Irak’ta ekim ayında başlayan ve halen devam eden hükümet karşıtı gösteriler dikkate alınacak olursa ülkenin önünde sadece iki seçenek olduğu söylenebilir. Bunlardan ilki göstericilerin de talebi olan 2003 sonrası defterin kapatılarak mevcut düzenin kökten değişmesidir. İkinci seçenek ise tüm siyasi partilerin yönetimin başında kalmaya devam etmesi ve uğrunda ‘kurban verme’ pahasına reform adımları atmasıdır. Siyaset dünyası, hem devrimin hem de yönetimin kendi seçeneklerine bağlılığını sürdürmeye çalışmasının yıkıcı ve riskli sonuçlara yol açtığı örneklerle doludur. Irak şu an bizzat bu duruma örnek teşkil ediyor. Göstericiler, pazarlık ve müzakere kabul etmeyen taleplerine sıkı sıkıya bağlı. Bu taleplerin başında Abdulmehdi hükümetinin yerine meydanlarda dökülen kanların hesabını soracak yeni bir hükümetin gelmesi bulunuyor. Ayrıca yeni seçim yasasının kabulü, hizipçilikten uzak, bağımsız bir seçim komisyonun kurulması ve erken seçime gidilmesi de göstericilerin talepleri arasında yer alıyor. Iraklı göstericiler şu ana dek öncelikli talepleri olan Abdulmehdi hükümetinin düşürülmesinde başarılı oldu. Abdulmehdi’nin istifasını istemeyerek de olsa kabul eden bazı partiler, protestoların gölgesinde kurban vermekten başka seçeneklerinin olmadığının farkına vardı. Irak Parlamento Başkanı Muhammed el-Halbusi öncülüğündeki Sünni blok, Kürt partiler ve İran yanlısı Fetih Hareketi gibi siyasi partiler, mevcut yönetimdeki makamlarını feda etmelerini isteyen göstericilerin taleplerine kolay bir şekilde teslim olmayacaktır. Reform üzerinde ısrar ederek halen koltuklarını korumaya çalışan söz konusu gruplar, Abdulmehdi’nin istifasını sorun etmemekle birlikte hükümetin kurulmasıyla başlayan 3 yıllık görev süresini tamamlamak istiyor. Nitekim İran’a olan yakınlığı sebebiyle göstericilerin hedefinde olan Fetih Koalisyonu, muhtemel bir seçimde bir kez daha mecliste 50 sandalye alamamaktan endişeli. Yerel gözlemcilere göre Kürt partiler ise 2003 sonrası Bağdat’taki siyasi atmosferden ziyade Irak Kürt Bölgesel Yönetimi’ne (IKBY) ayrılacak bütçeyle ilgileniyor. Ayrıca Kürdistan Demokrat Partisi’nin (KDP) lideri Mesud Barzani’nin de açıklamasında belirttiği üzere Kürt partiler, ‘bütün bileşenlerin haklarının garanti altına alınacağı ve diktatörlüğe dönüşmeyecek’ bir çözüm istiyor. “Genç” Sünni oluşumların da hükümet değişikliğine yönelik yaklaşımı Kürtlerle benzerlik taşıyor. Sünni partiler arasında halihazırda süren liderlik çatışmaları dikkate alınacak olursa genç yaşta Parlamento Başkanlığına getirilen Muhammed el-Halbusi, 3 yıllık görev süresini tamamlamak ve bu süre zarfında Sünni siyasetin öncü isimlerinden Usame Nuceyfi gibi liderlerin ayağının altından halıyı çekmek istiyor. 329 milletvekili bulunan Irak Parlamentosunda 54 sandalye ile en büyük grubu oluşturan Sairun Koalisyonu, önceki gün yaptığı açıklamada en büyük parlamento grubu olarak başbakan adayı gösterme hakkından feragat ettiğini ilan etti. Hükümete tanınan görev süresinin tamamlanana dek bulunduğu makamları terk etmek istemeyen siyasi partiler, belki de aylarca sürecek olan yeni başbakan seçme sürecinde göstericilerin ümitsizliğe düşerek evlerine dönmelerini bekliyor. Bu beklentinin farkında olan Sairun Koalisyonu ise başbakan belirleme sürecinde yer almayacağını açıkladı. Sairun’dan bir kaynak, partinin yeniden başbakan belirleme maratonuna dahil edilmesinin göstericilere verilen destek nedeniyle parti çıkarlarına uygun düşmeyeceğini ifade etti. Kaynak, Sairun Koalisyonu rakiplerinin partiyi bu sürece çekmeye çalışarak halk nezdinde oluşan imajını yıkmaya çalıştığını söyledi.
مشاركة :