Tahran dün yaptığı açıklamayla 2015 yılında imzalanan nükleer anlaşmadaki taahhütlerini azaltma adımları çerçevesindeki ikinci aşamada yüzde 3.67 olan uranyum zenginleştirme sınırlamasını askıya aldığını duyurdu. Açıklamada, ABD baskısına karşı İran’ın nükleer anlaşmaya olan bağlılığını azaltmasının ikinci aşamasındaki Avrupa Birliği’ne (AB) dair detaylara yer verildi. Tahran’daki cumhurbaşkanlığı binasında düzenlenen basın toplantısında konuşan İranlı üç üst düzey yetkili, nükleer anlaşmayı “ihlal ettikleri” yönündeki eleştirilere karşı çıkarak anlaşmada yüzde 3.67 olarak sınırlandırılan uranyum zenginleştirme seviyesine artık riayet etmeyeceklerini bildirdiler. İranlı yetkililer, anlaşmanın tarafları olan diğer ülkeler, ABD yaptırımlarına yönelik tedbir almak için harekete geçmedikçe Tahran’ın taahhütlerini her 60 günde bir azaltmaya devam edeceğini vurguladılar. İran Dışişleri Bakan Yardımcısı ve Başmüzakereci Abbas Arakçi, ABD yaptırımlarının kaldırılması halinde Tahran’ın Washington’la müzakere masasına oturmaya hazır olduğunu belirtti. Arakçi ayrıca nükleer anlaşmanın yeniden müzakere edilmesi için değil, anlaşmanın uygulanmasını görüşmek üzere, anlaşmanın tarafı olan ülkelerin dışişleri bakanları ile bir toplantı düzenleneceğini belirtti. Arakçi ayrıca Avrupalılardan 11 alanda Washington’ın nükleer anlaşmadan çekilmesinin verdiği zararları telafi etmesini istedi. İran Başmüzakerecisi konuya dair şunları söyledi: “Bugün ilk 60 günlük sürenin sonuna geldik. İsteklerimiz yerine getirilmediği için ikinci aşamayı uygulamaya koyuyoruz. İkinci aşamada taahhüt ettiğimiz zenginleştirme oranı ve miktarına riayet etmeyeceğimizi ilan ediyoruz.” İranlı yetkililer, Dışişleri Bakanı Muhammed Cevad Zarif’in Avrupalılara hitaben “süre” kelimesini kullanmasının ardından bunun “son tarih” anlamına gelmediğini, “İran’ın planına” işaret ettiğini vurguladı. Tahran, geçen hafta zenginleştirilmiş uranyum stokunu 300 kilogramın üzerine çıkarma tehdidinde bulunmuştu. İranın nükleer taahhütlerinin izlenmesinden sorumlu olan Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı da İran’ın zenginleştirilmiş uranyum stok seviyesini artırdığını doğruladı. İran Dışişleri Bakanı Zarif dün AB Dış Politika Sorumlusu Federica Mogherini’ye bir mektup gönderdi. Arakçi’nin açıklamalarına göre mektupta, İran’ın artık nükleer anlaşmanın taahhütlerini yerine getirmeyeceğine dair net işaretler bulunuyor. İran Atom Enerjisi Kurumunun sonraki adımlar için hazır olduğunu belirten Arakçi, üçüncü aşamayı değerlendirdiklerini ve 60 gün sonra bu aşamaya geçildiğinde açıklama yapacaklarını söyledi. İran ve 4+1 ülkeleri (Rusya, Çin, İngiltere, Almanya, Fransa) arasındaki nükleer anlaşmanın taraflarına ikinci bir 60 günlük süre daha verildiğini açıklayan Arakçi, taahhütleri azaltmaya devam edeceklerini ve bunun anlaşmayı sona erdirebileceğini de göz ardı etmediklerini kaydetti. Ancak İran’ın attığı adımların nükleer anlaşma kapsamında olduğuna dikkati çeken Arakçi, bu bağlamdaki adımların ticaret ve diplomasiye kapıları açık tutacak şekilde olacağının altını çizdi. Belirli bir tarih vermeden anlaşmanın tarafı olan ülkelerin dışişleri bakanları arasında bir toplantı yapılacağına işaret eden Arakçi, “anlaşmanın yeniden müzakere edilmeyeceğini ve bu dosyanın kapandığını” söyledi. Arakçi söz konusu toplantının, anlaşmanın yeniden müzakere edilmesinin değil, anlaşmanın uygulanması ile ilgili olacağını vurguladı. Tahran’ın talepleri karşılanması halinde nükleer anlaşmaya devam etmek istediklerini ifade eden Arakçi, “Nükleer anlaşmanın İran’ı nükleer bir devlet olarak tanıyan önemli bir uluslararası belge olduğuna inanıyoruz” diye konuştu. Avrupa ülkelerinin İran’ın taleplerini karşılamadığı sürece anlaşma taahhütlerini azaltmaya devam edeceklerini belirten İran Başmüzakerecisi, Avrupalıları, ABD’nin nükleer anlaşmadan çekilmesinin verdiği zararları telafi etmeye çağırdı. İran Dışişleri Bakanı Zarif geçen hafta yaptığı bir açıklamada, Avrupa’nın ABD yaptırımlarını aşmak için önerdiği mekanizmanın, “ABD’nin İran’a uyguladığı yaptırımların verdiği zararı telafi etme sözü veren Avrupa için sadece bir başlangıç” olduğunu söyledi. Arakçi ayrıca ABD’nin nükleer anlaşmadan çekilmesi nedeniyle Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı’na Viyana’da acil bir toplantı düzenlemesi çağrısında bulunmasına alaycı bir yaklaşımda bulunarak Ajans’ın yönetim kurulunun “İran mantığını” dinleyeceğine inandığını söyledi. Bununla birlikte Arakçi, ABD’nin Ajans içerisinde ülkesine yönelik baskıları olduğuna da dikkat çekti. İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani önceki gün Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ile bir telefon görüşmesi gerçekleştirmişti. Arakçi, “Avrupalıların taleplerimize cevap vermemesi, diplomatik yolun artık var olmadığı anlamına gelmiyor. En üst düzeyde görüşmeler yapılmaya devam ediyor” dedi. Fransa Cumhurbaşkanı Macron’un Tahran ziyaretine ilişkin bir soruyu da cevaplayan Arakçi,”Önümüzdeki günlerde diplomatik bir hareketliliğe şahit olacağız. Değerlendirme ziyaretleri istemiyoruz. Daha çok sonuç odaklı ziyaretler istiyoruz” dedi. İran Başmüzakerecisi, ülkesinin Washington’ın nükleer anlaşma çerçevesinde yaptırımların kaldırılması durumunda Tahran’la müzakere masasına oturmasını umursamadığını da sözlerine ekledi. İran Cumhurbaşkanlığı’nın internet sitesinden Macron ve Ruhani arasında gerçekleşen telefon görüşmesine dair yayınlanan açıklamada Cumhurbaşkanı Ruhani’nin kullandığı “5+1” ifadesinin ABD’nin de katılacağı bir müzakere turuna işaret edip etmediğine dair bir soruyu yanıtlayan Arakçi, ülkesinin artık 5+1’i tanımadığını ve yola “4+1” olarak devam ettiklerini söyledi.INSTEX’e bağlılık Öte yandan ABD’nin nükleer anlaşmadan çekilmesinin ardından AB’nin hamleleri hakkında değerlendirmelerde bulunan Abbas Arakçi, İran’ın taahhütlerini azaltma sorumluluğunun bir kısmını Avrupalılara yükleyerek “Avrupalılar INSTEX aracılığıyla taleplerimizi karşılasalardı, ikinci adımı atmazdık. Kimse INSTEX yüzünden geç kalmamalı” diye konuştu. Ancak Arakçi yine de INSTEX mekanizmasının “iyi” olduğunu söylemekten çekinmedi. Fakat yine de mekanizmanın aktifleştirilmesindeki gecikmeyi ve mekanizma için gereken izleme kredisinin yetersizliğini eleştirdi. Ülkesinin hayallerinden vazgeçmediğini de vurgulayan Arakçi, sadece Avrupalılara veya INSTEX’e değil, hiçbir ülkeye güvenmediklerinin altını çizerek ülkesinin “tüm enerjisini yaptırımlarla yüzleşmek ve ekonomik savaşta herhangi bir açık vermemek için seferber ettiğini” belirtti. İranlı yetkililerin geçen hafta INSTEX’e karşı tutumlarında farklılıklar göze çarptı. Öyle ki Dışişleri Bakanı Zarif, mekanizmaya stratejik bir değer yüklerken Cumhurbaşkanı Ruhani mekanizmayı “boş” ve “işe yaramaz” olarak nitelendirdi. Ancak Arakçi, Ruhaninin aksine INSTEX’in bir “süreç” olduğunu, test edildiğini ancak başarısının İran petrol satışlarındaki etkisine bağlı olduğunu söyledi.Uranyum zenginleştirme seviyesinin artırılması İran Atom Enerjisi Kurumu Sözcüsü Behruz Kemalvendi, ABD’nin Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı’na yaptığı acil toplantı talebini “ABD politikalarının başarısızlığının bir sonucu” olarak nitelendirirken “toplantı sonucunun toplantıdan önce kararlaştırıldığını” öne sürdü. Kemalvendi ayrıca taahhütlerin azaltılmasına yönelik ikinci aşamanın içeriğine ilişkin de açıklamalarda bulundu. Kemalvendi’ye göre uranyum zenginleştirme eğiliminde artış, kurumun en üst kademelerinden alınan emirle uranyum zenginleştirme ve stoklarda yapılacak. Ancak şu anda Tahran’ın nükleer reaktörü için yakıt üretmesine gerek olmadığını söyleyen Kemalvendi, yüzde 20 oranında uranyum zenginleştirmeye ihtiyaç duyulduğunu söyledi. İran’ın Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı Temsilcisi’ni bilgilendirdiğini söyleyen Kemalvendi, “Birkaç saat sonra teknik işlem tamamlanacak ve uranyum zenginleştirme oranı yüzde 3.67i aşacak. Yarın sabah erken saatlerde Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı bunun örneğini aldığında, yüzde 3.67yi aşmış olacağız” dedi. Cumhurbaşkanı Ruhani, çarşamba günü yaptığı açıklamada Tahranın uranyumu her seviyede ve miktarda zenginleştirmeye hazır olduğunu belirtmişti. Öte yandan İran, Arak Ağır Su Reaktörü’yle ilgili eski tehditlerine geri döndü. Arakçi açıklamasında nükleer anlaşmanın taahhütlerini azaltılma ile Arak Ağır Su Reaktörü’nün yeniden faaliyete geçmesi arasında bir ayrım yaptı. Arakçi, İran’ın İngiltere ve Çin tarafından yapılan reaktörün modernizasyon çalışmasının askıya alınması durumunda nükleer anlaşma kapsamında kararlaştırılan adımları yerine getirmeyebileceğini söyledi. Arak Ağır Su Reaktörü’ndeki çalışmaların durdurulmasına karşı uyarıda bulunan Arakçi, İranın reaktörde kaydedilen ilerlemeden duyduğu memnuniyeti dile getirdi. İran hükümeti, Ocak 2016’da nükleer anlaşmanın uygulamaya geçişinden kısa bir süre önce Arak Ağır Su Reaktörü’nün parçalarını söktüğü için eleştirilmişti. Ancak İran Atom Enerjisi Kurumu, anlaşma aşamalarının etkisini küçümsedi ve birkaç kez nükleer anlaşmanın uygulanmasından önceki gerekli koşullara hızla geri dönebileceğini duyurdu. Bununla birlikte Kemalvendi ilk kez “Arakta yaşananların İranın iki reaktöre sahip olmasını sağladığını, anlaşmaya göre imha etme sözü verilen eski bir reaktörün yanı sıra eskisini telafi etmek için anlaşma taraflarıyla birlikte yeni bir reaktör kurulduğunu duyurdu. İran’ın plütonyum stoklarına sahip olduğuna dikkati çeken Kemalvendi, ülkesinin Arak Ağır Su Reaktörü’nü yeniden çalıştırabileceğini belirtti. Ancak Kemalvendi, İranın yeni reaktördeki plütonyum hacmini açıklamadı.Cebelitarık Boğazı’nda alıkonulan İran petrol tankeri İran’a ait bir tankerin Cebelitarık Boğazı’nda alıkonulması konusu İranlı yetkililerin dün gerçekleştirdikleri basın toplantısının ana maddelerinden biriydi. Reuters’ın haberine göre Arakçi, İngiltere’nin İran gemisine ilişkin iddialarına tankerin Suriye’ye gitmediğini belirterek karşı çıktı. Arakçi, 2 milyon varil kapasiteli dev tankerin Suriye’ye gitmediği için Süveyş Kanalından değil, Cebelitarık Boğazından geçtiğini söyledi. Tankerin nereye gittiğini açıklamayan Arakçi, “İngiliz hükümetinin iddia ettiği gibi tanker Suriye’ye gitmiyordu” demekle yetindi. Tankerin Suriye’de yanaşacağı söylenen limanın bu büyüklükte bir sevkiyatı kaldırabilecek kapasitede olmadığına dikkati çeken Arakçi, tankerin yönünün farklı bir nokta olduğunu ve alıkonulduğunda Cebelitarık Boğazı boyunca uluslararası sularda seyrettiğini kaydetti. İngiltere Donanması geçtiğimiz perşembe günü AB yaptırımlarına aykırı bir biçimde Suriyeye petrol taşıdığını söylediği İran tankerini alıkoymuştu. Ancak İngiltere’nin tankeri durdurmasına izin veren herhangi bir yasa olmadığını ifade eden Arakçi, “Bizim açımızdan bu tankerin durdurulması, bir deniz soygunudur” dedi. Bununla birlikte Arakçi, tanker meselesinin diplomatik şekilde çözülebileceğini umduğunu da dile getirdi. İngiltere’nin Tahran Büyükelçisi’nin iki kez Dışişleri Bakanlığına çağrıldığına işaret eden Arakçi, tankerin İspanya kara sularında alıkonulduğu gerekçesiyle ülkesini protesto eden İspanya Büyükelçisi’yle de görüş alışverişinde bulunduğunu kaydetti.İçerideki görüş ayrılıklarına ilişkin kaygılar Dünkü basın toplantısı, nükleer anlaşmaya dair gerginliğin gölgesinde İran’ın içindeki farklı tutumları ortaya koydu. Arakçi içerideki taraflara ulusal çıkarlara sahip çıkmaya çağırırken Kemalvendi, medyaya yeterli bilgi edinmeden yanlış bilgiler yayarak ülkede endişeli bir atmosfer oluşturmaktan vazgeçmeleri çağırısında bulundu. İran hükümet Sözcüsü Ali Rebii ise nükleer anlaşmaya ilişkin İran’da iki farklı görüş olduğunu söyledi. Bunlardan ilkinin anlaşmanın içeriğini boşaltan ve doğal olarak yanlış haberlere inanan bir eğilim olduğunu, ikincisinin ise ne pahasına olursa olsun İranın anlaşmaya varmasını isteyen eğilim olduğunu belirtti. Rabii anlaşmayı “dünya barışı, bölge ülkelerinin çıkarları ve İranlıların yararına” olarak tanımladı. ABD’nin 8 Mayıs’ta nükleer anlaşmadan çekilmesini “stratejik bir hata” olarak nitelendiren Rabie, Tahran’ın herhangi bir bedel ödeyerek anlaşmada kalmak istemediğini ve anlaşmanın tüm tarafların bağlı olduğu bir uzlaşı olarak kalmasını istediğini vurguladı.
مشاركة :