Suriye’de 8 yıldır devam eden çatışmalar nedeniyle ülkedeki petrol ve gaz sektörü onlarca milyar dolar kayıp yaşadı. Zayıflayan üretim, Esed rejimini petrol ithal etmeye zorladı ancak Şam ve Tahran’a uygulanan Batı yaptırımları petrol tankerlerini engelledi.Kim neyi kontrol ediyor? 2013te Suriyenin petrol rezervlerinin 2,5 milyar varil ve 241 milyar metreküp olduğu tahmin ediliyordu. AFP’nin haberine göre rejim güçleri ile Suriye Demokratik Güçleri (SDG) temel olarak ülkenin petrol ve doğal gaz servetini paylaşıyor. En belirgin petrol sahaları SDG’nin kontrolündeyken Şam ise başlıca doğalgaz alanlarını elinde tutuyor. SDG, özellikle Deyr-i Zor’daki ülkenin en büyük petrol sahası el-Ömer’in yanı sıra el-Tanak ve Cafra’yı da kontrol ediyor. Ayrıca Haseke’deki Rimelan ile birlikte yine Haseke ve Rakka’daki daha küçük petrol sahalarını, Deyr-i Zor’daki Koniku ve Suveydiye petrol sahalarını da elinde bulunduruyor. Buna karşılık rejim ise Humus’taki ülkenin en büyük doğalgaz sahası eş-Şaar’ın yanı sıra Sadad ve Arak doğalgaz sahalarını kontrol ediyor. Deyr-i Zor’daki el-Verd, el-Taim, eş-Şula, el-Nişan Nıftiye ile Rakka’daki es-Sevra’yı da elinde tutuyor.Hasar ne kadar? Savaştan önce petrol ve doğal gaz ülke ekonomisi için kilit öneme sahipti. The Syria Report tarafından yayınlanan son verilere göre petrol ve doğalgaz, 2010 yılında ihracat gelirlerinin yüzde 35ine ve devlet gelirlerinin ise yüzde 20’sine katkı sağladı. 2011de savaşın patlak vermesiyle birlikte şiddetli çatışmalar ve tesislerin bombalanması sonucu sektör ciddi şekilde hasar gördü. Rejim güçleri en büyük petrol ve doğal gaz alanlarını kaybetti. Uluslararası petrol şirketleri de rejim üzerindeki Batı yaptırımlarına uyum sağlayarak faaliyetlerini askıya aldı. Suriye Petrol ve Maden Kaynakları Bakanı Ali Ganem’in nisan ayında resmi medyaya verdiği rakamlar, söz konusu savaşta petrol ve doğal gaz sektörünün 72,4 milyar dolarlık kayıp yaşadığını ortaya koydu. Söz konusu verilere göre ham petrol üretimi 2010 ve 2016 yılları arasında yüzde 99’dan fazla düşüş yaşayarak günde 385 bin varilden 2 bin varile geriledi. Doğal gaz üretimi ise aynı dönemde yüzde 69 oranında düşüş yaşadı. Günlük 21 milyon metreküpten 6.5 milyon metreküpe düştü. Ancak rejimin 2017 yılında Humus’taki petrol ve doğalgaz alanlarını DEAŞ’ın elinden geri almasından bu yana bölgedeki üretim doğalgazda 17 milyon metreküp, petrolde de 24 bin varile kadar yükseldi. Ganem’e göre bu üretim Suriyenin ihtiyacını karşılamıyor. Ülkenin günlük 136 bin varil petrole ihtiyacı olduğu tahmin ediliyor. Dolayısıyla şu anki üretim, Suriyenin petrol ihtiyacının yüzde 20sini ve doğal gaz ihtiyacının da yüzde 60 ila 70ini oluşturuyor.Yaptırımların etkisi ne? Çatışmalardan önce birkaç uluslararası şirket, Suriyenin petrol ve doğalgazına yatırım yaptı ancak Batılı ülkeler ekonomik yaptırımların sonucunda çekilmek zorunda kaldı. Şam, biriken zararlar sonucunda yaptırımları aşarak dost ülkelerden hidrokarbon ithal etmek zorunda kaldı ve petrol ihtiyaçlarını karşılamak için kredi hattı açan İran’a güvendi. Washington, kasım ayında Tahran’a yeni yaptırımlar uyguladı ve kredi hattı çalışmayı durdurdu. Yerel basında çıkan haberlere göre 2018in ekim ayından aynı yılın mayıs ayı başına kadar Suriye’ye hiçbir petrol tankeri gitmedi. Yaptırımlar sonucu yaşanan yakıt ve doğalgaz krizi, bu kış ve ilkbahar aylarında rejim bölgelerinde yoğunlaşarak hükümetin kemer sıkma önlemleri almasına neden oldu. Bakan Ganem’e göre yaptırımlar tedarikçiler, gemiler ve tesis isimlerini de içerecek şekilde kademeli olarak arttı. Şam geçen ay Lazkiyedeki Banyas rafinerisinde denizaltındaki petrol borularının sabotaja uğradığını öne sürmüştü. Bakan, Banyas rafinerisinin çatışma yaşanan dönem boyunca 112’den fazla çalışmalarını askıya aldığını söyledi. Oysa küresel gerekliliklere göre rafinerinin yılda bir kez bakım için çalışmalarının durması gerekiyor.Şam’ın seçenekleri neler? Rejim, savaş yılları boyunca ihtiyaçlarının bir bölümünü güvence altına almak için rakiplerinin kontrolündeki bölgelerden de petrol aldı. Ülkenin doğusundaki en önemli petrol sahalarına halen erişilemiyorken Şam’ın önünde iki seçenek var... Bunlar SDG ile bu alanlar da dahil olmak üzere bölgenin geleceği hakkında bir anlaşma yapmak veya askeri operasyon. SDG daha önce yaptıuğı açıklamalarda rejimle yapılması muhtemel her türlü anlaşmanın adil bir petrol servet dağılımı çerçevesinde gerçekleşmesi gerektiği konusundaki ısrarını dile getirdi. Kürtler, geçtiğimiz yıllarda iç tüketimin bir kısmını güvence altına almak için Rimelan petrol sahasından petrol çıkardı ve arıttı. Savaştan önce doğudan çıkarılan ham petrol rafine edilmek üzere Humus ya da Banyasa transfer edilirken Kürtler yalnızca yerel ihtiyaçlarını karşılamak için tasarlanmış küçük rafinerilere sahipti. Bakan’ın aktardığına göre rejim, doğu bölgesinde kontrolü sağlarsa ‘tüm petrol türevlerinde mutlak verimlilik sınırlarına’ ulaşacak. Şarkul Avsatın analistlerden edindiği bilgilere göre siyasi bir çözüm bulunması ve yaptırımların kaldırılması durumunda petrol ve gaz sektörünün, Suriyenin yeniden yapılanmasının finanse edilmesinde kilit rol oynayacak.
مشاركة :