İngiliz arşivlerinden: Müslüman Kardeşler Londra’ya nasıl hizmet etti?

  • 10/7/2019
  • 00:00
  • 3
  • 0
  • 0
news-picture

Batı dünyası; Arap ülkelerine karşı düşmanca saldırılar başlatmak için Batılı şehirleri kendine üs edinen Müslüman Kardeşler medyasının çalışmalarından habersiz mi? Bu kendiliğinden gerçekleşen bir durum mu yoksa yeni bir şey mi? Müslüman Kardeşler ile Batılı ülkeler, Avrupalı hükümetler ve bir bütün olarak Anglosakson dünyası arasındaki eski ve köklü karşılıklı çıkarlar mıdır? Erdoğan Türkiye’sinin Mısır, Suudi Arabistan ve BAE’ni hedef alan kampanyalara katılması bir dereceye kadar anlaşılabilir. Zira Erdoğan, kendisini Müslümanların sultanı ve yeni Yavuz Sultan Selim zannediyor. Peki Hristiyan kökenli, liberal eğilimli ya da eski sömürgeci Batılı politikacılara ne demeli? Bu Batılı politikacılar, İslam’ı iktidara gelmek için bir basamak, provokasyon için bir araç, yeni Haçlı Seferleri ve Siyonist saldırılarından bahsederek halkları mobilize etmek için bir yöntem olarak kullanan bu cemaate neden yardım ediyor ve destekliyor? Bunun yanıtı; iki taraf arasında var olan politik pragmatizmde gizlidir. Batının herhangi bir nedenle hoşuna gitmeyen ülkeleri vurmak istediğinde başvurduğu hızlı çözümlerde saklıdır. İngiliz arşivleri genellikle üzerinden belirli bir sürenin geçmesinin ardından bazı belgelerini yayınlar. BBC de kısa bir süre önce, İngiliz arşivinin yayınladığı yeni İngiliz belgeleri ile ilgili dikkate değer bir haber yayınladı. BBC haberinde, İngiliz hükümetinin ve istihbarat servisinin, devrimci Mısır Devlet Başkanı Cemal Abdunnasır ile bağımsızlık liderlerinden, Batı ülkelerine düşman bir eğilime sahip Endonezya Devlet Başkanı Ahmed Sukarno karşıtı medya kampanyalarını Müslüman Kardeşleri kullanarak nasıl yönettiğine odaklandı. Bu haberin bir bölümüne yer vermeden önce şunu vurgulamak istiyorum, amacımız Abdunnasır ya da Sukarno’yu ve deneyimlerini desteklemek değil Londra ve diğer Batılı başkentlerin, politik ve medyatik kampanyalarında Müslüman Kardeşler cemaatini nasıl kullandıklarına işaret etmektir. Nitekim bugün hedef alınanlar Abdunnasır ve Sukarno’dan farklı eğilimlerde olmalarına rağmen hedef alınıyorlar. Bu noktaya dikkat edelim. Haberde Süveyş Kanalı krizinden sonra Abdunnasır’a çok kızan İngiltere’nin, dini söylemi kullanarak kendisine karşı kitlesel kampanyalar başlatmak için gizli bir komite kurduğu bilgisine yer verildi. Aynı şekilde Abdunnasır, Yemen’deki savaşa müdahil olduğunda dini kampanya yine devreye girerek Abdunnasır hakkında İngiliz mutfağında hazırlanmış bir bildiri dağıtmış. Bildiride şu ifadeye de yer veriliyor: “Eğer Mısırlıların gerçekten savaşması gerekiyorsa neden ordularını Yahudiler karşı yönlendirmiyorlar.” Bildiri ayrıca Mısır ordusunun Müslüman Yemenlileri öldürmek için Sovyet silahlarını kullandığını da vurguluyor. Endonezya lideri Sukarno’ya karşı yürütülen medya kampanyası ilgili ise İngiliz belgelerinden birinde ise şöyle bir ifade geçiyor: “Daha önce yayınlanmış bildiriler az da olsa etkili oldu. Bildiriler, önde gelen kişilere ve Afrika ile Asya’daki farklı Müslüman ülkelerde bulunan özel gazetelere gönderiliyor”. 1966 yılının aralık ayında İngiliz propaganda birimi, Çin içerisinde ve dışında Müslümanları Çin hükümetine karşı kışkırtan bir bildiri hazırlamış. Bu bildiride ise şöyle yazıyor: “Mahcubiyet ve korku kalbimizi sarıyor. Öyle ki Kızıl Ordu mücrimlerinin camileri nasıl kapattıklarını ve o kutsal yerleri necis Komünistlikleri ile nasıl kirlettiklerini duymaya bile dayanamıyoruz.” Bir kez daha amacımızın o dönemi ya da o dönemin liderlerini yüceltmek değil iki taraf arasındaki çıkarcı ilişkiyi vurgulamak olduğunun altını çizelim. Zira Müslüman Kardeşler ile Batı arasında dün yaşananlar bugün de yaşanıyor.

مشاركة :