Cezayir güvenlik güçleri ‘Cezayir Baharı’nın 31. yıldönümünü kutlamalarında onlarca protestocuyu tutukladı. Siyasi çoğulculuğun ve basın özgürlüğünün önünü açan Cezayir Baharı’nın bedeli ise ağır olmuş, 500’den fazla kişi ölürken onlarca kişi gözaltına alındıktan sonra ortadan kaybolmuştu. Cezayir Baharı Olayları olarak tarihe geçen 1988 olaylarının 5 Ekim’de başlayan protestolarında halk, cumhurbaşkanlığını ve ona sımsıkı bağlı olan ordunun liderliğini reddetmişti. Şehitler Meydanı’nda birçok siyasetçi, avukat, sivil toplum kuruluşları gönüllüleri aktivist ve üniversite öğrencileri tutuklanmıştı. 31 yıl önceki olayların kurbanları, özellikle tek partili rejime karşı barışçıl bir devrimi yöneten gençlerdi. Neredeyse 8 ay önce yeniden sokağa dökülen çok sayıda aktivist dün Şehitler Meydanı’nı doldurdu. Ancak aktivistler, protesto gösterilerini engellemek için meydanın çevresine konuşlanan güvenlik güçlerine bağlı İsyan Kontrolü Kuvvetleri ile karşılaştı. Gözaltına alınan aktivistler, eski Casbah mahallesinin polis merkezine götürülerek protestoların büyüyüp yayılmaması için gün boyu burada tutuldu. Cezayirli gazeteciler, Şarku’l Avsat’a yaptıkları açıklamada meslektaşlarının, editörlerin ve fotoğrafçıların gösterileri yayınlamamaları için tutuklandıklarını belirtti. Güvenlik güçlerinin protestoları yasaklamaya kararlı olduğu dikkati çekti. Polis, özellikle muhalif Gençler Birliği Hareketi’ni (Rassemblement Action Jeunesse) (RAJ) hedef aldı. RAJ’ın beş liderini daha önceden tutuklamış, ikisini bir hafta boyunca hapiste tutmuştu. Eski radyo muhabiri ve aktivist Halid Drareni, Twitter hesabından yaptığı açıklamada “Polis onlarca gazeteciyi ve protestocuyu tutukladı. Linda Abu’yla ben de tutuklanıp sonradan serbest bırakıldık. Ancak avukat Ayşe Bahti gözaltında kalmaya devam ediyor” dedi. Protestoları yayınlamak istemesi sebebiyle yabancı bir muhabirin de gözaltına alınması dikkati çekti. Muhabir 10 gündür gözaltında tutuluyor. Ekim 1988 isyanı, bağımsızlığından bu yana ülkeyi yöneten tek partili rejim ile halk arasındaki kopuşun sembolü. Yolsuzluk, yanlış yönetim, özgürlükleri bastırmak ve muhalifleri hapsetmek gibi özelliklere sahip olan rejime karşı özgürlük ve demokrasi talep eden binlerce sivil o gün başkentin sokaklarına indi. Ertesi yıl, eski Cezayir Cumhurbaşkanı Şadli Bencedid, Ulusal Kurtuluş Cephesi’nin (FLN) tek parti kuralını kaldırıp çok partili hayata geçişi öngören “Özgürlükler Anayasası” isminde yeni anayasayı ilan etti. Söz konusu anayasa aynı zamanda basının sivilleşmesini sağladı. Gayri resmi kaynaklara göre polis, 5 Ekim’deki isyana katılanlara ateş açarak, 500 kişiyi katletti ve onlarca kişiyi tutuklayarak onlara işkence yaptı. ‘5 Ekim Mağdurları’, bugün bile protestoculara ateş açılması ve tutuklananların işkence görmesi emrini verenlerin cezalandırılmasını talep ediyor. Ancak yetkililer bu dosyayı açmaktan kaçınıyor. O dönemdeki baskının arkasında eski Savunma Bakanı Binbaşı General Halid Nizar ve protestoculara işkence yapan Muhammed Biştin yer alıyor. Geçtiğimiz ay Cezayir askeri yargısı, İspanya’ya kaçan Nizar ve oğlu Lütfi Nizar’a eski rejimin sembollerine karşı ordunun yürüttüğü ‘temizlik operasyonu’ bağlamında 20 yıl hapis cezası verdi.
مشاركة :