Günümüzde siyasi partilerin değer kaybettiği ve halkların artık partilerin yararlı olduğuna inanmadığı düşüncesi yaygınlık kazandı. Çünkü sağlam demokratik deneyimlere sahip ülkelerde bile siyasi katılım oranı azaldı. Bu, büyük ölçüde doğru. Genel olarak siyasi katılım oranının azalmasıyla ilgili olguyu anlamaya çalışan birçok araştırma mevcut. Fakat Araplar ve Müslümanlar olarak biz, güçlü siyasi partileri tecrübe edip demokrasiyi güçlendirme noktasında siyasi partilerin rolünden istifade ettik mi? Bağımsızlık sonrası süreçte yani 1950’lerde yakın tarihi hatırlatan şanlı dönemi gerçekleştirmeden ülkelerimizdeki partiler direkt geriledi mi? Müslüman Arap dünyasındaki bu hassas zamanda yukarıdaki soruyu gündeme getiriyoruz. Cezayir’de ordu, Buteflika sonrası süreci kadraja alıyor. Bu kadrajın çizgilerini ve boyutlarını bilmiyoruz. Sudan’da ordu, şu an yönetimi elinde tutuyor ve Ömer el-Beşir sonrası süreci kadraja alıyor. Kısacası güçlü ve şiddetli gösteriler nedeniyle asker, müdahale edip yumruğunu masaya vurdu. Anayasa kurumları, etkisini kanıtlayıp yetkileri devretmek için net bir yol haritası ortaya koyduğu ve tüm senaryoları hesaplayan hassas kanunlar belirlediği zaman bu durum, büyük bir rahatlıkla ele alınabilir. Maalesef birçok siyasi rejim, görünüşte cumhuriyet rejimi olmasına rağmen cumhuriyet yönetimiyle uyumlu yeterince siyasi kanunlar çıkarmadı. Çünkü bu rejimler, geleceği düşünmeyen rejimlerdir. Dolayısıyla kargaşa hâkim oldu. Ordunun bir şekilde müdahalede bulunması, ülkenin güvenliğini garanti etmenin ve kaosa karşı ülkeyi korumanın en ideal çözümüdür. Müslüman Arap dünyasında meydana gelen gelişmeler ışığında üzerinde durmak istediğimiz düşünce şudur: Geçmişe göre bugün güçlü siyasi partilere daha fazla ihtiyaç duyulmaya başlandı. 20’inci yüzyılın ortasında partilerin rolü, formalite olup genelde totaliter yönetime sahip rejimlere dayalıydı. Partiler, eleştiri yapma, halka nüfuz etme ve etkin siyasi katılımı sağlayan uygun ortamı bulamadı. Bu noktadan hareketle bugün birçok Arap ülkesindeki belirsizlik ve kapalılık karşısında siyasi partilere geçmişte yapamadıklarını yapmaları için fırsat veriliyor. Tabi İslami partilerin daha fazla fırsat yakaladığını ve yönetimin arkasından daha fazla koştuğunu burada belirtmeliyiz. Tunus’ta ve Mısır’da İslamcı partiler, kalkınma ve refah konusunda gelecek vaat eden gerçek bir proje ve özel bir liyakatle değil, aksine ilerlemeci ve modern partilerin zayıflığı nedeniyle iktidara ulaşabildi. Hiç şüphesiz İslamcı partiler, protesto hareketleriyle şaşkınlığa uğradı. İslamcı partiler, bu tür bir harekete hazır değildi. Dolayısıyla bu partiler, bu tür ender tarihi anlara karşı başarılı bir şekilde nasıl hareket edeceğini planlamadı. Bununla birlikte Mısır ve Tunus’taki başarısızlıkları nedeniyle bu partiler, hobi olarak siyasetle ilgilenen partileri beklemeden TV ekranları ve sosyal paylaşım siteleri aracılığıyla kadraja girmesi için orduya hızlı bir şekilde kapı araladı. Fakat buna rağmen biz, halkımızın siyasi partilere yeniden ümit besleyip onlara vazife sorumluluğunu gelecek nesillere saklayacak bir tarih yazma fırsatı vermesi gerektiğini düşünüyoruz. Olumlu mesajlar iletmemesine ve ciddi işaretler vermemesine rağmen siyasi partilerin dışında başka bir umut yok. Partilere odaklanıyoruz. Çünkü diğer senaryolar, şu an Cezayir ve Sudan gibi protesto hareketinin olduğu ülkelerde halk hareketinin hedefleriyle ilgilenecektir. Halkımızın demokrasi beklentisinin, yönetimde dönüşüm ve partilerin katılımıyla demokratik geçiş senaryosu dışında başka senaryolarla uyumlu olduğunu düşünmüyoruz. Bunun için biz, sabredip siyasi ve demokratik beklenti noktasında yavaş yavaş ilerlemeliyiz. Yönetimi muhafaza etmesi konusunda ilerleme kaydetmesi ve görevine bağlı kalması için partilere daha fazla güven aşılamalıyız. Buna karşılık ilerici partilerin söz konusu güvene karşı teamüllerini iyileştirmeleri, gerçek programlar yapması ve pragmatik net bir plan belirlemesi önem arz etmektedir. Diğer bir ifadeyle seçmeni etkilemek için partilerden hayal kurup sahte vaatlerde bulunması istenmiyor. Bu durum, partileri güvensizliğe ve siyasi anlamda ölüme sevk edecektir. Ayrıca gelecekte boşluk ve ümitsizlikle dolu siyasi bir hayat tesis edecektir.
مشاركة :