Arap dilini korumak, Arap Kültür Bakanlarının önceliklerinden biridir

  • 7/30/2019
  • 00:00
  • 5
  • 0
  • 0
news-picture

Arap üniversitelerindeki bilimleri Arapçalaştırmak, önemli milli bir mesele addedilmektedir. Sudan, Cezayir ve Libya tecrübelerinin yanı sıra Halep ve Şam Üniversiteleri’ndeki tecrübelerin ardından Tıp ve mühendislik gibi bilimleri Arap diline çevirmenin imkânsız olmadığı ortaya çıktı. Uzmanların dediği gibi bilimleri Arapçalaştırmak, Arap üniversitelerinin hedef kalitesini düşürmeyecek, aksine pekiştirecektir. Çünkü en iyi eğitim dili, öğrencinin düşündüğü dildir. 19-23 Ocak 1988 tarihinde Kahire’de düzenlenen 24’üncü Arap Tıp Konferansı’nda, tıp eğitiminin Arapça yapılmasını ve 1988 yılının Arap dünyasındaki tüm tıp fakültelerinde Arapçalaştırma işlemi için bir başlangıç yılı kabul edilmesini öneren bir karar alındı. Bu durum, bugüne kadar gerçekleşmedi. Bilindiği üzere 1827 yılında Mısır’daki ilk Tıp Fakültesi, yarım asırdan fazla bir süre Arap dilinde eğitim verdi. ‘Ta’rib’ sözcüğü, ‘başka bir dilden Arap diline nakletmek’ demektir. Yine Mu’cemu’l Vasit’te de belirtildiği gibi ‘ta’rib’, yabancı bir sözcüğü aktarırken Arapça formata dönüştürmek olarak da bilinir. Yahudiler, kendi dillerini küllerinden yeniden dirilterek, tıp ve mühendislik gibi uygulamalı bilimlerin okutulduğu bir dile dönüştürdü. Yahudiler, İbranice sözlükte uygun sözcücüğü bulamadığı zaman bu sözcüğü Arapça ya da başka bir dilden alıyor. Fakat buna rağmen biz, Arapça’nın tıp ve mühendislik gibi bilimleri kapsama gücünden şüphe eden eleştirilerle karşılaşıyoruz. Bu, Arap diline apaçık bir iftiradır. Şöyle ki Arapça’daki sözcük türetme imkânı, Arap dilini bilime kolaylıkla uyum sağlayabilecek birkaç dilden biri haline getiriyor. Arapların her Arap ülkesinde yayınlanan Arapça sözlüklere önem vermesi gerekiyor. Çünkü ciddiyetine ve faydasına rağmen sözlük araştırması ihmal edildi ve uygulanmadı. Bunun için Arap dilini korumak, Arap kültür bakanlarının öncelikli görevlerinden biri olmalıdır. Her millet, kimliğini korumak için muhafaza ettiği bir dile sahiptir. Bugün küreselleşme çağında Arap harfleriyle yazılmış yabancı sözcükler sokaklarımızı işgal etmeye başladı. Arap ülkelerinde dolaşan biri, dilsel anlamdaki bu görüntü kirliliğini görür. Bu tarz kirlilik, düşünceyi ve anlamı bozuyor. Yine bu kirlilik, mağazaların ve çarşıların dolduğu yerlerde büyük kimlik kaybına yol açıyor. Arap dilini pekiştiren kararlar ortadan kalktı mı? Evet, dünyaya açılmalı ve dünyayla etkileşime girmeliyiz. Fakat aynı zamanda Arap diline sımsıkı tutunmalı, onu korumalı ve yükseltmeliyiz.  Sokaklarımızda Arap dilini hatasız bir şekilde yazmaya özen göstermeliyiz. Duvarlarda, tanıtım ve reklam panolarındaki yazıları görenler, bunların kimliği yok eden gelişigüzel panolara dönüştüğünü fark eder. Paris sokaklarında dolaştığınız zaman İngilizce sözcükleri sadece zorunlu hallerde ya da İngiltere Büyükelçiliği’nin kapısında görürsüzünüz. Aynı şekilde Berlin ve Çin’in durumu da Paris’e benzemektedir. Biz, Arap dilini teşhir etmekten utanıyor muyuz? Avrupalılar, dillerini göçmenlerden ve telaffuz tehlikesinden korumak amacıyla “Avrupa Diller Günü” şeklinde ulusal bir gün tesis ediyor. Bunun için Avrupalılar, dilin iyi bilinmesini şart koşuyor. Onlar, ILETS ve TOFEL gibi belirli sınavlar uyguluyor. Öte yandan Araplar, yabancı işçilerden kaynaklanan tehlikeyi görmezden geliyor. Bu işçilerin birçoğu Arapça’yı ve diğer dilleri iyi konuşamıyor. Sokaklarda ya da üniversitelerde Arap diline ve harflerine yönelik bu durumun devam etmesi nedeniyle dili korumak için Arap dili öğretmenlerine ve dil reformcularına önemli bir rol düşüyor. Çünkü onlar, dilin güvenilir ve samimi bekçileridir.

مشاركة :