Atıf Katadre Cezayir Cumhurbaşkanlığı seçimlerinden ve Abdulmecid Tebbun’un ilk turdan zaferle çıkmasından günler sonra seçimlere katılım oranı, hala sorgulanmaya devam ediyor. Bu çerçevede durum, Bağımsız Seçim Kurumu Başkanı Muhammed Şerifi’nin sürecin ‘başarısı’ ve seçimlere hakim olan atmosfere ilişkin açıklama yapmasını gerektiriyor. Şarkul Avsatın Independent Arabiadan aktardığı röportaja göre Şerifi ile bu süreçteki kulisler, sürecin seyri ve cumhurbaşkanlığı yarışını kaybeden diğer 4 rakipten herhangi bir itirazın çıkmamasının nedenleri hakkında görüşmede bulundu. Kendisine bu görevdeki başarısı sorulduğunda “Bu sorunun cevabını, size sormalıyım. Bu teknik mi yoksa siyasi bir görev mi? Temiz bir oylama gerekiyordu. Yurt içinde ve dışında 66 bin seçim bürosunda seçim sürecine dair herhangi bir itiraz yapılmadığı hakkında sır saklamıyorum. 50 bin kişiden hiçbirinin bir sahtekarlığa karşı açıklama yapmadığı ya da itiraz etmediğinin takip edilebileceği 50 bin gözlem aracı mevcut” dedi. İkinci faktörün şeffaflık olduğunu söyleyen Muhammed Şerifi, “Beş aday, seçimlerin genel olarak uluslararası standartlar uyarınca gerçekleştiğini doğruladı. Sonuçlarda uzlaşı sağladılar. Yaşananlara veya herhangi bir ayrıntıya karşı itirazda bulunmadılar. Seçimler, yalnızca belediye düzeyinde yapıldı. Diğer 4 rakibin sonuçlara itiraz etmemesi, sürecin şeffaflığı hakkında söylenecek herhangi bir sözün bulunmadığı anlamına geliyor” dedi. Şerifi, seçim güvenilirliği hakkında da açıklamada bulunurken, “Bugün, sokakların genel olarak tanık olduğundan tamamen farklı olaylarla karşı karşıyayız. Size, yurt dışından da bahsediyorum. İlk defa seçimlerin dürüstlüğü hususunda bu derece güçlü şahitler dinledik” ifadelerini kullandı.Seçimlere katılım oranı -Bazıları, cumhurbaşkanlığı seçimlerine katılım oranının yüzde 41’i aşmadığı hususunda şüpheler yaşıyor. Bazı taraflar da gerçek oranın bundan çok daha düşük olduğunu ve yüzde 20’yi bile geçmediğini söylüyor. Sizin değerlendirmesiniz nasıl? Bu iddiaların sahiplerini yanıma getirmeni istiyorum. Onlarla, Cezayir halkından önce tartışmaya hazırım. Onlar için Cezayir’i yanıltmak yeterli. Katılım oranının yüzde 60’ın üzerinde olduğunu söyleyebilirim. Bu hususta, tüm oranlar elektronik olarak kaydedilir ve anında dijital kayıtlara yüklenir. Bu seçimler sırasındaki yeni faktör de buydu. Nihai raporları, hemen o anda genel haliyle Cezayir’de yayınladık. Oyların hesaplanması sonrasında nihai şekliyle değil. Oy sonuçlarını, adaylarla etkinleştirdik. Hileli değiller.-Bu durum, bu seçimlerin doğrudan veya dolaylı ihlallerden tamamen uzak olduğu anlamına gelebilir mi? İhlallerden bahsetmek bizi maddi, yasal ve kişisel ihlallere götürüyor. İlk defa genel olarak hiçbir seçim merkezinde sözlü, fiziksel ya da maddi herhangi bir ihlale tanık olmadık. Seçim merkezlerinin içinden bahsediyorum, dışı diğer kuruluşların sorumluluğundadır. Süreç, seçim tarihinden önce 5 aday arasındaki televizyon münazarasının ruhunu yansıtan benzeri görülmemiş bir medeniyet çerçevesinde işledi. Bu veriler, beni Bağımsız Seçim Kurumu Başkanı olarak iyimser kılıyor. Cumhurbaşkanı kim seçilirse seçilsin, 6 Aralık’ta düzenlediğimiz televizyon münazarasında, Cezayir ve halkını ilgilendiren meseleler hususunda, kameralardan uzak şekilde 5 aday arasında geçen bir konuşmaya kulak misafiri oldum. Konuşma özeldi, sırlarını açığa vuramam. Ama birbirleriyle, benzeri görülmemiş bir sorumluluk bilinciyle konuşmuşlardı. Evet, şu an aşikar edemeyeceğim oldukça hassas konularda istişarelerde bulundular ve ben de onları dinledim. Televizyon münazarasının sona ermesinden sonra birkaç dakika boyunca yaptıkları sohbetleri şaşkınlıkla izledim. Bu nedenle bazı bölgelerde süreci etkilemeyen şiddet olaylarına bakılmaksızın, genellikle adaylar, temsilciler ve hatta yandaşları arasında her şeyin sakinlik ve karşılıklı saygı çerçevesinde gerçekleştiğini onaylayabilirim. Seçimleri boykot edenler de Cezayir yandaşlarıdır ve sevgilerini kendi yöntemleriyle gösteriyorlar. Doğudaki ve batıda mevcut olan vatanseverlikten asla şüphe etmiyorum. Onların kalpleri Cezayir’e dönük.Halk hareketi ile diyalog -Cumhurbaşkanı Abdulmecid Tebbun, eylemcileri yürüyüşleri durdurmaya ve müzakere oturumlarına katılmaya ikna edebilmek için halk hareketiyle diyalog önerisinde bulundu. Seçim otoritesinin, son yürüyüşler sırasında büyük bir ret ile karşılaştığı biliniyor. Konuyu siz nasıl değerlendiriyorsunuz? Aslında yeni Cumhurbaşkanından bundan fazlasını beklemiyorum. Umutsuzca ihtiyaç duyduğumuz diyalog fikrini önererek beni gerçekten şaşırttı. Demokrasiyi derinleştirmek bizim hakkımız ve görevimizdir. Tebbun’un sarf ettiği çabalar sırasında önerdikleri, bizden destek bulacak. Vatan ve halkı arasında yeniden bir dayanışma inşası, göz ardı edilemez. Yeni cumhurbaşkanının başarılı olup olmadığı hususuna gelince, tarihin bize ara bulmaya çalışanların başarılı olacağını öğrettiğini söyleyebiliriz. Bir insanın, sürekli bir anlaşmazlığın içinde kalması imkansızdır. Ben, tüm taleplerin yerine getirilmesini kutlamak için ortaya koyulan birleşik bir hareketle, yakın zamanda çıkışın olacağını düşünüyorum. Bir hata yaparsa, düzeltir. Bunda utanılacak bir durum yok. Yeni cumhurbaşkanının destekleyici ve eleştirel seslere sahip çok sayıda veri ve dosyalarla çevrili olması utanç verici bir mesele değil. -Birçok gözlemci, orduyu son cumhurbaşkanlığı seçimlerinde fiili otorite olarak nitelendirdi. Ordu, seçim süreci boyunca Muhammed Şerifi veya ekibine herhangi bir baskı yaptı mı? Seçimlerin üçüncü gününde Genelkurmay Başkanı, halka seslendi, benden bahsetti ve beni bizzat, ismimle selamladı. Bu mesaj, açık ve anlaşılırdı. Bu durum, seçim otoritesine önderlik eden bana ve ekibime daha büyük sorumluluklar verdi. Bu dönemde, birçok gözlemci, dedikleri gibi, gerçek otoriteden güvence talep ediyordu. Bazı elitler, askeri kurumlara bu yolda çağrılar yapıyor. Ama kendi şahsıma gelince, ordudan herhangi bir güvence istemiyorum. Ulusal bir misyon söz konusu olduğunda bu, talep edilemez. Tanık olduğum şey, ordu liderliğinin oldukça zekice davrandığı ve bana gönderdikleri şifreli mesajların, aslında şifreli olmadığı. Mevcut askeri yetkililerle hiçbir ilişkim olmamasına rağmen beni doğrudan selamladılar. Birkaç yıldır sorumluluklardan uzak duruyordum. Zira 2013 yılında Adalet Bakanı olduğum görevimden alınmıştım. Ordunun ikinci mesajı ise doğrudan Buteflika çetesine yönelikti. Bugün onlar, Cezayir halkının zaferi nedeniyle büyük bir üzüntü yaşıyorlar. Bugün hareketin durgunluğunun da Genelkurmay Başkanının, Cezayir’e karşı herhangi bir plan yapmadan önce bin kez düşündüğü tekrarlanan mesajlarının sonucu olduğuna inanıyorum.Buteflika Çetesi Nihayetinde meselenin, bizim ve çetenin arasında olduğunu belirtmekteyim. Yüzleşmeye hazırdık. İşlerimize müdahale etmesi halinde hükümete dahil olacağımı söylemiştim. İçim mutmain. Ordu liderliğinin, Ulusal Seçim Otoritesi’nin tehlikeye girmesine izin vermeyeceğini düşünüyorum. Ordunun, her seferinde bu duruma ‘Her zaman onun yanındayız’ ifadesiyle yanıt verdiği bilgisine de sahibim. Sizden saklamıyorum; Ordu, hükümetin yetkisi dahilindeki uluslararası konularda bile dolaylı olarak beni destekledi. Eski rejimin yaptıklarının aksine, cumhurbaşkanlığı ofislerinde yabancı gözlemcilerle görüşmeyi kabul etmedim. Askeri kuruluş, ne olursa olsun, Bağımsız Seçim Kurumu Başkanı’nın kararının yanında durduğunu söyledi. Bu nedenle ordu kuruluşunun, hiçbir zaman işlerimize müdahalede bulunmadığını vurgulamaktayım. Uzaktaydı. Verdiğimiz son karara kadar süreci, uzaktan takip etti. Oylama kayıtlarının alındığı gün bize yardımcı olmak için müdahale etmesi dolayısıyla ordu liderliğine teşekkür ederim. Uzak vilayetlerin kayıtlarını aktarmak kolay bir iş değil. Bu nedenle ordu liderliği, hava kuvvetlerini kullanma kararı aldı. Cezayir çöllerindeki tüm temsilciler; tüm komite başkanları, temsilciler ve aday temsilcileri eşliğinde Cezayir Hava Kuvvetleri’nin omuzlarında getirildi. Bu seçimler, Cezayir’in başarıları arasına altın harflerle kaydedilecek.Seçim yasası -Peki siz, seçim otoritesinin, faaliyetlerinde başvurduğu seçim yasasında neyin değiştirilmesini önerirsiniz? Aynı şekilde yolsuzluk, politikadan nasıl ayrılabilir? Siyasi sınıf, uzun zamandır seçim yasasının yolsuzluktan en büyük çıkış yeri olduğunu söylüyor. Yürürlükteki yasada olumlu mevzuların bulunduğu doğru. Ancak yolsuzluk ve politika arasındaki bağlantının bir an önce koparılması gerekiyor. Yeni Cumhurbaşkanı da bu hususta taahhütte bulundu. Bu görevinde başarılı olursa, ileriye doğru büyük bir adım atacağız. Yolsuzluk, devlet erkanlarını ya da genel anlaşmaların seyrini, daha sonra da politikayı, parlamentoyu ve genel olarak da hükümeti bozan bir unsurdur. Cumhurbaşkanının diğer bir görevi de Cezayir yasalarını revize etmektir.
مشاركة :