Puma, vaşak ve kokarca gibi etoburlar insanlardan o kadar korkuyor ki, onların varlığını sezdiği sürece neredeyse hiç avlanamıyor. Yeni bilimsel araştırmaya göre bu durum türlerin hayatta kalmasını uzun vadede engelleme potansiyeli taşıyor. Independent Türkçede yer alan habere göre, bilim insanları bu “korku manzarasının” yakalanma korkusu olmadan yemek bulabilen kemirgenlere istemsizce fayda sağladığını belirtti. Bu durum insanların avlanmadığı veya yaşam alanlarını tahrip etmediği durumda bile ekosistemler üzerinde büyük bir etkiye sahip olduğunu gösteriyor.Post doktora araştırmacısı Justin Suraci puma, orta büyüklükteki yırtıcılar ve kemirgenlerin davranışlarını izleyerek, insan korkusunun vahşi yaşam üzerindeki etkilerini inceledi (UC Santa Cruz, April Ridlon) Araştırmacılar Ecology Letters’ta yayımlanan makalede şu ifadelere yer verdi: Ulaştığımız sonuçlara göre vahşi yaşam üzerinde küresel ölçekte gözlemlenen ve antropojenik aktiviteye atfedilen etkilerin çoğu insan korkusuyla açıklanabilir. Söz konusu araştırma insan korkusunun besin sisteminin en üst sırasındaki yırtıcılardan en alt kademedeki avlara kadar nasıl sıralandığını anlamak için yapılan ilk kapsamlı çalışma. Kaliforniya Üniversitesi Santa Cruzda (UC Santa Cruz) doktora sonrası araştırmacı ve araştırmanın başyazarı Justin Suraci konuyla ilgili şunları söyledi: İnsanlar pumalara ve daha küçük yırtıcılara karşı yeterince korkutucu. Davranışlarını baskılıyor ve insanların etrafta olduğunu düşünen hayvanların habitatlarını kullanma biçimini değiştiriyor. Bilim insanları Santa Cruz Dağları’nın ücra köşelerindeki halka kapalı iki bölgeyi inceledi. Tel örgüyle çevirlmiş bir kilometre karelik alana yerleştirilen 25 hoparlörden insan sesleri yayımlandı.Pumalar etkinliklerini önemli ölçüde azaltırken, insan sesinin geldiği alanlarla aralarındaki mesafeyi korudu ve hareketleri yavaşladı (UC Santa Cruz, Paul Houghtaling) Sesleri duyan pumalar aktivitelerini önemli ölçüde azaltırken, vaşaklar da daha çok gece hareket eder hale geldi. Bunun yanında kokarcalar tüm aktivitelerini yüzde 40 oranında kısıtladı ve keseli sıçanlar da yiyecek arama faaliyetlerini yüzde 60 azalttı. Dr. Suraci “Vaşaklar gündüz etkinliklerinden vazgeçti. Muhtemelen kendilerini güvende hissettikleri saatler neredeyse tamamen geceye kayıyor. Yırtıcılar zorunlu olarak bölgelerinden ayrılmıyor. Daha az aktifler; muhtemelen daha çok saklandıkları için” dedi. Öte yandan yırtıcıların avlarıysa daha cesur hale geldi. Geyik fareleri etkinliklerini yüzde 45 artırdı. Ağaç fareleri ve diğer farelerse yiyecek arama faaliyetlerini yüzde 17 artırdı. "Görünüşe göre yırtıcıların azalan faaliyetlerine cevap veriyorlardı. Daha cesur hissediyorlar, bu yüzden daha fazla hareket ediyor ve daha çok yiyecek buluyorlar” diyen Dr. Suraci sözlerini şöyle sürdürdü: İnsanlara karşı çok da hoşnutsuz değiller. Bu yüzden fırsattan yararlanıyorlar. (...) İnsanlar inanılmaz derecede ölümcül. Biz bu türlerin çoğu için büyük bir avcıyız ve dolayısıyla bir korku kaynağıyız. Bu çalışmada yeni olansa korkunun o çevrede neye benzediğini büyük ölçüde göstermesi. Bilim insanları gıda alımlarının düşmesi halinde bu davranış değişikliklerinin yırtıcılar için korkunç sonuçlar doğurabileceğinden endişe duyuyor. Ayrıca belirli türlerin insanlara yakın bölgelerde yaşamasının ne gibi bedeli olabileceğini derinlemesine düşünmek istiyor.Kokarcalar da insan sesi kayıtlarını duyduklarında tüm aktivitelerini yüzde 40 oranında kısıtladı (UC Santa Cruz, Justin Suraci) UC Santa Cruzda profesör olan kıdemli başyazarı Chris Wilmers daha önce insan korkusunun dağ aslanlarını nasıl etkilediğini incelemişti. “İnsan nüfusunun artması ve gelişmesiyle birlikte ikili bir görev ortaya çıkar: İnsanın doğaya erişimini sağlamak ve vahşi yaşamı korumak” diye konuşan Wilmers sözlerine şöyle devam etti: Bu çalışma ikisini de nasıl gerçekçi bir şekilde yapabileceğimizi göstermeye başlıyor. Hayvanların karar almak ve kendilerini korumak için bizim varlığımıza nasıl tepki verdiğini anlamamız gerekiyor.
مشاركة :