Suriye enerji kaynaklarını kontrol eden güçlerde son yıllarda nasıl bir değişim oldu?

  • 11/8/2019
  • 00:00
  • 5
  • 0
  • 0
news-picture

Deyr-i Zor’un 50 kilometre doğusunda bulunan el-Ömer petrol sahasında, paslanmış büyük tanklar bulunuyor. Bölgedeki binalar savaş sırasında neredeyse yıkık bir haldeyken, yerlerde ise dağılmış eski borular var. Suriyenin en büyük petrol sahaları; Kasım 2013te rejimin kontrolünden çıkmasından, 2014 yazında DEAŞ’ın elinde düşmesinden ve 2017 yılının sonunda Washington’un önderlik ettiği uluslararası ittifak tarafından desteklenen Suriye Demokratik Güçleri’nin (SDG) eline geçene kadar olduğu haliyle kaldı. 2011 yılında yaşanan anlaşmazlığın öncesinde burada günde 90 bin varil petrol üretiliyordu. Ömer petrol tesisinin 32 kilometre doğusunda bulunan bir diğer petrol sahası Tanak’ta da manzara çok farklı değil. Bölgede ve civarında yaşanan savaş dolayısıyla burası da hurda ve moloz yığınına dönüştü. Bir zamanlar burada 40 bin varil petrol üretiliyordu. ABD kuvvetleri bu alanlara yeniden odaklandı ve buraları korumak için konuşlandı. Ayrıca Suriyenin kuzeyinde bulunan Haseke’de, Rimelan ile Kamışlı arasındaki uluslararası yolda, ABD birlikleri devriye geziyor. SDG halihazırda, savaşın alevleri ile yanmış yıkılmış olan ülkedeki petrol servetinin yüzde 85ini, doğal gaz üretiminin ise yüzde 45ini kontrol ediyor. Bu durum, ülkedeki yerel, bölgesel ve uluslararası taraflar arasında devam eden mevcut savaşta yeni bir sayfa açabilir. Halk Koruma Birlikleri (YPG), Mart 2013’te, el-Nusra Cephesi’ni ve savaşan Suriyeli grupları, Haseke şehrinin 165 km kuzeydoğusunda ve Kamışlı’nın 65 kilometre doğusunda bulunan Rimelan şehrindeki petrol sahasından uzaklaştırdı. Aynı yılın sonunda özerklik ilan etti, petrol sahalarını kontrolü altına aldı ve petrol üretmeye başladı. Petrol Bakanlığı’na bağlı olan Rimelan Sahaları Müdürlüğü’nün çalışanları -ki o sıra 5 bin 500 kişi çalışıyordu- ya memleketlerine döndüler ya da ülkeyi terk ettiler. Yönetimdeki üst düzey bir Kürt yetkilinin verdiği bilgiye göre bu işçilerin çoğunluğu ise çalışmaya devam etti. 2011 yılından önce Rimelan petrol sahalarından günlük 90 bin varil petrol üretildi. Enerji ve petrol ekonomisi konusunda uzman olan kimseler, buradaki petrol kuyularının sayısının yaklaşık 1322 olduğunu tahmin ediyor. Yakınlarda bulunan Süveyde petrol sahalarında ise günde 116 bin varil petrol üretiliyor. Burada 25 tane doğal gaz kuyusu bulunuyor. Şadadi ve Hevl petrol sahalarından ise günde 30 bin varil petrolün yanı sıra yaklaşık 1,5 milyon metre küp gaz çıkarılıyor. Bir Kürt yetkili, üretim miktarlarının önceki yıllara farklı olduğunu belirterek şu açıklamalarda bulundu: “2014’ün başlarında, uzmanların, teknisyenlerin ve ekipmanların yokluğunda 1320 petrol kuyusundan 200 tanesini işlettik. 2015 yılının başında ise faaliyet alanı genişletildi ve yeni alanlar ile birlikte bu sayı 400’ün üzerine çıktı. Petrol üretimi günde 30 bin varilin üzerine çıkarken; doğal gaz üretimi, bir milyon metreküpü aştı. Gelirler ise ayda 10 milyon dolardan fazlaydı.” Suriyedeki petrol alanlarının kontrolünü gösteren haritalar, 2016 yılının başlarından itibaren değişti. SDG, Haseke şehrinin güneydoğusunda bulunan Şadadi, Hevl ve Cebesa beldelerini DEAŞ örgütünün elinden aldı. Uzmanların aktardığına göre bunun ardından günlük üretilen varil sayısı 50 bini aşarken, doğal gaz üretimi ise 1,5 milyonu buldu. Suriye hükümeti, Arap kabileleri ve YPG arasında bir anlaşma imzalandı. Suriye hükümeti, çalışanlarına ve teknik uzmanlarına çalışmalarına dönmeleri çağrısı yaptı. Anlaşma kapsamında, bu petrol sahalarının bütün Suriyelilerin ulusal serveti olarak kabul edilmesine ve Kürt yönetiminin bölgedeki en önemli ekonomik kaynaklarını kullanmalarının önünün açılmasına karar verildi. Kürt yetkili, imzalanan sosyal anlaşma içerisinde ön plana çıkan maddenin, petrol sahalarının ulusal bir servet olarak kabul edilmesi ve adil bir şekilde dağıtılması olduğunu söyledi. Ayrıca Şam ile Kamışlı arasındaki bir uzlaşıya dikkat çekerek, bunun taraflar arasındaki müzakerelerde tartışılan en belirgin talepler arasında yer aldığını belirtti. Kürt yetkili, Haseke petrol sahasında ne kadar petrol üretildiğini ve gelirlerin ne kadar olduğunu açıklamadı. Fakat bu gelirlerin Suriyenin üçte birini oluşturan Fıratın doğusundaki alanların ihtiyaçlarını karşıladığını söyledi. Fıratın doğusundaki çatışmalar nedeniyle 2012nin sonlarından bu yana, Haseke’deki petrol sahlarından Humus ve Baniyas rafinerilerine petrol pompalanması durdu. Sekiz yıldır devam eden savaşta en fazla zarar gören sektör petrol oldu. Suriye hükümetine bağlı Petrol Bakanlığı bu zararın 62 milyar dolardan fazla olduğunu tahmin ediyor. Ayrıca DEAŞ’ın, Rakka ve Deyr-i Zor şehirlerini ele geçirmesinden sonra ülkedeki petrol üretimi yüzde 96 oranında gerileyerek günlük 9 bin 329 varile düştü. ABD Hazine Bakanlığı tarafından yapılan açıklamaya göre DEAŞ, gücünün zirvesinde olduğu 2015 yılında ayda yaklaşık 40 milyon dolar kazandı. Ekonomistler, Suriyedeki toplam stratejik petrol rezervinin yaklaşık 300 milyar varil olduğunu ve bu rezervlerin yüzde 75inin, ülkenin doğusunda bulunan Deyr-i Zor şehrini çevreleyen petrol sahalarında yer aldığını tahmin ediyorlar. Ömer ve Tanak’ın yanı sıra Fıratın doğusunda bir dizi petrol sahası var. Buralardan 2011 yılından önce günde yaklaşık 200 bin varil petrol üretilirken, şu an bu sayı 25 bin varili geçmiyor.

مشاركة :