Trablus savaşı, Libyanın siyasi ve sosyal yaşamının gerçekliğini büyük ölçüde değiştirdi. Libya’da artık geriye dönüşü mümkün olmayan bir aşamaya gelindi. Cufra ve Mısrata’daki üslerin yok edilmesinin amaçlandığı savaş, 4 Nisan’da patlak verdiğinden bu yana sürüyor. Ülkede akan kanın durması için yol arayan uluslararası çabalara paralel olarak ölülerin ve yetimlerin sayısı da her geçen gün artıyor. Bu gelişmeler, Birleşmiş Milletler (BM) Libya Özel Temsilcisi Gassan Selame’nin geçen hafta içinde Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’ne (BMGK) verdiği son brifingin ardından Trablus makamları tarafından yoğun eleştirilere maruz kaldığı bir zamanda yaşandı. Şarku’l Avsat’a konuşan kaynaklar, bu durumun meseleleri daha da karmaşık hale getirdiğini aktardı. Kaynaklardan bazıları, militanların Trablus’tan çıkarılması meselesi çözülmeden savaşı durdurmaya yönelik atılan herhangi bir uluslararası adımın savaşın devam etmesine yol açacağı görüşünde. Libya Ulusal Ordusu ile Ulusal Mutabakat Hükümeti (UMH) güçleri arasında süregelen ve 4’üncü ayına giren Trablus savaşı, iki zıt taraf arasında bir dizi soruyu ve temennileri gündeme getirdi. Bu taraflardan ilki, gecikme olmaksızın mümkün olan en kısa sürede bir çözüme ulaşılması gerektiğini savunurken diğeri ise “Bunu durdurabilecek hiçbir akıl yok mu?” diye soruyor. Savaşın başlamasından bu yana aralarında sivillerin de bulunduğu yaklaşık bin 100 kişi öldü, 5 bin 762 kişi de yaralandı. Yerinden olanların sayısı ise 100 bini aştı. Mısrata ve Cufra Libya Ulusal Ordusu Komutanı Mareşal Halife Hafter, askeri harekattan kısa bir süre önce bu savaşın başkenti teröristlerden ve silahlı milislerden kurtarmayı amaçladığını söyledi. Taraflar arasında bir dizi vur-kaç saldırısı gerçekleşti, bazı kazanımlar elde edildi ve kontrol altındaki alanlar değişti. Ancak son zamanlarda takviye hatlarını kesmeye ve düşmanın hareketini felç etmeye yönelik farklı bir yol takip edilerek geri cephelerin imhasına gidildi. Çatışan tarafların Trablus savaşında belirleyici bir askeri netice elde edememesinin ardından askeri çatışmalar Mısrata ve Cufra’ya taşındı. Ancak Ulusal Ordu Sözcüsü General Ahmed el-Mismari, sahada önemli ilerlemeler kaydedildiği görüşünde. Mismari, hava kuvvetlerinin tüm Libya toprakları üzerindeki kontrolü ele geçirdiğini belirtti. Uluslararası desteğe sahip olan Fayiz es-Serrac’ın liderliğindeki UMH, ordu güçlerini geri püskürterek şu ana kadar başkentin düşmesini engelledi. Bununla birlikte Cufra Üssü’nü bombalamak üzere savaş uçaklarını buraya sevk etti. Trablusun 650 kilometre güneydoğusundaki Cufra Üssü, Libya’nın doğusunda, batısında ve güneyindeki şehirleri birbirine bağlayan bir kapı konumunda. Ulusal ordu kuvvetleri bu kapıyı gerçekleştireceği operasyonlar için bir başlangıç noktası ve takviyeler için ana merkez olarak kullanıyor. Serrac kuvvetleri tarafından yapılan açıklamada, hava güçlerinin yürüttüğü saldırılar sonrasında karşı tarafın ciddi kayıplar verdiği ve ordu güçlerine ait olan bir uçak hangarının imha edildiği bildirildi. UMH yanlısı yerel basının Rus Kommersant gazetesinden alıntıladığı bir makalede anlatılanlar ulusal ordu tarafından yalanlandı. Kommersant’ta çalışan gazeteci Kirill Krivosheev’in Cufra hava üssündeki Ukrayna nakliye uçaklarının akıbetinin ne olduğu hakkında yazdığı makalede “Libya çölünde iki Ukrayna yakıldı. Silahları nereden taşıdılar” diye sordu. Ulusal orduya bağlı hava kuvvetleri ertesi gün savaşı Trablusun 200 kilometre doğusundaki Mısrata şehrinin merkezine taşıdı ve hükümete bağlı ana kuvvetlerin merkezi olarak kabul edilen şehirdeki Hava Akademisini bombaladı. Libya el-Kerame Operasyon Birimi Medya Merkezi Müdürü Tuğgeneral Halid Mahcub, akademide milis unsurlarını eğiten çok sayıda Türk askerinin yaralandığını öne sürdü. Bu alışılmadık askeri hamleler BM Libya Özel Temsilcisi Gassan Selame’yi savaşın tarafları arasındaki şiddetin coğrafi olarak genişlediği konusunda uyarıda bulunmaya sevk etti. Salih: Uluslararası bir komplo! Gözlemciler çatışmanın her iki tarafın savaş uçaklarının Mısrata’ya ulaşmasını, askeri süreçte nitel bir operasyon olarak değerlendiriyor ve bunun son olmayacağını düşünüyor. Ayrıca özellikle Hafter’in Trablus’un kurtuluşunun önünde kendilerine engel olmaya çalışan kimseye merhamet gösterilmemesi yönündeki çağrısının ardından savaş yangınının başkent dışındaki alanlara yayılmasını bekliyorlar. Hafter’in yakın zamanda Trablusta zafer bayrağının kaldırılacağı yönündeki açıklamaları, ülkedeki en güçlü adamın savaşı sonuna kadar götüreceği olarak okundu. Temsilciler Meclisi Başkanı Akile Salih, ülkesinin yıllardır uluslararası bir komploya maruz kaldığından şikayetçi. Türkiye, Katar ve Müslüman Kardeşler’in bu tarafların başında geldiğini savunuyor. İngiltere ve İtalya’nın da bu komploda rol aldığını dile getiren Salih, ordunun eski silahlarla Libyadaki terörist militanlara karşı savaştığını, destek ve silah almak için dost ülkelerle iş birliği yaptığını ifade ediyor. Ancak Temsilciler Meclisi Başkanı Salih’in ülkesine karşı uluslararası bir komplo yürütüldüğü yönünde yaptığı açıklamalar, İtalya ve İngiltereyi Trablus savaşını durdurmak için bir çözüm bulma çalışmalarından alıkoymadı. İtalya, Başbakan Yardımcısı ve İçişleri Bakanı Matteo Salvini’nin aracılığıyla Avrupa Birliğine (AB) baskı yapacağına ve savaşı durduracağına dair söz verdi. İçişleri Bakanlığı tarafından yapılan açıklamada, başkente yönelik saldırıların durdurulması gerektiği ve Libya sorununa müdahale eden ülkelerin Libyanın istikrarı için bu müdahaleleri bırakmalarının gerekli olduğu belirtildi. İtalyan Bakan ayrıca gerçekleştirilecek bir sonraki toplantıda başkente yönelik saldırıların durdurulması için ülkesinin daha sert bir tutum takınacağını bildirdi. Yerel basında çıkan haberlerde, İngiltere’nin Konsey üyelerine Trablus savaşını kınayan taslak bir bildiri sunduğu bilgisi yer aldı.
مشاركة :