Lübnan Savunma Bakanı: Silahsızlanması için Hizbullah ile görüşeceğiz

  • 5/22/2019
  • 00:00
  • 10
  • 0
  • 0
news-picture

Lübnan Savunma Bakanı Elias Bou Saab: “Devlette silah sınırlandırılması stratejisine ulaşmak için Hizbullah ile görüşeceğiz” dedi. Elias Bou Saab, Lübnan taraflarının ABD ve İran arasındaki mevcut gerginlik altında alevlenebilecek bölgesel savaşta kendini uzak tutma taahhütlerini yerine getirmek zorunda olduklarını açıkladı. Lübnan’ın Arap Birliği’ne üye olduğunu vurgulayan Saab, Arap ülkelerinin işlerine dış müdahalelerin olmaması gerektiğini de belirtti. Şarku’l Avsat’a röportaj veren Saab’a göre, Cumhurbaşkanı Mişel Avn tarafından açıklanan ulusal savunma stratejisi, Lübnan ordusunun silah taşıyan ve vatanı koruyan tek ordu olması gerektiğini ortaya koydu. Saab, stratejinin, silahları Lübnan ordusunun ellerinde sınırlandırmak için önerilen büyük dosyaların tamamlanmasından hemen sonra görüşüleceğini açıkladı. “Lübnan ordusunun, Lübnan’ı ve sınırlarını koruma aşamasına ulaşması gerektiğine inanıyoruz” şeklinde konuşan Bakan, İsrail’in Lübnan’a karşı savaş başlatma ihtimali olmadığını belirterek, “Savaş için her iki taraf da bedel öder” dedi. Savunma Bakanı Saab, askeri ve güvenlik kuruluşunu Lübnan’ın bütçe açığından sorumlu tutmayı reddederken, savunma bütçesindeki kesintilerin yaklaşık 300 milyon olduğuna dikkati çekti.Şarku’l Avsat’ın Lübnan Savunma Bakanı Elias Bou Saab ile gerçekleştirdiği röportajın tamamı; -Lübnan ordusu, bütçe açığından ne kadar sorumlu? Lübnan’daki toplumsal durum hassastır. Ekonomik bir vizyona ve tasarruf temeline dayanan sorumlu bir bütçenin kabul edilmesini gerektirir. Maalesef bazı politikacılar ve gazeteciler, maaşlar ve tazminatların bir sonucu olarak mevcut ekonomik durum için güvenlik güçlerini ve Lübnan ordusunu sorumlu tuttu. Bu durum, üzücü. Çünkü liman, gümrük, sınır, deniz mülkleri veya ihalelerdeki israf olsun kimse ekonomi politikalarına, Lübnan’daki mevcut israfa ve kaçakçılığa değinmiyor. Özgür Yurtsever Hareket Başkanı Cibran Basil’in reform noktalarını içeren bir bildiri sunması ve bazılarının tekrarlı olduğunu söylemesine rağmen bildiri; vatandaşların maaşlarını, ekonomiyi ve döviz kurunu korumak amacıyla tanık olduğumuz koşullar uyarınca bütçeyi korumaktan da bahsediyor.-Ancak bütçedeki gecikmenin, para ve ekonomi üzerindeki baskıyı artırabileceği ve çöküşe yol açabileceği uyarısında bulunanlar var? Ben bu görüşe katılmıyorum. Bu ifadeler, bizi baskı altında bırakıyor. Bütçenin gecikmesi halinde ülkenin çökebileceğine dair tüm ifadeler, korkutma amaçlı. Reformun bir gün gerçekleşeceği umuduyla önceki bütçelere benzer bir bütçenin ortaya koyulması amaçlanıyor. Ancak bu sefer durum farklı. Fikirlerimizi ve diğer bakanların fikirlerini tartışma konusundaki ısrarımız, reformun bu bütçede onaylanacağını teyit etmektedir. Bu sebeple normal bir bütçe onaylanmayacak. Koşullar, geçmiştekilere benzemiyor. Güçlü bir ekonomiyi korumak, yolsuzlukla mücadele etmek ve israfı durdurmak için yapılması gereken temel reformlar var.-Savunma Bakanlığı’nın bütçesi, Lübnan Devleti’nin en büyük bütçesidir. Bu bütçeye dair yaklaşımınız nedir? Evet, en büyük bütçe Savunma Bakanlığı’nın. Onu azaltmak için bir plan ortaya koymamız gerektiğini hissediyoruz. Bir ordu olarak, önemli ve gerçek bir azaltmaya gidebiliriz. Ama hangi maddeleri azaltmak istediğimize karar vermemiz gerekli. Buna Bakanlar Kurulu karar vermiyor. Savunma Bakanlığı, ordu komutanlığı ile konuya ilişkin görüşme gerçekleştiriyor. Oynadığım ve araştırdığım rol bu. Hastane tedavileri, ilaçlar ve diğerleriyle ilgili gerçekleştirdiğimiz ilavelere rağmen 442 milyar lira (298 milyon dolar) olan bütçenin ilk ve ikinci kısımlarında önemli bir azalmaya ulaştık. Şahsen bu azaltmaların, emekli maaşlarını doğrudan etkilememesini istedim. 1, 2 ve 3. tedbirler açısından, iç güvenlik güçleri ve Lübnan ordusu, ortak bir vizyon geliştirmeyi kabul etti. Vizyon, savunma yasası uyarınca konuya ilişkin karar almak için Savunma Yüksek Kurulu’nda görüşülecek. Bunun yanı sıra böyle bir sorumluluğu üstlenmeye hazır değilim. 1991 yılından bu yana alınan önlemler, Lübnan’ın iç güvenliğini koruma amaçlıydı. Bu nedenle böyle bir kararı ben almayacağım. Aksi taktirde Savunma Bakanı, güvenliği bozan ve tehdit eden bir bakan olur. Bu yüzden karar için Yüksek Savunma Konseyi’ne gitmeyi önerdim.-Ordu, içeride ve sınırda rolünü oynayabilecek bir güce ulaştı mı? Elbette, ordu yeteneklere sahip ve çevresindeki politikayı güvence altına aldığında güçleniyor. Cumhurbaşkanının, ulusal savunma stratejisine bakılabilir, Lübnan ordusunun silah taşıyan ve vatanı koruyan tek ordu olması gerektiğine değiniyor. Stratejinin görüşülmesi, büyük dosyaların tamamlanmasından hemen sonra başlayacak. Aynı şekilde Cumhurbaşkanı tarafından belirtildiği gibi, bu belki bir diyalog masası, bakanlar kurulu veya ikili görüşmeler aracılığıyla gerçekleşebilir. Ancak ulusal savunma stratejisini ve silahları Lübnan ordusunun ellerinde sınırlandırma meselelerinin görüşülmeye başlanması yönünde taahhütler var. Lübnan ordusunun, Lübnan’ı ve sınırlarını, özellikle de İsrail’in günlük saldırılarından koruduğu aşamaya ulaşması gerektiğine inanıyoruz.-Direniş ve ordu arasındaki Lübnan’daki çift silah diyalektiği, öngörülebilir gelecekte devam edecek mi? Devam edecek demiyorum, ancak mantıklı olarak, ulusal savunma stratejisini görüşmeye ve kabul etmeye başlamamız için, orduyla ilgili bir savunma stratejisi aracılığıyla vatanımızı nasıl koruyabileceğimiz hakkında Hizbullah da dahil tüm taraflarla konuşmak zorundayız. Bu durumu, güneye yönelik ziyaretim sırasında belirttim. Ancak “savunma stratejisi ve Hizbullah’ın ellerindeki silahlar” hakkında ve “bugün bir savunma stratejisinden söz edemeyeceğimize” dair gazeteniz de dahil bazı gazetelerde kullandığım ifadelerimin bazıları, söylemediğim sözlerdi. O sıralarda açıklayıcı bir açıklama yapmadım, çünkü kullandığım ifadeler doğrudan Lübnan ve Arap ekranlarında da yayınlandı. Ancak bugün, daha önce söylediğim bir şeyi tekrarlıyorum, Lübnan ordusuna ve yeteneklerine inanıyoruz. Ordu; düşman İsrail, teröristler ve tekfirciler karşısında ülkenin ve sınırlarının ilk savunucusudur. Aynı zamanda onunla bizim aramızdaki sınırların şekillenmesine ilişkin anlaşmazlığın yanı sıra İsrail’in petrolümüz, suyumuz ve topraklarımıza yönelik şu ana kadarki düşmanlığını da görmezden gelemiyorum. Eğer İsrail, sınırında yeni bir savaş tehdidinde bulunursa, iddia edilen bu savaş gerçekleşecek ve bizi, ulusal savunma stratejisine götürecek diyalogu geciktirecek. İsrail, gelecek ay savaş konusunda tehditte bulunursa, Hizbullah, silahların Lübnan Devleti’ne nasıl bırakılacağını görüşmeye nasıl davet edilebilir? Savaş, sadece bizim açımızdan değil, düşman İsrail açısından da acı verici ve pahalı. Bu yüzden böyle bir savaşı uzak görüyorum. Sınır meselesi, önümüzdeki günlerde ve haftalarda deniz ve kara sınırlarına paralel olarak devam edecek. Lübnan ekibi tarafından bu hususa dair 13 nokta üzerinde çalışılıyor. Sonuca ulaştığımızda sınırı kalıcı olarak çizeceğiz. Bu, sınırdaki gerilimin azalacağı ve durumun daha iyi olacağı anlamına geliyor. Daha sonra bu meseleyi kapattığımız bilinciyle ulusal savunma stratejisine daha çok önem gösterebiliriz. Devlete inanıyoruz. Ordu, içeriyi ve sınırı tek başına koruyabilecek yeteneğe ulaştığında güçlü olur.-Savunma Bakanlığı, Şeba Çiftlikleri’nin Lübnan’ın olduğunu kanıtlayan belgelere sahip mi ve neden bu meselede pratik adımlarla ilerlemiyorsunuz? Şeba Çiftlikleri ve Kfarchouba Tepeleri Lübnan’a ait. Savunma Bakanlığı elinde Lübnan ordusu tarafından hazırlanmış ve bunu onaylayan bir belge var. Bugün en aşırı soldan en aşırı sağa, Sosyalist partiden Lübnan Kuvvetleri’ne ve konuya dair konuşan tüm taraflara kadar siyasi çevreler, bakanlık bildirgesinde Şeba Çiftlikleri’nin ve Kfarchouba Tepeleri’nin Lübnan’ın olduğunu doğruluyor. Lübnan’da ve hükümet içerisinde bu topraklara ilişkin herhangi bir anlaşmazlığın olmadığını bilerek, bölgenin sınır sorununu çözmek için Suriyelilerle iletişime geçmeliyiz.-Hizbullah silahları ve İsrail tehlikesi meselesi hususunda silah, tehdidi ve tehdit de silahı haklı kılıyor mu? İsrail’in, silah varlığı dolayısıyla yaptığı tehdit içerikli konuşmasını reddediyorum. Çünkü İsrail, bizi tehdit ediyor, topraklarımızı işgal ediyor ve Lübnan’a saldırıda bulunuyor. Hizbullah’ın varlığından önce de havadan, denizden ve karadan saldırmıştı. Diğer taraftan Lübnan’ın sağlayabileceği bir ulusal savunma stratejisi aracılığıyla İsrail tehdidiyle yüzleşme hususunda Hizbullah ile bir anlayışa varabiliriz. Bu sayede kendimizi İsrail tehdidine karşı savunabiliriz. Kimsenin bizi yanlış anlamasına gerek yok. Devletin inşası; güçlü bir devletin, güçlü ordunun, orduyu ve devleti İsrail tehdidi karşısında Lübnan’ı koruma sorumluluğunun ön saflarına koyan ulusal savunma stratejisinin inşasıyla gerçekleşir.-İsrail’in, Lübnan’a karşı savaşı uzak gördüğünü söylediniz. Ancak bölgedeki durum şu an, ABD’nin İran’a yönelik saldırgan konuşmaları ve Hizbullah’ın güney cephesini hafifletmek için seferberlik müdahalesinde bulunma olasılığı çerçevesinde çok ciddi. Bölgedeki açık kasılmalara rağmen savaş olasılığı, pek çok nedenden dolayı bölgede savaş olasılığı bulunmamasından daha az. Bu sebeplerin en önemlisi; herkes bu savaşı kazanamayacağının farkında. Taraflardan duyduklarımız da savaş istemedikleri yönündeki ifadelerini doğruluyor.-Hizbullah ve İran arasındaki bu organik bağ, gelecekte veya şu anda nasıl bir sorun oluşturabilir? Lübnan’ın çıkarlarından bahsediyoruz. Lübnan’ın çıkarlarını ilk sıraya koyduğumuz sürece tüm taraflar arasındaki anlayış da devam edecektir. Lübnan’daki anlaşmazlıklar, herhangi bir tarafın Lübnan’ın çıkarlarını öncelikleri arasına koymadığında başlıyor.-Bazı tarafların dış çıkarları, Lübnan’ın dış dünyayla ilişkilerini etkileyebiliyor mu? Bölgesel savaşlara karşı tutumumuz, kendimizi uzaklaştırmak ve çatışmalara karışmamaktır. Çünkü bir tarafın diğerine karşı yaptığı herhangi bir müdahale, içeriye yansıyacaktır. Fakat İsrail bize saldırdığında düşman İsrail ve Lübnan arasındaki savaştan kendimizi uzak tutacağımızı söylemiyorum. Çünkü bu kendini uzak tutma değildir. Bu durumda Lübnan’ı savunmaya yönelmeliyiz. Lübnan’ın Arap Birliği’ne üye olduğu unutulmamalı. Lübnan, Arap devletlerinin çıkarlarıyla ilgileniyor. Birliğin tüzüğü, Arap ülkelerinin işlerine herhangi bir dış müdahale olmamasını gerektiriyor. Bu mesele esastır ve Lübnan hükümeti tarafından da onaylanmıştır. Konuya dair anlaşmazlık olmamalı, çünkü Lübnan içerisinde fikir birliği var ve bunun aksi, Lübnan’da bölünmeye yol açacaktır.

مشاركة :