Cezayir güvenlik makamları, ülkenin güneyindeki bir enerji merkezinde cumhurbaşkanlığı seçimlerini reddedenleri, elindeki kalaşnikof silahıyla öldürmekle tehdit eden bir korumanın gözaltına alındığını açıkladı. Diğer taraftan cumhurbaşkanlığı seçimlerinde bir adayı destekleyen bir kadın da ana yol üzerinde “sözlü saldırıya” maruz kaldı.“Kalaşnikof” ve “bir kadına saldırı” arasında Güvenlik makamları, başkent Cezayir’in 600 km doğusundaki Gardaya vilayetinde cumhurbaşkanlığı seçimlerini reddeden Cezayirlileri tehdit edici şekilde silah taşıyan bir adamı gözaltına aldı. Yapılan ön araştırmadan sonra şahsın, bir petrol rafinerisinde görevli bir koruma ve aynı vilayetin ed-Daye bin Sahve kasabasında devlete ait Sonatrach petrol şirketine mensup bir çalışan olduğu belirlendi. Soruşturmanın genişletilmesi sonrasında silahın, ordunun ülkenin güneyinde hayati öneme sahip kuruluşları koruma planı uyarınca enerji merkezini korumak üzere güvenlik görevi yürüten askeri bir işbirlikçiye ait olduğu ortaya çıktı. Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia aktardığı habere göre, işbirlikçi de tutuklanırken, şahıslara, “öldürmeye teşvik etmek, ruhsatsız askeri silah taşımak ve sosyal medya aracılığıyla öldürmeye teşvik etmek” gibi suçlamalar yöneltildi. Sosyal paylaşım sitelerinde yayınlanan görüntülere çok sayıda kişi tepki gösterdi. Videoda, cumhurbaşkanlığı seçimlerini reddeden ve kabul eden grupların ikiye ayrılıp, seçimleri istemeyenlere silah kullanılarak ölüm tehdidi düzeyinde “küfürler” savrulduğu görüldü. Cezayirliler, söz konusu siyasi tartışmaları, 1990’lardaki “kara on yıl” döneminde tanık olunan sahnelere dönüştürme amaçlı “şiddet eylemleri” olarak nitelendirdi. Ancak “silahla ölüm tehdidi” olayı dikkat çekici bir durum ve ilk değil. Öyle ki başkentin 50 km doğusundaki Bumerdas vilayetinde kızıyla birlikte bir ana caddede dolaşan ve elinde Cumhurbaşkanlığı adayı Abdulkadir bin Karine’nin fotoğrafını da içeren bir pankart taşıyan bir kadın, kendisini eleştiren ve (mevcut koşullarda cumhurbaşkanlığı ilkesini kabul etmeyen) “halk hareketine hainlik yapmakla” suçlayan bir kitle tarafından saldırıya uğradı. Bumerdaslı kadının yaşadığı olayın ardından Cezayirliler, ülkedeki herkese siyasi pozisyonları ne olursa olsun “karşındakine saygı duyma” çağrısı yaptı. Bu olay, Ulusal Seçim Otoritesi Başkanı Muhammed Şerefi’nin halk hareketi meselesine karşı çekincelerini dile getirmesine neden oldu. Şerefi, yaptığı açıklamada “Seçim kampanyaları sırasında şiddet, reddedilen bir eylem. Cezayirlilerin siyasi açıdan farklı olma hakları var. Ancak birbirlerinin görüşlerine saygı duymak da onların görevidir” dedi.Sahne, şiddete mi kayıyor? 20 Kasım 2019 Çarşamba akşamının ilerleyen saatlerinde “tırmanış yürüyüşü” olarak adlandırılan “sürpriz” bir gece yürüyüşü düzenlendi. Yüzlerce genç, başkent Cezayir’in yanı sıra doğudan Annaba, Bejaia ve batıdan da Vahran gibi birçok vilayetin sokaklarında yürüyüş gerçekleştirdi. Bu yürüyüşü, özellikle de başkentin merkezi olan “Audin” meydanı yakınındaki tünel çevresinde onlarca gence yönelik tutuklama kampanyası takip etti. Yürüyüşün “barışçıl” şekilde düzenleneceği taahhütlerine rağmen zamanlamanın geceye denk getirilmesi, endişeleri tartışmalara yol açan “şiddete kayma” olasılığına yöneltti. Bu durum, adaylığını reddeden kitleyle en fazla “yüzleşen” aday olan Abdulkadir bin Karine başta olmak üzere adayların açıklamalarında da açıkça görülüyordu. Bin Karine yaptığı açıklamada, “Cumhurbaşkanlığını reddeden çoğunluktan özür dilerim. Kendilerini finanse eden kaynaklarını kaybettiler. Kendilerini siyasi açıdan ön plana çıkaran ve parlamentoda kendilerine sandalye verenleri kaybettiler. Pozisyonlarını, konsolosluklarını ve diğerlerini kaybettiler” dedi.   Abdulkadir bin Karine, 21 Kasım’da büyük bir halk protestosuna tanık olan Relizane vilayetinde büyük bir sürprizle, destekçilerine hitap etti. Bin Karine, “geçen ay boyunca, cumhurbaşkanlığı sürecini silah kullanarak engelleme girişimlerini, 1990’larda terörle mücadele gerekçesiyle silah edinerek kanlı planlara yönelenlere” benzetti.Tehlike çanı Halkın Sesi Partisi başkanı ve parlamentoda milletvekili Lemin Osmani, Independent Arabia’dan Atıf Katadre’ye yaptığı açıklamada, cumhurbaşkanlığı seçimlerini destekleyenler ve reddedenler arasındaki karşılıklı atışma hakkında, “endişelenilmesi gerektiği” uyarısında bulundu. Osmani, “Bu faydasız durum, partimizi, hoşgörülü konuşmalara teşvik amacıyla gelecek Cumartesi (bugün) itibariyle halk toplantılarının düzenlenmesini talep etmek için doğrudan başkanlıklara yöneltti. Anlaşmazlık siyasi olduğu sürece diğerlerine karşı saygı ilkesi göz önüne alınmalıdır” dedi. “Bu bağlamda toplanma kampanyası başlatmak için gelecek Cumartesi günü (bugün) Berberi (Amazig) Aures bölgesindeki Kençela’yı ziyaret edeceğim” diyen Lemin Osmani, sözlerinin devamında “İki taraf arasındaki sözel ve entelektüel şiddet düzeyini analiz ediyoruz. Bu şiddet eylemlerinin, Allah korusun sosyal paylaşım sitelerinden sokaklara genişlemesini istemiyoruz” ifadelerini kullandı. Cezayir makamları, 12 Aralık’ta yapılacak cumhurbaşkanlığı seçimlerine 2 hafta kala, özellikle de Cuma yürüyüşlerine alternatifler bulabilecek tırmanış yaşanmasını bekliyor. Gelecek Cuma günü düzenlenecek yürüyüşler sırasında aktivistler, ülkede genel grevin kabul edilmesiyle birlikte haftanın diğer günlerinde de yürüyüş düzenleme çağrısında bulundu. Bejaia vilayetinde bulunan Heratta kasabasındaki yetkililer, geçtiğimiz Perşembe günü genel olarak Kabail bölgesindeki bazı alanlar da dâhil “kasabalarda cumhurbaşkanlığı seçimleri düzenlememe” çağrısı yaptı. Belki de halkın tavrında sertliğe ve yeni söylemlere başvurması, Bağımsız Seçim Otoritesi Başkanı Muhammed Şerefi’nin ifadelerini değiştirmesine neden oldu. Şerefi, geçtiğimiz Çarşamba günü yaptığı açıklamada, “Cezayirliler, cumhurbaşkanlığı seçimlerinde kendi seçimlerini yapmakta özgür. Halk, geçersiz kılmak için seçimlerden kaçınsa da Seçim Otoritesi ne olursa olsun dürüst olacaktır” dedi. Şerefi ayrıca, bu süreçte “takip, inceleme ve akıllı şekilde müdahale” durumlarına başvurulacağına dikkati çekti.