Lübnan’da Şeba Çiftlikleri tartışması yeniden alevlendi

  • 4/29/2019
  • 00:00
  • 2
  • 0
  • 0
news-picture

Lübnan’da görevli çok sayıda Arap ve yabancı büyükelçi, İlerici Sosyalist Parti (PSP) lideri Velid Canbolat’ın Suriye’nin Şeba Çiftlikleri’nin bulunduğu toprakların Lübnan’a ait olması ile Suriye’nin egemenliğinin farklı konular olduğu şeklindeki açıklamalarının ardından hainlikle suçlandığı karalama ve hakaret kampanyalarına maruz kalması karşısında şaşkınlıklarını gizleyemedi. Bununla birlikte PSP liderini hedef alanların, Canbolat’ın yalan, kendilerinin ise doğruyu söylediğini ispatlayacak herhangi bir belge veya harita ortaya koyamamalarının ardındaki nedenleri sorguladılar. PSP liderini hedef alan kampanyaların en dikkat çekici noktası, arkasında Lübnan’daki “direniş eksenine” bağlı, Suriye ve İran’ın müttefiki olan güçler ve isimler olmasının yanı sıra Hizbullah’ın doğrudan katılımı olmasa da çokta dışında kalmadığı bölgesel operasyonlar çerçevesinde gerçekleşmesidir. Bununla birlikte Canbolat aleyhindeki kampanyalar, Lübnan Savunma Bakanı İlyas Bou Saab ve Genelkurmay Başkanı General Joseph Avn’ın birlikte gerçekleştirdikleri güney turu sırasında yaptığı açıklamayla aynı döneme denk geldi. Bakan Saab yaptığı açıklamada, savunma stratejisine yönelik diyaloğun ancak İsrail’in Lübnan’a yönelik tehdidinin ortadan kalkmasının ardından başlayabileceğini belirtti. Ancak Bakan Saab açıklamalarına gelen tepkilerin ardından tutumunu değiştirmek zorunda kaldı. Birleşmiş Milletler (BM) ise Genel Sekreteri aracılığıyla Cumhurbaşkanı Mişel Avn’a savunma stratejisi hakkında ciddi bir diyalog başlatma çağırısında bulundu. Canbolat’a yönelik kampanyaları yürütenlerden bazıları, İsrailin Lübnana BM aracılığıyla Şeba Çiftlikleri’nin ait olduğu ülkeyi ispatlayacak bir harita vermeyi reddettiğini iddia etti. Buna karşılık PSP lideri, bir grup Lübnanlı ve Suriyeli subayı, çiftliklerin Lübnan toprakları üzerinde olduğunu kanıtlayacak haritaları tahrip etmekle suçladı. Ancak söz konusu kampanyaları yürütenler, Suriyeli yetkililerin, 1955te Suriye’den kaynaklanan kaçakçılıkla mücadele etmek için gizli bir çiftlik kurduklarını ve dönemin Suriye Genelkurmay Başkanı Şevket Şukayr’ın görev süresi boyunca bölgenin genişletildiğinin farkında değillerdi. Lübnan, Suriye ve İsrail çiftlikleri üçgenindeki kaçakçılığı önlemek amacıyla kontrol noktası olarak hizmet eden Suriye karakolu, Haziran 1967 savaşında bölgenin işgal ve BM Güvenlik Konseyi’nin (BMGK) 242 ve 338 sayılı kararları uyarınca Lübnanlıların kendi bölgelerinde geniş alanlara sahip olmalarına rağmen ilhak edilinceye kadar görev yaptı. Lübnan, bu iki karar uyarınca çiftliklerin ilhak edilişinin yeniden gözden geçirmesini istemek için BM nezdinde resmi olarak herhangi bir girişimde bulunmadı. Daha sonra Mısır ve Suriye’nin 1967’de işgal edilen bölgeleri geri almak için Ekim 1973 İsrail’le açtığı savaşın ardından Lübnan yine aynı tutumunu korudu. Hatta İsrail’in 1978’de ülkenin güneyini işgal etmesi dahi Lübnan’ı BMGK’nın 425 sayılı kararıyla kendisine ait çiftliklerin belirlenmesi için talepte bulunmak üzere harekete geçirmeye yetmedi. Bu durum İsrail’in Haziran 1982’de Lübnan’a karşı yoğun saldırılarda bulunduğu dönemde de aynen devam etti. Lübnan’ın çiftliklere yönelik kayıtsız kalma politikası, İsrail’in Mayıs 2000’de güneyden çekildiğinde de değişmedi. Güney bölgesinin işgalden kurtuluşu için kutlamalar yapılırken hükümet ve parlamento yetkilileri Bint Cubeyl’de bir toplantı gerçekleştirdiler. Toplantı da hiç kimse çiftliklerin yerlerinin yanlış gösterildiği tahrif edilmiş haritaların düzeltilmesini gündeme getirmedi. Oysa çiftlikler, devlet daireleri ve ordunun Coğrafi İşler Müdürlüğü tarafından onaylanan resmi Lübnan haritasında görünmüyordu. Bu tahrif, Suriye’nin isteği üzerine Lübnan resmi makamlarınca gerçeğin üstü örtülerek gerçekleşmişti.Suriye’nin tutumu Suriye ise güney bölgelerinin işgalden kurtuluşunu kutlamaktan uzaktı. Dönemin Suriye Dışişleri Bakanı Faruk eş-Şara tarafından yapılan açıklama, Suriye’nin tutumuna işaret ediyordu. Şara, İsrail’in güney bölgelerinden çekilmesinden birkaç hafta önce yaptığı açıklamada, bu çekilmenin Lübnan ve Suriye’ye kurulmuş bir komplo olduğunu ifade etti. Aynı tutum daha önce de Lübnan’a yakın bazı önde gelen Suriyeliler tarafından da sergilenmişti. Bu nedenle, çiftliklerin yeniden hatırlanmasıyla “Mavi Hat” olarak bilinen İsrail’in Lübnan’dan çekilme hattını çizmesi aynı döneme denk geldi. Şarku’l Avsat’ın bu dönemi takip edenlerden edindiği bilgilere göre, Lübnan ve Suriye güvenlik birimleriyle bağlantılı Lübnanlı gruplar ve önemli isimler, Suriye rejimini tatmin eden konuşmaları bir kenara bırakarak güneyin işgalden kurtuluşuna ilişkin konuşmalara daldılar. Söz konusu dönemi takip eden çok sayıda milletvekili ve bakan, BM’nin de bu hatta girdiğini vurgulayarak, Ortadoğu Özel Temsilcisi Terje Roed-Larsen aracılığıyla Lübnan’a çiftlikleri ispatlayan haritalar ve belgelerin elde edilmesi için Suriye rejimiyle birlikte hareket etmesi tavsiyesinde bulunduğunu belirttiler. Ancak Lübnan, BM’nin iki ülkenin hükümetleri tarafından atılmış imzalar taşımasını şart koştuğu çiftliklerin Lübnan’a ait olduğunu kanıtlayan belgeleri sunmak için Suriye rejimine talepte bulunsa da eli boş dönmüştü. Çünkü Suriye yönetimi, güney bölgesinin işgalden kurtuluşu sırasında İsrail’le müzakerelerde elini güçlendirecek temel kartlardan birini kaybetmiş gibi davranmaya başlamıştı. Ancak tüm bunlara rağmen Lübnan’ın Şam’dan çiftliklerin kendisine ait olduğunu ispatlayacak belgeleri koparma çabaları son bulmadı. Babası Hafız Esed’in ölümünün ardından Beşşar Esed’in yönetime gelmesiyle birlikte Dışişleri Bakanı Şara da yerini Velid Muallim’e bıraktı. Muallim, çiftliklerin Şam’a ait olduğunu söyleyerek Beyrut’un belge talebini savuşturmaya çalıştı. Ancak Muallim’in bu açıklaması uluslararası camiayı da tatmin etmedi. Suriye’nin Lübnan’daki bazı müttefikleri ise bunu Başbakan Refik Hariri suikastı ve Suriye ordusunun Lübnan’dan çekilmesinin ardından siyasi olarak canlanan muhalefete karşı bir politik kart olarak kullandı.Sınırlar çizildi Şarku’l Avsat’ın ulaştığı bilgilere göre 2006 baharında, Nebih Berri başkanlığında Lübnan parlamentosunda yapılan ilk ulusal diyalog konferansında, Lübnan ile Suriye’yi bir birinden ayıran sınır çizildi. Daha sonra Hizbullah Genel Sekreteri Hasan Nasrallah, normalde iki husumetli devlet arasında kullanılan “sınır” kelimesinin değiştirilmesini istedi. Buna karşılık Şam, sınırların çizilmesi talebini kabul etmedi. Lübnan’dan konuya ilişkin görüşmelerde bulunmak için gelen ziyaretçilerine ise sınır meselesinin İsrailin çiftliklerden çekilmesinden sonra başlayabileceğini söyledi. Lübnan’ın Suriye’ye, özellikle müttefiki olan Filistin Halk Kurtuluş Cephesi (FHKC)-Genel Komutanlık örgütü Genel Sekreteri Ahmed Cibril’i göndermesine rağmen Şam, Filistin silahlarının kampların dışında toplanması talebini de kabul etmedi. Kısacası Şam, bir kısmını Refik Hariri suikastında kaybettiği kartlarını yeniden toplamaya çalıştı. Bu nedenle çiftliklerle ilgili konuyu hep açık tuttu ve Hizbullah’ın Temmuz 2006’daki savaşta daha etkili olmasını sağlayan silahları burada tutmasına izin verdi. Ancak tüm bunlar, Lübnan’ın Şam’dan çiftliklerin kime ait olduğunu ispat edecek haritalar ve belgeler konusunda yanıt vermesine yönelik ısrarlı bekleyişini sona erdiremedi. Bu da Başbakan Saad Hariri’nin hükümetini kurmasının ardından ilk ziyaretini Şama yapıp Esed ile görüşmesini sağlayan faktördü. Şarku’l Avsat iki ülke arasındaki diplomatik ilişkilerin kurulması ve çiftliklerin Lübnan’a ait olduğunun kanıtlanması gibi çözülemeyen sorunların bu görüşmede gündeme getirildiğini öğrendi. BM eski Genel Sekreteri Ban Ki Moon kendisine başvuran Lübnanlı yetkililere Lübnan haritalarında bu çiftlikleri gösteren herhangi bir işaret olmadığını vurguladı. Bu nedenle, Şam’a başvurup bu çiftliklerin Lübnan’a ait olduğunu onaylayan yazılı bir belge almaktan başka çare olmadığını belirterek, BMGK’nın 425 sayılı kararı uyarınca kurulan BM Geçici Görev Gücü’nün (UNIFIL) görev kapsamına girmesi için bu belgeye ihtiyaç olduğunun altını çizdi. Söz konusu bilgilere göre Lübnan Başbakanı Hariri, o dönem Suriyeli mevkidaşı olan Muhammed Naci el-Utri ile iki ülke arasında yapılan 42 anlaşmanın 24ünde değişikliğe yol açan Lübnan-Suriye Komisyonu’nun ortak toplantısına başkanlık etti. Toplantıda sınırın belirlenmesi için ortak bir teknik komisyon kurulması konusu da ele alındı.Güvenlik komisyonu sürprizi Ancak Lübnan’ın iki ülke arasındaki dosyaların takibinden sorumlu Bakan Jean Ogasebian gözetiminde siyasi bir güvenlik komisyonu kurulması tam bir sürpriz oldu. Komisyon üyeleri, Savunma, Dışişleri, İçişleri Bakanlığı ve güvenlik birimleri yetkililerinden oluşuyordu. Bakan Ogasebian, Lübnan’ın bu komisyonu belgeler ve haritalar sağlamak üzere kurduğunu açıkladı. Şam’ın buna cevabı, sınırın belirlenmesiyle görevlendirilecek olan komisyonun, Suriye-Ürdün sınırını çizmeye yönlendirmesi oldu. Böylece, Hariri hükümeti, çiftliklerin Lübnan’a ait olduğunu gösterecek sınırların belirlenmesi görevinde tökezledi. Bu duruma göre PSP lideri Canbolat, BM misyonları açısından uluslararası hukuk ve devletler arasındaki anlaşmazlıklar göz önünde bulundurulduğunda çiftliklere yönelik tutumunda haklı. Aleyhindeki karalama kampanyaları ise güney cephesini açık tutmak için bölgesel amaçlar uğruna yürütülüyordu. Aksi takdirde Şam, neden kamuoyu önünde söz konusu çiftliklerin Lübnan’a ait olduğunu belirtip, BM’nin istediği imzalı belgeyle tanınmayı reddetsin ki?

مشاركة :