Çatışan tarafların bombardımanına maruz kalan ve ne Avrupa tarafından kabul edilen ne de Libya tarafından istenen Libya’daki mülteciler ve göçmenlerin akıbetiyle ilgili konuşmalar son zamanlarda arttı. Durum Libya’da kötüydü. Fakat General Halife Hafter, Sirenayka’daki silahlı kuvvetlerine Birleşmiş Milletler(BM) tarafından desteklenen hükümet merkezinin bulunduğu başkent Trablus’a daha fazla yaklaşma talimatı verdiği zaman 4 Nisan’da durumlar daha da kötüleşti. Bu talimatın ardından Libya Ulusal Ordusu, başkentin 100 km uzağında bulunan Geryan kasabasına girdi ve Trablus’a yakın yerel güçleri savaşa dâhil etmeye başladı. BM ve Avrupa Birliği (AB) özellikle de İtalya, bu durum karşısında büyük bir endişeye kapıldı. Çünkü bu durum, bölgesel istikrarı daha da tehlikeye atıyor ve BM’nin barışla ilgili yol haritasının başarısız olma ihtimalini artırıyor. Libyalı bir arkadaşım bana şunları söyledi: “NATO’nun Libya’yı parçalamasının ardından Türkiye ve Katar, Libya’da güçlendi. Müslüman Kardeşler(İhvan), devlet kurumlarını ele geçirip mevduatı yüz milyarlara ulaşan Genel Yatırım Kurumu’nu kontrol altına aldı. İhvan, Trablus ve Mısrata’yı kontrolünde tutuyor. Ulusal ordu ise, sayıları yaklaşık 300’e ulaşan milisler ile dolu geniş sınırlara sahip ülkeyi birleştirmeye çalışıyor. Milisler, her şeyi yağmalayıp Libya’nın istihbarat arşivini 50 milyon dolara Katar’a sattı. Libyalılar, kaybettikleri güvenliği sadece ordunun yeniden sağlayabileceği konusunda hemfikir.” BM Genel Sekreteri Antonio Guterres, Başbakan Fayiz es-Serrac’la görüşmek ve bazı göçmen kamplarını ziyaret etmek için Trablus’ta bulunduğu bir zamanda Hafter, yeni askeri operasyonunu ilan etti. Bunun sebebi, Guterres’e doğrudan bir mesaj iletmek olabilir. Çünkü Guterres, 30 Mart’ta Serrac ve Hafter arasında siyasi bir anlaşmanın yakın olduğunu açık bir şekilde dile getirmişti. Hafter, Trablus’a karşı askeri bir operasyon başlatarak, ülkede merkezi stratejik rolünü vurguladı ve Serrac yanlılarına bir mesaj gönderdi. Ayrıca Hafter, Guterres’in başkent ziyaretine de zarar verdi. Diğer bir sebep ise BM Libya Özel Temsilcisi Gassan Selame’nin aylardır düzenlemeye çalıştığı ulusal konferansı etkilemek olabilir. İtalya hükümeti, Kasım 2018’de Palermo Zirvesi’nde bu konferansın önemine dikkat çekti. Ulusal konferansı Libya’nın güneybatısında bulunan Gadames şehrinde düzenlemenin amacı, yerel gerilimleri engelleyip ulusal siyasi seçimlere teşvik etmekti. Hafter’in Trablus’a yönelik yeni askeri saldırısı, Başbakan Serrac’ın rolünü ve güvenirliğini yok etmeye odaklanabilir. Ayrıca yeni askeri saldırı, ulusal konferansın düzenlenmesi halinde Hafter’in müzakere nüfuzunu destekleyebilir. Hafter, Sirenayka’da önemli bir nüfuza sahip. Fizan’da ise Hafter’in nüfuzu artıyor. Hafter, Trablus’un batı bölgesini ele geçirmesi halinde Libya topraklarının tamamını kontrol edebilir. Buna rağmen bütün milisler ve kabileler, Hafter’i lider ya da ulusal ordunun genel komutanı olarak kabul etmeyecektir. Trablus’a girebilecek güce sahip olmasına rağmen Hafter’in batıdaki şehirleri, Trablus çevresindeki bölgeyi ve özellikle de Mısrata’yı kontrol altında tutması zor olacaktır. Şöyle ki halk, Trablus ve Sirenayka arasındaki tarihi çekişmeleri halen sürdürüyor. Hafter’in neden batıya doğru hareket etmeye karar verdiği henüz anlaşılmış değil. Çünkü Hafter ve Serrac, bir süre önce Abu Dabi’de bir araya gelmiş ve seçim propagandası üzerinde anlaşmaya varmıştı. Buna rağmen istikrarı gerçekleştirmeye yönelik politik ve diplomatik girişimler, her zaman medeni bölgelerdeki şiddet olayları ve çatışmalarla birlikte geliyor. Buna Palermo Zirvesi öncesinde, Serrac kuvvetleri ile Tarhuna 7’inci Piyade Tugayı arasında Trablus’un güneyinde meydana gelen gerginlikleri örnek olarak gösterebiliriz. Fakat hareket tarzından da anlaşıldığı üzere Hafter’in niyeti, ülkedeki stratejik rolünü teyit etmek ve Serrac’ın siyasi zayıflığını vurgulamaktır. Libya’da dış faktörün rolü apaçık ortada. İtalya’nın rolünü göz önüne aldığımızda ve durum, Libya’daki dış politikasıyla ilgili olduğunda İtalya, Serrac’a yönelik çelişkili etkisi ve yerel politikacıları desteklemesi nedeniyle Akdeniz bölgesindeki güvenirliğini tehlikeye atıyor. Dış faktör, ülkeyi birleştiremedi ve herhangi bir yeni saldırıda yenilme tehlikesiyle karşı karşıya kalabilir. Hafter’in askeri operasyonu başarılı olmasa ya da bu operasyon dursa bile Serrac hükümetinin olduğu bir ortamda, BM ve İtalya’nın Libya’yı birleştirmeye yönelik uzun vadeli siyasi projesi büyük ölçüde etkilenecek. Şöyle ki; her şeye rağmen Hafter, ülke topraklarının yaklaşık yüzde 70’ini hala kontrol ediyor. Eğer ulusal konferans yapılmazsa Palermo Zirvesi, başarısız sayılacak ve İtalya’nın bölgedeki rolü üzerinde büyük siyasi sonuçlar doğuracaktır. Hafter, zirveye katılmadığı zaman zirvenin başarısızlıkla sonuçlanması bekleniyor. Çünkü Hafter, Libya’da güçlü bir adamdır. Buna rağmen şu an gördüğümüz gibi olayların yaşanması beklenmiyor. Hafter güçleri, Trablus’a girdiği zaman mevcut Libya hükümeti devrilecek ve İtalya politikasının başarısızlığı ortaya çıkacaktır. Ekonomik düzlemde ise İtalya petrol şirketleri, sözleşme maddeleri ve şartları konusunda yeniden müzakere yapmak zorunda kalabilir. (Şu an İtalya petrol şirketleri, Hafter’in operasyonunun başlamasıyla birlikte personellerini geri çekti.) Aynı zamanda İtalya hükümeti, göç akışının stratejisi ve yöntemi konusunda Hafter’le yeniden müzakere yapması gerekecek. Diğer yandan Fransa, Hafter’in Fizan operasyonun başarısından stratejik olarak istifade edecektir. Hafter, Trablus’a doğru hareket etmeye başladığı zaman Fransız uçakları, burada konuşlanan milisleri bombaladı. Yine Rusya da istifade edecek ve Mısır da rahatlayacaktır. Libya ordusu Trablus’a girip ülke yönetiminde yerel güçlerin desteğini alırsa Hafter, Serrac’ı destekleyenleri (İtalya) değil, politik ve ekonomik bakımdan Fransa gibi müttefikleri tercih edecektir. 2016’dan beri Serrac, tüm ülkede boş yere büyük siyasi tarafların (kabileler) desteğini almaya çalıştı. Az sayıda kabile, Serrac’ı desteklemeyi kabul etti. Libya Başbakanı, siyasi bakımdan zayıf. Hafter ise, büyük stratejik şehirleri ve daha da önemlisi petrol kuyularını kontrol ediyor. Bunun için Serrac, Libya Ulusal Ordusu’nun sahada yenilmesi halinde ancak nüfuzunu ve kaybettiği güvenirliğini yeniden kazanabilir. BM’nin Libya’yı merkezi siyasi bir yönetim altında birleştirmek için belirlediği yol haritası, şu an uygulanması imkânsız gibi görünüyor. İtalyanlardaki bu düşünce, 1911 yılında yani tüm bölgeleri birleştirmeye ve yönetimi merkezileştirmeye çalıştıkları zaman ortaya çıktı. Hafter, bölgenin tamamını yönetme fırsatına sahip tek şahıs olabilir. Fakat bunun bölgesel ve uluslararası düzlemde politik ve diplomatik bakımdan büyük sonuçları olacaktır. Öte yandan İtalya, Libya’daki eski nüfuzunu tehlikeye atıyor. Hafter, ülkeyi birleştirme konusunda başarısız olursa, Libya’yı 3 farklı bölgeye ayırıp birleşmeye teşvik etmek olası tek çözümdür. Bu çözüm, uygun gibi görünüyor ve tarihi olarak ulusal devlet kurumları yerine belediye ve yerel meclislerle birlikte kabile bölgelerine ayrılan Libya’yı kurtaracaktır.
مشاركة :