elbette böylece terör eylemleri gerçekleşiyor. Normal, bilinen tarzda bir orduyla karşı karşıya değiliz.- Bazı Yemenliler, Hadramut, el-Mehra ve Aden’de konuşlanmış çok sayıda savaş ekibi olduğunu fakat şu ana kadar Husi milisleri ile olan savaşlarda onlardan faydalanılmadığını dile getiriyor... Aksine, Batı kıyısındaki savaşlarına katılan ve her gün milislere ağır kayıplar verdirmeye çalışan savaş birimleri var. Bu birlikler ayrıca Saada, Harad ve Midi’deki savaşlarına da katıldı. Onların bir kısmı da Nehm ekseninde bulunuyor. Yemen ordusu kısa bir süre içinde toparlanarak düşmanla yüzleşmeyi başardı. Aynı zamanda bu birliklerin bulundukları illerde de birtakım görevleri var. Diğer terörist hareketlere veya uzantılara karşı koymaya çalışıyorlar. Ayrıca sınır muhafızları da var. Bu birimler Krallık ve Yemen arasındaki sınırı koruyor.- Darbeden bu yana birçok liderlik pozisyonunda bulundunuz. Meşruiyet safları ile milis safları arasındaki askeri güç dengesini nasıl değerlendiriyorsunuz? Bu konuda açık olmamız gerekiyor. Öncelikle yüce Allah’ın izniyle ve sonrasında Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirliklerinin (BAE) öncülüğündeki Koalisyonun desteği ile askeri güç dengesi hükümet güçleri lehinedir. Nitekim Yemen ordusu kuvvetleri birçok bölgenin kontrolünü ele geçirdi. Husiler, sahip oldukları donanıma ve kapasiteye rağmen bu bölgeleri tekrar geri alamadı. Bunun nedeni, savaş doktrinlerinin batıl olması ve etnik ırkçılığa dayanmasıdır. Bu nedenle hükümetin tüm askeri kontrolü tam ve kapsamlı bir zafer için istikrarlı bir şekilde ve emin adımlarla ilerliyor. Genelkurmay Başkanlığına atandığım sırada askeri komutanlarla temasa geçerek ulusal ordunun çekirdeği olan bir askeri güç topladık. Birkaç hafta içinde, eğittiğimiz ve donattığımız 18 bin personelden oluşan bir kuvvet oluşturduk. Sonrasında bu kuvvet ile Sana’nın eteklerine ulaştık ve coğrafi olarak savaşın en büyük cephesi olan el-Cevf bölgesinin yüzde 80’ini kurtardık. Aynı zamanda Şevba kentinin büyük bölümünü de milislerden temizledik. Bütün bunlar 4 ay gibi kısa bir sürede gerçekleşti. Bugün meşru kuvvetlerin ve onların ki subay ve komutanların milis saflarındakilerden çok daha fazla olduğunu söyleyebilirim. - Atanmanızdan bu yana Yemen Savunma Bakanlığı’nın gündeminde neler yer aldı? Silahlı kuvvetlerin yapısını restore etme planlarımızı tamamlamak ve böylece Yemen ordusunu güçlü ve birleşik bir yapıya kavuşturmak üzere çalışıyoruz. Sayıya değil niteliğe önem veriyoruz. Son birkaç gün içinde Savunma Bakanlığı ve Genelkurmay Başkanlığı yeni eğitim kursunu başlattı. Ayrıca programımızda yeni federal Yemen ile uyumlu askeri enstitüler ve kolejler kurulması da var. Geçici başkent Aden’de yeni bir askeri kolejin açılması için çalışmalar başladı. Bu somut adımlar, zemindeki büyük zorluklarla karşı karşıya. Milislerle savaşıyoruz ve zaferlerimizi genişletiyoruz. Çeşitli kamu kurumlarındaki, departmanlardaki, bölgelerdeki ve birimlerdeki performansı iyileştirmek üzere çalışmalarda bulunuyoruz.- Askeri ve saha deneyiminize dayanarak Husi milislerinin gerçekten barış yapmak istediğini düşünüyor musunuz? Barış tüm Yemenilerin en büyük talebi. Yemenliler, Yemen Cumhurbaşkanı ve Silahlı Kuvvetler Yüksek Komutanı Abdurrabbu Mansur Hadinin önderliğinde bunun için çalışıyor. Biz siyasi liderliğin direktifleri doğrultusunda hareket ediyoruz. Ancak önceki deneyimler Husilerin hiçbir şekilde vadettikleri taahhütlerini yerine getirmediklerini gösteriyor.- Elinizdeki resmi verilere göre Yemen ordu güçlerinin sayısı hakkında bilgi verebilir misiniz? Bu bilgi orduya özeldir, açıklayamam.-Ulusal orduyu eleştiren çoğu kimse ordu içindeki birtakım düzensizliklerden ve maaş bordosundaki hayali isimlerden bahsediyor. Bu eleştiriler ne kadar doğru? Bu konuda yapılacak düzenlemelere dair özel bir planınız var mı? Her işin başlangıcında birtakım zorlukların ve sıkıntıların yaşanması doğaldır. Biz sıfırdan başladık. Bahsettiğiniz sorun neredeyse yüzde 90 oranında çözüldü. Kalan kısmını da Suudi Krallığı’ndaki kardeşlerimiz ile iş birliği içerisinde çözeceğiz.- Birçok gözlemci askeri güçlerin el-Beyda ilini milislerin elinden kurtarmasının, milislerin halk arasındaki desteğini kaybetmesine bağlıyor. Ancak aylardır bölgelerde savaşın devam ettiği ve Kaniya cephesinde vur-kaç operasyonlarının sürdüğü habeleri geliyor. Önümüzdeki günlerde el-Beyda ekseninde bazı operasyonlara tanık olacak mıyız? El Beyda cephesi yakın zamanda açıldı. Koalisyon kuvvetleri ile birlikte çalışıyoruz. Husiler, el-Beyda ilinde veya Saada’nın da aralarında bulunduğu diğer şehirlerde bir halk desteğine sahip değiller. Fakat iktidarı ele geçirmeleri ve Savunma Bakanlığı da dahil olmak üzere devletin kurumlarını istila etmeleri onlara Yemen hükümeti ile savaşma imkanı verdi.- Asker kabul merkezlerinden, katılımcıların oranından ve bu konuda karşılaştığınız sıkıntılar neler? Yakın zaman da dahil son 4 yıl içerisinde kurtarılan tüm illerde kabul merkezleri kurduk. Katılımcılar yoğun bir şekilde artıyor. Darbe ve darbenin sponsorları ve destekçileri karşısında vatanın ve cumhuriyetin bir silahı olmaları için onları yetiştirecek bir eğitim programı çerçevesinde çalışıyoruz. Engellere gelince... Maaşların zamanında ödenmesi meselesi yaşadığımız en büyük sıkıntılardan biri. Fakat Allah’ın izniyle ve Suudi Arabistan liderliğindeki Koalisyondaki kardeşlerimizin yardımıyla bunun üstesinden geleceğiz. Bunun dışında herhangi bir sıkıntı yok.- Uluslararsı arena Yemendeki meşru hükümeti tanıyor. Bu konuda bir fikir birliği var. Uluslararası alandan meşruiyeti desteklemek için verilen destek dışında Yemen Ulusal Ordusuyla dayanışma kapsamında neler yapılıyor? Uluslararası destek, Yemen hükümeti ve Koalisyon kanallarından geliyor. Yurt dışındaki büyükelçiliğimizde bulunan askeri ataşelerden Yemen devletine yönelik uluslararası desteği teyit eden cesaret verici raporlar alıyoruz. Meselenin aslı, terörle mücadelede ve sahil güvenlik alanında sınırlı bir desteğin olduğudur. Öncelikle Allah’a, sonra Suudi Arabistan liderliğindeki Koalisyonun desteğine güveniyoruz.- Husi milisleri tarafından kontrol edilen bölgelerdeki eski komutanlar ile herhangi bir bağlantınız var mı? Bu komutanlardan Husi darbesini sonlandırmak üzere meşruiyet lehine belirli roller oynamasını bekliyor musunuz? Evet, kesinlikle. Çünkü askerlik hizmetinde bulunanlar askeri kuruluşun büyüklüğünün farkında. Yemen Ulusal Ordusunun eski komutanlarıyla temaslarımız sürüyor. Sürekli bizimle etkileşim halindeler. Birçoğu ulusal ordunun saflarına katıldı ve orduyu ulusal bazda yeniden inşa etmek için kendileriyle birlikte çalıştık. Terör çetelelerinin kontrolü altında bulunan alanlarda kalan askeri komutanların maruz kaldıkları imtihan, onları daha uyanık ve daha hazırlıklı kılıyor. Doğru zamanda milislere saldırma imkanı bulacaklar. Askeri akademiden mezun olmuş bir subayın ordunun üniformalarını giyen bir grup çeteden talimat alması söz konusu olamaz. Askeri bir üniforma içinde görünmeye çalışan milis liderleri, askeriyeden olmadıkları gibi onunla herhangi bir şekilde ilişkili de değildir. Onlar, Savunma Bakanlığının katil ve hainler ile ilgili iç düzenlemelerindeki hükümlere ve kurallarına tabi olacak. Bu arada, pek çok insanın ulusal ordunun ana pozisyonlarını yöneten ulusal ordunun liderleri hakkında bilmediği çok önemli bir noktaya değinmek istiyorum. Onlar, eski Cumhurbaşkanı Ali Abdullah Salihin yönetimindeki askeri kuruluşun birer üyesiydi. Tarihi geçmişe sahip olan bu kimseler, askeri kolej ve akademilerden mezun oldular ve liderlik pozisyonlarında bulundular. Askeri kuruluş dışından insanları toplayan Husi milisleri ise bunun aksine, aslında dinle, milliyetçilikle ya da Araplıkla ilgisi olmayan terörist gruplardır. Husiler, İran’ın emellerine ve arzularına hizmet eden bir grup paralı çalışandır.
مشاركة :