Rus makamları, yılbaşından bu yana bilgi ve internet alanında ulusal güvenlik ve bilgi güvenliği sağlamayı amaçlayan bir dizi yasayı kabul etti. Konuya ilişkin yorum yapan uzmanlar ve hukukçular, söz konusu kanunlar hakkında, ‘devletin, özellikle kamusal bir bilgi-sosyal platform rolüyle ilgili olarak internet üzerindeki hakimiyetini sürdürme girişimleri’ olduğu değerlendirmesinde bulundular. Bazıları bu yasaların, internet üzerinde geniş çaplı bir kontrol sağlayan Çin ve Suriye gibi diğer ülkelerin deneyimlerinin bir tekrarı olduğunu dile getiriyor. Rus basını ve vatandaşların internetteki ve sosyal iletişim araçlarındaki haber faaliyeti, 29 Martta Rusya Cumhurbaşkanı Vladimir Putinin ‘yalan haberlerin ve devlet yetkilileri ve sembollerine yönelik hakaretler içeren haberlerin yasaklanmasına’ ilişkin yasaları imzalamasının ardından yeni bir aşamaya girdi. Kanun, güvenilir olmayan bilgilerin kamuya açık bilgi ve iletişim ağlarında yayınlanarak güvenilir olarak sunulmasını yasaklıyor. Yalan bir haberin yayınlandığına tanık olunduğu takdirde, başsavcı veya onun denetleme kurulundaki temsilcisi, söz konusu haberin yayınlandığı sitenin kapatılmasını talep ediyor. Ayrıca kurum, sitenin yönetiminden haberi silmesini talep ediyor. Site yöneticileri haberi silmedikleri takdirde ise site, kurum tarafından yasaklanıyor. Eğer haberler vatandaşların sayfalarında yayınlanmış ise kurum, daha önce herhangi bir bildiride bulunmaksızın sayfayı engelleyebilir. Buna ek olarak yasa kapsamında, yayınlanan yanlış haberler için 30 ila 500 bin ruble arasında (460 ila yaklaşık 7 bin 750 dolar arasında) değişen bir ceza öngörülüyor. Parlamentoda konuya ilişkin tartışmaların başlamasından bu yana ‘yalan haberlerin ve devlet yetkilileri ile sembollerine yönelik hakaretler içeren haberlerin yasaklanmasına’ ilişkin yasa tasarısı, bir eleştiri dalgasıyla karşı karşıya kaldı. Medya temsilcileri bu tasarının kabul edilmesinin riskleri konusunda uyarılarda bulundu. Kommersant Medya Kuruluşunun baş avukatı Georgi Ivanov, yeni yasanın ‘kaynaklara dayanan profesyonel medya çalışmalarına’ yönelik somut bir tehdit oluşturduğu değerlendirmesinde bulunarak, savcılık tarafından hangi bilgilerin ‘yalan’ olarak sınıflandırılacağının hala belirsiz olduğunu vurguladı. Cumhurbaşkanlığı İnsan Hakları Konseyi, Federal Meclis’e tasarının reddetmesi çağrısında bulunarak, söz konusu yasa tasarısının aşırıya kaçtığına ve ilgili kurumun elinde mutlak gerçeğe dair bilginin bulunduğunun varsayılması gerektiğine dikkat çekti. Ancak Rusya Parlamentosu’nun her iki kanadındaki çoğunluğun tasarıya ilişkin savunusu genel havayı değiştirmedi. Levada Center tarafından yapılan bir anket, Rus vatandaşlarının yüzde 64ünün söz konusu yasa tasarısıyla ilgili olarak ‘iktidara yönelik eleştirilerin önünü kesmeye yönelik bir girişim’ olduğunu düşündüğünü ortaya koydu. Yüzde 23’lük bir kesim ise bu yasayla medyadaki ve internetteki haberlerin güvenilirliğini sağlamanın amaçlandığını söyledi. Bununla birlikte, milletvekillerinin geçen yılsonunda Federal Meclis Devlet Duması’na sunduğu ve ‘egemen internet’ olarak bilinen yasa tasarısıyla ilgili tartışmalar devam ediyor. Yasa tasarısını destekleyen kimseler, bununla ülkedeki İnternet çalışmalarının sürekliliğini garanti altına almak için Rusyada bir bilgi teknolojisi temelinin oluşturulmasının amaçlandığını ifade ediyor. Bu kapsamda telekomünikasyon operatörlerinin, sadece ağ adresleriyle değil veri trafiğini de engelleyerek yasaklanmış bilgilere erişimi kısıtlaması şartıyla, siber tehditleri gidermek için izleme kurumu tarafından ücretsiz olarak sağlanan teknik araçları kurmaları gerekecek. Rusya Federal Bilgi Teknolojileri ve Kitle İletişim Denetleme Kurumu (Roskomnadzor), internetteki işleyişi takip ediyor, güvenlik tehditlerini tanımlıyor, bir güvenlik tehdidi durumunda internet operatörlerinden veri ve bilgi alışverişi trafiğini merkezi olarak kontrol etmesini talep ediyor ve son olarak ulusal bir DNS kurulmasına ilişkin yasa tasarısı hazırlıyor. Parlamentoya sunulan yasa tasarısı, iktidarda olan Birleşik Rusya Partisi’nin ve doğal olarak hükümet ve cumhurbaşkanlığının desteğini kazandı. Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, tasarıya verdiği desteği dile getirdi ve ABDye işaret ederek “Ortaklarımız adına ve ne düşündükleri konusunda konuşamam” dedi. Rusyanın kendisinin internet ağından ayrılmaya niyetli olmadığını vurgulayan Putin, dijital alan da dahil olmak üzere egemenliği güçlendiren her şeyin iyi olduğunu söyledi. Gözlemciler, interneti Rusyadan teoride ayırmanın teknik olarak mümkün olduğu konusunda hemfikirler. Fakat Alan Adı Sisteminin (DNS) teknik yönetiminden ve internetteki ad ve adreslerin çalışma şeklini belirleyen politikalardan sorumlu olan İnternet Tahsisli Sayılar ve İsimler Kurumu’nun (ICANN) daha önce hiçbir ülkeden interneti kesmediklerine ve hiçbir koşulda böyle bir atmayacaklarına işaret ediyorlar. Birleşik Rusya Partisi milletvekilleri her ne kadar Rusya Meclisinin alt kanadı Duma üyelerine, tasarının Rusyayı izole etme amacı taşımadığına dair güvence vermeye çalışsa da, Duma’da temsil edilen diğer güçler yasayı reddettiklerini açıkladılar. Komünist Parti milletvekilleri söz konusu yasa tasarısına, internete kısıt getirme girişimlerinin çok ciddi olduğu gerekçesiyle oy vermeyeceklerini dile getirirken, Adil Rusya Partisi tarafından yapılan açıklamada usul prosedürlerine ilişkin fıkraların zayıf olduğu sebebiyle yasanın reddedileceği kaydedildi. Rus Liberal Demokrat Partisi (LDPR) Başkanı Vladimir Jirinovskiy, söz konusu yasa tasarısının kendi içinde iyi bir tohum barındırdığını söyleyerek, Rusyanın yurtdışından ağ üzerinden gelebilecek olumsuz etkilere hazır olması gerektiğini vurguladı. Ancak bütün bunlara rağmen liberaller, yasa tasarısı lehinde oy vermeyecek ve oy verenlerin tutumlarını dinleyecekler. Telegram kanalından konuşan Jirinovskiy, “İnternetteki özgürlük alanına yönelik saldırılardan rahatsız olan çok sayıda vatandaşın aksi yönde bir tutumlarının olduğunun farkındayız” dedi. Rus hükümetine bağlı uzmanlar konseyi ise söz konusu yasa tasarısının internetin işleyişinde ciddi aksamalara sebep olacağı ve izleme kurumuna mevcut mevzuata aykırı bir şekilde geniş yetkiler vereceği hususlarında uyarıda bulundu. Ayrıca yasa tasarısının hedeflerinde şeffaflığın bulunmadığına dikkat çekti. Öte yandan gayri resmi olan muhalif partiler, egemen internet yasa tasarısına karşı 15 binden fazla göstericinin katıldığı protestolar düzenledi. Telegramın kurucusu Pavel Durov, bütün baskılara rağmen son yıllarda Rusya’da gerçekleştirilen en büyük protestolara tanık olunduğunu söyledi. Göstericiler, tasarının Rusya’yı internetten izole edeceğini söyleyerek slogan attılar ve tasarıyı reddettiklerini dile getirdiler. Esed rejimi ve ‘ulus ruhunun zayıflatılması’ yasası Şam rejimi, vatandaşları susturmak ve muhaliflerini bastırmak için on yıllarca "ulus ruhunu zayıflatacak haberler yaymak" suçlamalarından yararlandı. Hukukçuları söz konusu suçlamaların Mart 2011den bu yana protestolara katılan binlerce barışçıl protestocunun aleyhindeki ölüm cezasının temeli olduğunu söylüyor. Suriye yasaları tam olarak ulus ruhunu zayıflatacak bilgi ya da ifadelerin ne olduğunu belirtmiyor. Dolayısıyla bu durum güvenlik güçlerinin yüksek sesle söylediği herhangi bir sözü yüzünden herhangi birini tutuklamasına izin veriyor. Şam Adalet Sarayındaki Bilgi ve İletişim Suçları Savcılığı Başkanı Hibetullah Muhammed Seyfo, Suriye yasalarının ulusun ruhunu zayıflatan yalan haberler ve söylentiler yayınlayan herkesin cezalandırıldığını teyit etmişti. Ninar FM’e konuşan Hibetullah Muhammed Seyfo, sosyal iletişim araçlarında işe alım veya maaş zammı gibi meseleler ile ilgili söylentiler yayınlayan kimse için nasıl bir cezanın öngörüldüğüne ilişkin bir soruya şöyle cevap vermişti: “Bu haber, Suriye’de savaş anında yayınlanmaya devam eder ve insanlar arasında endişe ve paniğe neden olursa, söz konusu kişi eğer yayınladığı haberin yanlış olduğunu biliyorsa hakimin takdirine bağlı olarak 3 yıldan 15 yıla kadar hapis istemiyle yargılanır, bilmediği takdirde ise en az üç ay hapis cezasına çarptırılır.” Çin ‘siber duvar’ inşa ediyor Çin, dünyada ‘egemen internet’ yaklaşımını, yani internet üzerinde mutlak devlet kontrolünün uygulanması, böylece veri akışının kontrol edilmesi ve ulusal güvenliğe zarar gelmesinin önlenmesi uygulamasını başlatan ilk ülke olarak kabul ediliyor. Çin’deki internet çalışmaları Büyük Güvenlik Duvarı olarak bilinen uygulama kapsamında yürütülüyor. Söz konusu uygulama bir dizi yabancı internet sitesini yerel olarak engellemeyi, veri trafiğini kontrol etmeyi, yabancı bilgi kaynaklarına erişimi kısıtlamayı amaçlayan bir dizi yasal ve teknik önlemden ibarettir. Çinin ilk internet kısıtlamaları 1997 yılına kadar uzanıyor. O sıra, Çin Kamu Güvenliği tarafından aralarında bireylerin interneti ulusal güvenliğe zarar verecek amaçlar için kullanmalarını engelleyecek kararların da bulunduğu birtakım yasaklar getirildi. 1998’de Büyük Güvenlik Duvarı projesi uygulanmaya başlandı ve 2008 yılına kadar projenin tüm aşamaları tamamlandı. Çin hükümeti 2010 yılında ilk kez internet üzerinde tam devlet kontrolü anlamına gelen “siber egemenlik” kavramını içeren bir rapor hazırladı. 2013 yılında Çin Devlet Başkanının doğrudan denetimi altında faaliyet gösteren Bilgi Güvenliği Merkez Komuta Grubu kuruldu. Çin, sosyal paylaşım sitelerini ve yabancı arama motorlarını engelledi ve ulusal bir alternatif oluşturdu. Kullanıcıların bu sitelere kaydolmaları için gerçek bilgilerini vermeleri zorunluluğu getirildi. Ayrıca internet kafeler aynı zamanda ziyaretçilerinin verilerini kaydetmek ve bu kayıtları Kamu Güvenliği Ofisine teslim etmek zorunda kaldılar.
مشاركة :