ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo yaptığı açıklamada Donald Trump yönetiminin Venezuela’daki krizi sonlandırmak için askeri bir operasyona hazır olduğunu belirtti. Pompeo, Rus mevkidaşı Sergey Lavrov ile iletişime geçerek Moskova’dan Venezuela’da ‘istikrarı sarsıcı faaliyetlerin’ durdurulmasını ve sosyalist lider Nicolas Maduro’ya verilen desteğin geri çekilmesini talep etti. ABD Dışişleri Sözcüsü Morgan Ortagus, Pompeo’nun bu görüşmede, ‘Rusya ve Küba’nın müdahalesinin Venezuela’da durumu sarstığı ve ABD ile Rusya arasındaki ikili ilişkileri zedelediği’ meselesi üzerinde durduğunu ifade etti. Bundan birkaç saat önce Pompeo, Fox News kanalına yaptığı açıklamada, “Başkan tutumunda oldukça net ve kararlı. Askeri operasyon olası. Durum onu gerektirirse ABD bu operasyonu gerçekleştirecek. ABD’nin tercihi barışçıl bir iktidar geçişinden yana ki bu da Başkan Nicolas Maduro’nun çekilerek yeni bir lider için seçim yapılması ile mümkün. Ancak Başkan, o an geldiğinde durum neyi icap ederse ona hazır olduğunu açıkladı. Bunun için bizim bu anın ne zaman olacağı konusunda birtakım kararlar almamız lazım. Nihai kararı ise Başkan belirleyecek” ifadelerine yer verdi. ABD Ulusal Güvenlik Danışmanı John Bolton ise CNN kanalı ile yaptığı görüşmede Pompeo’nun Rus mevkidaşı Sergey Lavrov ile iletişime geçerek durumu tartışacağını açıkladı. Hem Bolton hem de Pompeo, Rusya ile Küba’yı Karakas’taki rejim değişikliğine karşı durmakla suçladı. ABD Başkanı Donald Trump, Küba’ya ‘Venezuela’daki krize müdahale etmeye devam ettiği sürece’ kendisine kapsamlı bir ambargo uygulayacağı yönünde güçlü bir uyarıda bulundu. Bilindiği üzere Washington, Küba’yı Venezuela’da askeri istihbarat teşkilatını ve silahlı güçler komutanlığını kontrol etmekle suçlayarak bunun Maduro rejimin dayandığı temel dayanak olduğunu iddia ediyor. Hatırlanacağı üzere geçtiğimiz salı gecesi, ev hapsinde bulunan muhalif lider Leopoldo Lopez serbest bırakılarak Karakas’taki İspanya Büyükelçiliği’ne sığınmış ve bu operasyonu Nicolas Maduro rejimine sadık güçler ile rejimi bırakarak muhalif lider Juan Guaido’yu desteklemeyi seçen güçler arasında yaşanan çatışmaların fitilini ateşleyen açıklamalar ve söylentiler izlemişti. ABD’nin açıklamaları, bu olayların ardından Venezuela’da yaşanan durumun etrafını saran belirsizlik bulutlarını daha da artırdı. Şu ana kadar sabit olan tek şey, Maduro’nun darbe hareketi olarak nitelendirdiği bu operasyonun, rejimi devirerek onu silahlı güçlerin desteğinden mahrum etmek şeklindeki hedefini ya Guaido kendisine vaat edilen askeri desteğe ulaşamadığı ya da o destek henüz gelmediği için gerçekleştirememiş olmasıdır. Maduro ve Guaido silahlı güçlerin desteğini aldığını belirtmeye devam ederken ABD’nin önceki akşam yaptığı açıklamalar yoğun tartışmalara yol açtı. Ulusal Güvenlik Danışmanı John Bolton, yaptığı açıklamada Venezuela Savunma Bakanı, Anayasa Mahkemesi Başkanı ve Venezuela Ulusal Muhafızları Komutanı’nın muhalefetle yakın zamanda yaptıkları görüşmelerde ‘Maduro’nun iktidardan barışçıl bir yolla ayrılması gerektiğini onayladıklarını’ belirtti ve onları sözlerini tutarak Maduro’dan vazgeçmeye çağırdı. Bolton, “Ruslar dünyanın bu parçasındaki bir ülkeyi kontrol etmek istiyor. İşin ideoloji ile bir ilgisi yok; tamamen kadim iktidar politikası. Bu yönetimde kendisinden kurtulmaya çalıştığımız Monroe Doktrininin varlık sebebi de bu. Başkan geçen gece bu yüzden Kübalıların rolleri konusunda uzun uzadıya düşünmeleri gerektiğine işaret etti” sözlerini sarf etti. Bu esnada ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo, Washington’un elinde ‘Moskova’nın Venezuela Devlet Başkanı’nı salı akşamı iktidarına karşı başlayan yeni bir protesto dalgasının ardından ülkeden ayrılma niyetinden vazgeçirdiği ve askeri bir darbe girişimine eşlik ettiği’ yönünde bilgilerin bulunduğunu söyledi. Açıklamasının devamında Pompeo, “Maduro’nun uçağı pistteydi. Aldığımız bilgilere göre salı akşamı ülkeden ayrılmak için uçuşa hazırdı. Ancak Rusya, ona kalması gerektiğini bildirdi” ifadelerini dile getirdi. Amerika’nın Rusya’nın Venezuela Devlet Başkanı Nicolas Maduro üzerinde etki sahibi olduğu yönündeki suçlamaları, Moskova tarafından şiddetle reddedildi. Rusya Dışişleri Sözcüsü Mariya Zaharova, ‘Washington’un Venezuela ordusunun iradesini kırarak onu askeri girişime katılmaya zorlamak hedefiyle piyasaya sürdüğü yalanları’ kınadı. Zaharova konuya ilişkin açıklamasında, “ABD, Venezuela’ya karşı yalan haberlerin dillendirilmesini de içeren bir medya savaşı başlattı. Amerikalı Bakanın açıklamalarında Venezuela ordusunun maneviyatını bozma ve dikkatleri dağıtarak büyük bir medya savaşı çerçevesinde yalan haberlere odaklama teşebbüsü göze çarpıyor” ifadelerini kullandı. Öte yandan Rusya Dışişleri, Venezuela muhalefetini ‘ülkede şiddete teşvik etmek’ ile suçladığı bir açıklama yayınladı ve şiddetten el çekerek barışçıl bir çözüm arama çağrısında bulundu. Söz konusu açıklamada ‘Venezuelalı radikal muhaliflerin yeniden savaş yöntemlerine başvurması, siyasi çekişmeler için barışçıl bir düzenlemeye varmak yerine çekişmeye teşvik etmesi, kamu düzeninin ihlaline yol açması ve silahlı güçlerle çatışmaya girmeye çalışması’ kınandı. Moskova, önemli olanın sıkıntı çıkaracak şeylerden ve kan dökmekten kaçınılması olduğunu ve Venezuela’nın karşılaştığı sorunların sorumlu bir müzakere ve önkoşulsuz olarak halledilmesi gerektiğini belirtti. Moskova’nın ifadesi ile her türlü işlem yalnızca yasal çerçevede; anayasa dikkate alınarak ve yıkıcı bir dış müdahaleden bağımsız olarak gerçekleştirilmelidir. Rusya Federasyon Konseyi Uluslararası İlişkiler Komisyonu Başkanı Konstantin Kosaçev, şiddetli bir şekilde Washington’a yüklenerek onun uluslararası kanunun dışında bir politika yürüttüğünü söyledi. Ardından ABD’li yetkililer tarafından yapılan açıklamaların Amerikan siyasetinin ne derece çöktüğünü gösterdiğini ifade etti. Kosaçev, ABD Başkanı Ulusal Güvenlik Danışmanı John Bolton’un Venezuela ordusunu Maduro rejimine karşı koymaya çağırdığı açıklamasına yaptığı yorumda askerlerin, muhalif lider Juan Guaido’nun başkanlığındaki Venezuela Meclisi’ne destek olması gerektiğini belirtti. Sözlerinin devamında Venezuela’da olup bitenlerin bir darbe sayılmayıp bunun meşru lider Juan Guaido’nun durumu kontrol altına alma girişimi olduğunu ifade etti. Diğer yandan Venezuela Savunma Bakanı, Twitter hesabı üzerinden Bolton’un açıklamalarına bir cevap olarak algılanan şu mesajı yayınladı: “Silahlı güçler, ulusal anayasayı ve meşru iktidarları savunmaya kararlı. Ülkede şiddeti yaygınlaştırmayı hedef edinen bu darbeci hareketi reddediyor ve sokaklarda korku ve endişe tohumları ekmek için savaş silahları ile ordu güçlerine ve polise başvurarak bu tahripkâr harekete önderlik eden siyasi liderleri kabul etmiyoruz”. Bolton ise buna, “Umarım Kübalılar, gerekeni yapmaları için onlara izin verir” karşılığını verdi. Venezuelalı muhalif Lopez’in serbest bırakılması meselesine dönecek olursak İspanyalı resmi bir kaynak, Lopez’in eşi ve kızlarından biri ile Venezuela’nın başkentindeki İspanya Büyükelçiliği konutunda bulunduğunu belirtti. Venezuela Meclisi üyesi olan muhalefet lideri Delsa Solorzano, çarşamba günü Şarku’l Avsat ile yaptığı telefon görüşmesinde, “Lopez öncelikle Şili Büyükelçiliği’ne yöneldi. Ancak kişisel bir kararla kendisinin ve aile üyelerinin vatandaşlığına sahip olduğu İspanya Büyükelçiliği’ne gitti. Lopez’in ev hapsinde bulunduğu süre içerisinde gözetiminden sorumlu askeri ekip, rejimden ayrılıp Guaido’yu desteklediğini ilan ettikten sonra onu serbest bıraktı” sözlerini dile getirdi. Yeni gelişmeleri bekleyen İspanya Hükümeti, seçimleri yürütmekten sorumlu başkan sıfatıyla Guaido’yu meşru görmesine rağmen Venezuela ile diplomatik ilişkileri kesmeye karar vermediğinden ötürü sıkıntılı bir durumla karşı karşıya. Bununla birlikte yetkili bir kaynak, İspanya Dışişleri Bakanı Josep Borrell’in bugün Ürdün ile başlayacak Ortadoğu ziyaretine ilişkin programını değiştirmediğini açıkladı. İşaret etmekte fayda var ki Sorumlu Başkan Juan Guaido’nun siyasi vaftiz babası olarak kabul edilen Lopez, Harvard Üniversitesi mezunu ve varlıklı bir aileye mensup. Ancak 2000 yılında önceki Başkan Hugo Chavez’in hareketine alternatif olarak kurduğu Önce Adalet partisi için sol eğilimli bir program uygun gördü. 2009 yılında ise Halkçı İrade topluluğuna katılarak 2014 yılında tutuklanana kadar topluluğa önderlik etti. Bir sonraki yıl şiddete teşvik etme suçundan hakkında medeni haklardan mahrumiyet kararı çıkarıldı ve 14 yıl ev hapsine mahkûm edildi. Lopez’in anne-babası, İspanya vatandaşlığına sahip olarak Madrid’de yaşıyor. Babası, önümüzdeki Avrupa seçimlerinde Halkçı Sağ Partisi listesinden aday. Bu esnada iki kamp, halk desteğinin boyutunu ve bu çatışmayı bitirecek son söz olarak duran askeri desteği göstermek için sokaklardaki destekçileri harekete geçirmeye devam ediyor. Maduro, “Bugünden sonra cezadan kaçış yok çünkü adalet olmadan barış olmayacak” açıklamasını yaparken Guaido, “Korkuyu yenmişken geriye dönüş söz konusu olamaz” ifadelerini kullanarak silahlı güçlere, “Bu barışçıl etkinlikte bize eşlik edin ve tarihin doğru tarafında durun” çağrısı yaptı.
مشاركة :