İran’ın petrol ihracatının sıfırlanması dünya için istikrar demektir

  • 4/25/2019
  • 00:00
  • 8
  • 0
  • 0
news-picture

ABD yönetimi, İran’a yönelik stratejisinde güçlü yaptırımlara ve Tahran’la işbirliği yapanları tehdit eden petrol ihracatını sıfırlamaya karar verdiği zaman Tahran, görüşünün doğru olduğuna dünyayı inandırma konusunda ABD Başkanı Donald Trump’ı engellemeye çalıştı. Dünyanın geri kalanı ise Trump’ın önlemlerine karşı çıktı. İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani, geçen Temmuz ayında Trump’ın İran’ın petrol ihracatını durdurma tehdidiyle alay etti. Ruhani, İran’ın Körfez’de ve Hürmüz Boğazı’nda egemen bir konuma sahip olduğunu söyledi. Bugün Washington’un stratejisine devam edip 2 Mayıs’ta İran yaptırımlarına yönelik tüm muafiyetleri -ki 8 ülke, Amerikan yaptırım çemberine düşmeden İran petrolünü satın alabiliyordu- sonlandıracağını açıklamasının ardından ABD, yaptırımlar başladığından beri İran’a karşı en sert darbeyi vurdu. Washington, İran’ın günlük ham petrol ihracatını bir milyon varilin altına düşürme hedefine ulaştı. Zira İran, 2016 yılında günlük 3,6 milyon varil ham petrol ihraç ediyordu. İran’a karşı ittifak yapanlar, “Muafiyetlerin sonlandırılması halinde yaptırımlar, rejimin bünyesini etkileyecektir” kanaatine vardı. Gerçekten de böyle oldu, yani muafiyetler kaldırıldı. İran’ın petrol ihracatını azaltmak, Tahran’a baskı konusunda Amerikan stratejisinin etkili bir yöntemi olduğu söylenebilir. Gelecekte İran ihracatının sıfıra ulaşmasıyla ilgili açıklanan hedefin zor ve uzun bir zaman alabileceği doğrudur. Ancak İran ihracatı, büyük ölçüde azalacak ve bu durum, İran ekonomisine zarar verecektir. Trump yönetimi, İran petrol satışlarını sıfırlama noktasında Amerikan yaptırımlarının ikinci aşamaya geçmesiyle birlikte rejime baskı yapılmadığı sürece nükleer anlaşmadan çekilmenin bir şey ifade etmeyeceğini biliyordu. Dolayısıyla ekonomik baskı, daha fazla mali kriz ve işsizlik oranının artması, Tahran rejiminin davranışını değiştirmesine neden olacaktır. Rejimin petrol satışlarından elde ettiği yüzde 40 gelirden mahrum kalmasının ardından davranış değişikliğinin bu kez gerçekleşeceği ifade ediliyor. Örneğin yaptırımlardan muafiyet tutulan Yunanistan, İtalya ve Tayvan –ki bu ülkeler, İran petrolünü ithal eden ilk 10 devlet arasında yer almaktadır- İran petrol ithalatını kesin bir şekilde durdurduklarını dile getirdi. İran petrol ihracatını azaltmaya yönelik Amerikan yaptırımlarının başladığından beri İran’ın Körfez’deki rolünde de önemli bir gerileme meydana geldi. Aynı zamanda İran, Suriye’de kendisinin yerine savaşan milisler gibi Ortadoğu’daki ajanlarını finanse edememe tehlikesiyle karşı karşıya bulunuyor. Ayrıca Hizbullah’ın da mali durumunun kötüleştiği açık bir şekilde ortaya çıkmaya başladı. Tek bir kurşun atmadan Tahran’ın davranışını değiştirmenin en ideal yolu;  dış politikasını, ajanlarını ve füze programını finanse etme konusunda İran’ı ihtiyaç duyduğu fondan mahrum bırakmaktır. İran’ın Arap dünyasında milislerini finanse etmeye devam ettiği bir ortamda Ortadoğu’nun istikrara ve barışa kavuşmasını hayal etmek mümkün değildir. Mükerrer sözlü kahramanlıklar ve İran’ın son tehdidi –ki bu, Hürmüz Boğazı’nı kapatmaya yönelik 100 nolu tehdit olabilir- bir kenara bırakıldığında İran Petrol Bakanı Bijen Namdar Zengene, en doğru ifadeyi geçen Şubat ayında söyledi. Zengene, yaptığı açıklamada; “ABD’nin Tahran’a uyguladığı yaptırımlar, 8 yıllık İran-Irak savaşından daha şiddetli” ifadelerini kullanmıştı. Petrolünü ihraç etmesi için Tahran’a imtiyazlar tanıyan Amerikan yaptırımları, büyük bir etkiye sahipse, İran’ın birkaç gün sonra gelirinin yüzde 20’sini kaybetmesi halinde durumlar nasıl olacak?!

مشاركة :