İsrailli güvenlik şefleri İranla savaş ihtimaline karşı uyardı

  • 10/26/2019
  • 00:00
  • 2
  • 0
  • 0
news-picture

İsrail güvenlik şefleri; İsrail iç istihbarat servisi Şin Bet (Şabak), Dış İstihbarat (Mossad) ve Askeri İstihbarat (Aman), İsrail Genelkurmay Başkanı Aviv Kochavi’nin İran’la ve başka bir taraflarla savaş çıkabileceğine dair uyarılarını ve İsrail’i bekleyen tehditleri doğruladı. Ayrıca söz konusu uyarıların ciddi olduğunu ve İran’ın ya doğrudan operasyonlar yoluyla ya da Lübnan, Suriye, Irak ve Gazze Şeridindeki kolları aracılığıyla İsrail’e karşı savaş mekanizmasını harekete geçirmek istediğine dair çeşitli sinyaller gönderdiğini vurguladı. Güvenlik şeflerinin açıklaması, Genelkurmay Başkanı’nın konuşmasının ciddiyetini sorgulayan siyasi kaynaklara cevap olarak geldi. Siyasi kaynaklar, bu tür tehditlerin askeri bütçeyle ilgili herhangi bir tartışmanın öncesinde veya artırılması talep edildiğinde "mevsimsel" olarak ortaya atıldığını belirterek Genelkurmay Başkanı’nın açıklamasının ciddiyetini sorgulamışlardı. Kochavi, "Kuzey ve güney cephelerindeki durum gergin ve kırılgan. Düşmanlarımız savaşla ilgilenmese bile mevcut durum çarpışmaya neden olabilir" ifadesini kullandı. İsrail ordusu bu doğrultuda son aylarda hızlı hazırlık operasyonları uygulamaya başladı. Kochavinin sözleri, bir önceki gece ordu muhabirlerine yaptığı açıklamalar sırasında geldi. Kochavi, muhabirlere yaptığı açıklamada, İsrail ordusunun “itici güç” adı verilen yeni planını sundu. Söz konusu planın son olarak bölgedeki tehditlerin niteliğinde yaşanan önemli değişiklikler doğrultusunda, ordunun saldırı ve savunma gücünü iyileştirmeyi hedeflediği belirtiliyor.Kochavi açıklamasında şunları söyledi: "İsrail için ana stratejik tehdit kuzeyde olabilir. Bu tehdit, İran kuvvetlerinin mevzilenmesinde ve aynı zamanda Hizbullah’ın roketlerinde kendini gösteriyor. Hizbullah, Lübnanda uzun zamandır nüfuzunu yerleştirdi ve ordusunu kurdu. Hizbullah’ın ordu kurması, Lübnan’ın güvenlik politikalarını belirledi. İran ayrıca Suriye’de Kudüs Gücü ve birkaç Şii militan grubu görevlendirdi. İrandan Akdenize kara koridoru inşa etmek için sabit üsler kuruyor. Bunu İslami Cihad ve Hamas gibi Batı Şeria ve Gazzedeki Filistinli örgütler yapıyor."Kochavinin açıklamaları İsraillileri korkuttu Medyada yaygın olarak dolaşan ve sokakta panik havası yaratan açıklamaların ardından politik çevreler İsrailli vatandaşları sakinleştirmek için konuya açıklık getirdi: “Kochavinin bu açıklamalarında yeni bir şey yok, bölgedeki durum değişmedi. Aksine, tüm İsrail cephelerinde haftalardır sükunet havası hakim. Buna rağmen İsrail, Beyrut’un güney banliyölerinde, Suriye’de ve Irak’ta bombardıman atışı yaptı. İsrail bombardımanında İranlılar ve milisleri arasında ölü ve yaralılar meydanda geldi. Askeri mevzileri yerle bir edildi.” Söz konusu siyaset çevreleri ayrıca Hizbullah’ın şu anda Lübnan’daki kitlesel protesto gösterileriyle meşgul olduğuna işaret etti. İsrail Maliye Bakanlığı yetkilileri, Kochavinin sözlerini öncelikli olarak bir finansal talep olarak değerlendirdi. Yetkililer “Finansal çözüm, ordunun küçülmesinde ve verimliliğini artırmasında yatıyor. Bunun dışında tüm ihtiyaçlarını finanse etmek için fazlalıklarını kullanabilir” açıklamasında bulundu. Üç istihbarat servisinden yetkililer, medyaya yaptıkları açıklamalarda Kochavinin ifadesine destek verdiler. Başkan Donald Trumpın ABD birliklerini özellikle Suriyeden çekme kararı ve ABD birliklerinin genel olarak Ortadoğudan kademeli olarak çekilmesi, ABD ve İsrail’in İran’ın gerçekleştirdiğini söylediği Suudi Arabistan petrol tesisleri saldırısına doğrudan cevap vermemesi gibi gelişmeler İranlıları daha da ileri gitmeye teşvik eden yeni bir durum yarattı. İran’ın saldırılarını İsrail’e yöneltmesi uzak bir ihtimal olarak görülmüyor. İsrail istihbarat servisi Mossad Başkanı Yossi Cohen, “İran saldırılarına doğrudan cevap verilmemesi, İsrail ordusu ve diğer güvenlik hizmetleri için endişe verici. Tahminler, İran’ın İsrail’e karşı düşmanca faaliyetlerini artıracağı yönünde” dedi.Buna paralel olarak bir askeri yetkili konuya dair şunları söyledi: “Genelkurmay Başkanı Kochavi bir sonraki savaşın 51 gün boyunca devam etmesini istemediğini söyledi. 2014’te Gazze’de olduğu gibi ya da 2006’da İkinci Lübnan Savaşı’nda olduğu gibi 34 gün sürmesini de istemiyor. Ordu gücünü geliştirmekle görevlendirildi. Böylece düşmanın gücü üç ana eksende tasfiye edilebildi. Bunlardan ilki, istihbarat, hava, yeraltı, siber ve elektronik harp yeteneklerini içeren çok boyutlu bir manevradır. İkincisi, şiddetli bir ilk darbeyi değil sürekli, doğru ve geniş darbeleri içeriyor. Üçüncüsü engeller, hava savunması ve siberi kapsayan çok yönlü savunma ile ilgilidir.” Askeri görevli, yeni planın yıkıcı kapasiteye sahip savaş teçhizatlarının, İHA’ların ve hassas savaş ekipmanlarının satın alınmasını ve silahların bakım işlemlerinin tamamlanmasını içerdiğini bildirdi. Bunun dışında yedek parçaların satın alınması ve hava savunma sistemi “Demir Kubbe’nin” konuşlandırılmasında yapılan değişiklikler ve bombalı İHA’lara karşılık verilmesi için savunmanın güçlendirilmesi de yeni plan dahilinde yapılacaklar arasında. Kochavinin uyarıları bir dizi askeri uzman tarafından da destek gördü. Haaretz gazetesi askeri işler analisti Amos Harel cuma günkü yazısında çarpışmanın er ya da geç geleceğini söyledi. Gerekçe olarak da İran’ın İsrail’in hava saldırılarına rağmen Lübnan’da Hizbullah’a hassas silah aktarımı yapmaya ve Suriye’ye askeri üs kurmaya devam ettiği, ayrıca Suriye ve Irak’ta gelişmiş silahlara sahip olmayı sürdürdüğünü gösterdi.Harel şu ifadeleri kullandı: “İran, daha önce gerçekleşen saldırılar sebebiyle İsrail ile görülecek hesabı olduğuna işaret etti. İran, her İsrail saldırısına askeri olarak cevap vereceği yeni bir ‘denklem’ geliştirdi. Bir sonraki çarpışmanın da eli kulağında. Belki de İsrail’in İran’a karşı yürüteceği bir intikam planının başarısız olması neticesinde ya da İsrail ordusu, büyüyen İran kuvvetine karşı Hizbullaha silah transferinin yapıldığı alanlarda operasyon başlattığı için gerçekleşebilir.” Güvenlik durumunda yaşanan önemli değişiklikHarel sözlerine şöyle devam etti: “Koalisyon müzakerelerinin ana oyuncuları, İsrail Cumhurbaşkanı Reuven Rivlin, Binyamin Netanyahu ve hükümeti kurmakla görevli olan Mavi-Beyaz İttifakı lideri Benny Gantz güvenlik durumunda önemli bir değişiklik yaşandığını ve İsrail vatandaşlarının durumun ciddiyetinin farkında olmadığını söylüyorlar.” Maariv gazetesi siyasi ve stratejik işleri uzmanı Tal Lev Ram da cuma günü kaleme aldığı yazıda şu ifadeleri kullandı: “Orduda çok yıllık plan hazır ve bu plan büyük bir yapısal değişimin merkezinde gerçekleşecek. İsrail ordusu, savaş alanında meydana gelen değişiklikler ve düşmanın artan gücü karşısında bu planı hayata geçirmek istiyor. Bu değişiklikler aynı zamanda milyarlarca dolarlık bütçeye önemli miktarda katkı yapılmasını da gerektiriyor. Ancak ek bütçe sağlamak ordunun elinde değil.”Askeri uzman Alon Ben David de konuya dair şu değerlendirmelerde bulundu: “Son aylarda kuzey cephesinde, Beyruttan Tahrana kadar uzanan yeni bir güvenlik gelişmesi yaşandı. 13 yılın ardından (İkinci Lübnan Savaşından beri) bölgedeki sükunet sona erdi. İsrailin Suriyede faaliyet gösterebildiği dönem, İrandan bir cevap gelmeden sona erdi. Tahran, İsrail saldırılarına daha fazla sessiz kalmak istemiyor ve cevap vermeye kararlı. Belki de Kudüs Gücü Komutanı Kasım Süleymâni, İsrail saldırılarına vereceği karşılık için hazırlık yapıyor. Gazze’yi izleyen tek bir göz kaldı. Özellikle kendi politikasını izlemeye çalışan İslami Cihad Örgütü. İsrail’e karşı yeni bir roket ateşlemeyi planlamaya veya önceki roket atışlarını devam ettirmeye çalışıyor olabilir. Her iki cephede de yeni yıl (İbrani takvimine göre bu ayın başlarında başladı), güvenlik açısından geçen yıla göre daha kötü görünüyor.”Hayom gazetesi askeri işler analisti Yoav Limor da yaşanan değişikliğe işaret etti: “Son zamanlarda stratejik bir değişim yaşandı. İsrail için birkaç yıl iyiydi, İranın eli kolu kelepçeliydi. Ancak arzularına kelepçe vurulamadı ve bugün daha cesur bir şekilde kendini gösteriyor. ABD uçağının düşürülmesi ve Suudi Arabistandaki petrol tesislerine yapılan saldırı gösterdi ki şiddetin bedeli yoktur. İsrail, İranın planları konusunda önemli düzeyde istihbari bilgiye sahip ancak tamamına değil. İsrail halkı, sükunetin hakim olduğu yılların ardından kendilerini yeni bir güvenlik gerçeğiyle karşı karşıya bulabileceğini bilmeli."

مشاركة :