Irakın başkenti Bağdattaki Yeşil Bölgeye önceki gün akşam saatlerinde katyuşa füzesiyle gerçekleştirilen saldırıyla eş zamanlı olarak Irak Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nda üst düzey bir toplantı düzenlendi. Toplantıda, Başbakan Adil Abdülmehdi ve Parlamento Başkanı Muhammed El-Halbusi’nin yanı sıra Bedir Örgütü lideri Hadi el-Amiri, İslami Dava Partisi lideri Nuri el-Maliki, eski Başbakan Haydar İbadi, Irak Ulusal Bilgelik Hareketi Başkanı Ammar el-Hekim, Ulusal Güvenlik Danışmanı Faleh el-Feyyaz, Asaib Ehlil Hak Hareketi lideri Kays el-Hazali ile Şii lider Mukteda es-Sadrın üst düzey bir temsilcisi hazır bulundu. İsminin açıklanmasını istemeyen bir kaynak, Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada ABD Büyükelçiliği’nin bulunduğu Yeşil Bölge’ye yönelik gerçekleştirilen saldırının toplantıyla aynı zamana denk gelmesinin, katılımcılara ABD tutumundan yana tavır takınılmaması yönünde önemli bir mesaj olduğu değerlendirmesinde bulundu. Toplantının asıl amacının söz konusu çatışmadan uzak durmaya çalışmak olduğunu dile getiren kaynak, tüm siyasi güçlerin ve grupların Irak hükümetini zayıflatacak bir tutum benimsememe konusunda hemfikir olduğunu kaydetti. Şiilerin önde gelen liderleri, kartları karmaya veya Irak halkını bu çatışmanın ortasına sürüklemeye yönelik girişimleri kınadıklarını duyurdu. Sadr Hareketi liderli Mukteda es-Sadr konuya dair yaptığı açıklamada şunları söyledi: “ABD ile İran arasındaki savaşı körüklemiyorum. Irakın böyle bir çatışmaya sürüklenmesini de istemiyorum. Irakı bu korkunç savaştan uzak tutmak için toplumun ileri gelenleriyle birlikte ciddi bir duruş sergilenmesine ihtiyacımız var.” Fetih Koalisyonu lideri Hadi el-Amiri de ABD ile İran arasında savaşın fitilini ateşlemeye çalışan kimselerin cahil ve ajan olduğunu söyledi. Ulusal, dini ve tarihi sorumluluğun savaş hayaletini Iraktan ve tüm bölgeden uzaklaştırılmasını gerektirdiğini belirten Amiri, çıkacak olası bir savaşın herkesi yakacağını vurguladı. Asaib Ehlil Hak lideri Kays el-Hazali yaptığı açıklamada bölgedeki kartların karılmaması gerektiği çağrısında bulunarak muhtemel bir savaşın ne İran İslam Cumhuriyeti ne de ABD’ye bir faydası olmayacağını, bilakis böyle bir savaşın birtakım imtiyazlar ve ideolojik nedenlerden dolayı İsrail’in çıkarına hizmet edeceğini ifade etti. Irak Ulusal Bilgelik Hareketi Başkanı Ammar el-Hekim, ABD-İran arasında yükselen tansiyonun ‘bölgenin tüm ülkelerinde kaygı uyandırdığını ve güvenlik ve istikrarını tehdit ettiğin’ belirterek gerilimi azaltmaya yönelik açıklamaları memnuniyetle karşıladığını söyledi. Iraktaki diplomatik misyonların güvenliğinin Irak devletinin sorumluluğunda olduğunu vurgulayan el-Hekim, bu misyonların Irak’taki siyasi ve güvenlik durumu hakkında olumlu mesajlar göndermeleri gerektiğini kaydetti. Şarku’l Avsat’a konuşan Irak hükümetinin güvenlik danışmanı Hişam Haşimi, Yeşil Bölgenin hedef alınmasının Irak hükümetinin yabancı ve Arap misyonlara sağladığı güvene zarar verdiğini dile getirdi. Haşimi açıklamasını şöyle sürdürdü: “Hükümet Yeşil Bölge’yi kimin hedef aldığını bilmiyorsa bu Irak yönetiminin silahları tekelinde bulundurmaktan aciz olduğu anlamına gelir. Failleri biliyor fakat onları adalete teslim etmekten acizse bu durum da ABD-İran geriliminde tarafsız olmadıklarına işaret eder.” Irak lideri Berhem Salih’in başkanlığını yaptığı toplantıya yakın kaynakların Şarku’l Avsat’a verdiği bilgilere göre görüşmede ‘önemli olanın iç siyasi uyumun yaratılması’ olduğu konusunda uzlaşıldı. Öncelikli olanın, hükümetin ve siyasi partilerin entegre olduğu bütüncül bir yaklaşım olduğunu dile getiren siyasiler, terör örgütü ile yürüttüğü savaştan yeni çıkan ülkede yaşanacak herhangi bir gerilimin ciddi olumsuz etkileri olacağı konusunda uyardı. Kaynaklar ayrıca toplantıda anayasaya ve mesleki temellere bağlılığa dayalı bir çalışma stratejisi ışığında devlet kurumlarının güçlendirilmesi ve benzeri birçok başlık üzerinde de uzlaşıya varıldığını aktardı. Iraklı bir siyasetçi, ‘bölgesel sorunlar hakkında düzenli diyaloglar gerçekleştirmek için bir çerçeve oluşturmak, bölge ülkeleri arasındaki iş birliğine odaklanmak ve ülkelerdeki gerginliği azaltmak’ için Irak’ın komşu ve kardeş ülkelerle temaslarda bulunma konusunda inisiyatif alacağını söyledi. Yabancı askerlerin varlığına da değinen siyasetçi, söz konusu güçlerin ülkedeki varlığının ‘bu güçler ile Irak hükümeti arasında kararlaştırılan kurallara’ bağlı olduğunu vurguladı. Ayrıca bu savaşçıların görevinin Irak güçlerine terörle mücadelede destek vermekle sınırlı olduğunu dile getirdi. Ülkedeki yabancı güçlerin Irak egemenliğine zarar verecek ya da komşu ülkelerin güvenliğini hedef alacak herhangi bir eylemin parçası olamayacağını dile getiren siyasetçi, Irakın ‘topraklarında kalıcı yabancı askeri üsler kurulmasını da kabul etmeyeceğini’ vurguladı.
مشاركة :