Bundan daha fazlası olamazdı. Bu cümle geçtiğimiz Cuma günü bitmesi gerekirken uzatılarak ancak dün sona eren 25inci Birleşmiş Milletler (BM) İklim Değişikliği Zirvesi’nin (COP25) özetiydi. Ev sahibi İspanya’nın ve Şili Cumhurbaşkanlığı’nın son saatlerdeki yoğun çabalarına rağmen Madridde düzenlenen zirve, yalnızca katılımcı ülkelerin karbon salımı miktarı dağıtımının azaltılması için daha geniş kapsamlı ve daha iddialı çabalar gösterme sözü vermeleriyle sona erdi. Katılımcılar herhangi bir uzlaşıya varılamaması nedeniyle karbon emisyonuyla ilgili Paris Anlaşmasının 6. Maddesinin uygulanması konusunu Kasım 2020’de İskoçya’nın Glasgow kentinde yapılması planlanan zirveye ertelemek zorunda kaldılar. COP25 sonunda katılımcı ülke heyetlerinin müdahaleleri arasındaki tek ortak nokta iki hafta süren müzakerelerin ardından bu engelin üstesinden gelememe konusunda yaşanan ‘hayal kırıklığı’ oldu. Bu durum bir süredir ele geçen fırsatların kaçırıldığı çok taraflı uluslararası sistemin tökezlediğini bir kez daha gözler önüne sererken BM Genel Sekteri, zirvenin sonucuyla ilgili duyduğu hayal kırıklığını ifade eden bir tweet attı. BM Genel Sekreteri Antonio Guterres Twitter hesabından, “COP25’ten çıkan sonuçlar beni hayal kırıklığına uğrattı. Uluslararası toplum, ikilim değişikliğiyle mücadelede önemli bir fırsatı kaçırdı. Pes etmemeliyiz, vazgeçmeyeceğim” yazan bir tweet paylaştı. Çin ile ABD arasındaki ticaret savaşının uluslararası atmosfere hakim olduğu bir gerçek. Bununla birlikte ABD’nin Paris Anlaşması’ndan çekilmesi, gelişmekte olan sanayi ülkelerinin küresel iklim anlaşmasından çekilme ihtimaline karşı endişelere yol açtı. Ancak taraf ülkeler, uzun süren müzakerelerin sonunda iklim krizi nedeniyle dünyayı bekleyen felaket risklerinin zorlayıcı bilimsel kanıtları karşısında bu sığ sonuca ulaşırken bir yandan da hükümetler uluslararası toplumun ve bilim çevrelerinin iklim değişikliğinin etkilerini azaltma ve ortak mücadele taleplerine karşılık verme konusunda oldukça isteksizlerdi. Zirveye katılan tarafların iki hafta süren müzakereler sonunda ulaştığı sonuç bildirisi şöyle bir gözden geçirildiğinde, insana adeta uluslararası toplumun taleplerinin ve iklim değişikliğini durdurmak için gerekli tedbirlerin alınmaması durumunda korkunç bir tablo çizen bilim dünyasının ortaya koyduğu delillerin ulaşamadığı, dış dünyadan izole bir odadan çıkmış izlenimine kapılıyor. Öte yandan çevreyle ilgili uzman kurumlardan ve yetkililerden bu yıl küresel ısınmada ve hava kirliliğinin ana sebebi olan endüstriyel karbon emisyon oranında rekor seviyeye ulaşılacağı şeklinde sesler yükselirken 2017 yılında Paris Anlaşması’nı imzalayan tarafların tüm taahhütlerine rağmen bu rekor seviyeye ulaşılacağının altı çizilmeli. Dünyanın dört bir yanından genç çevreciler, hep bir ağızdan bu krizle başa çıkmak için bir an evvel harekete geçilmesi çağrısında bulunurken hükümetlerin bu krizi ele alma konusundaki düşük performanslarıyla ilgili uğradıkları hayal kırıklığını dile getiriyorlar. Şilinin ülkedeki protestolar yüzünden ev sahipliği yapamadığı ve son dakikada Madridde yapılmasına karar verilen karmaşık zirvede üzerinde anlaşılması gereken iki ana konu vardı. Bunlardan ilki siyasi. Çünkü Paris Anlaşması’nı imzalayan ülkelerin ortaya koyduğu mevcut planların yeterli olmaması nedeniyle karbon salımı miktarını azaltmak için daha iddialı planlar sunmaları gerekiyor. Almanya, Fransa, İngiltere ve İspanya dahil olmak üzere 84 ülke gelecek yıl bu tür planlar sunmayı kabul ederken küresel karbon emisyonu oranının yüzde 55ini oluşturan ABD, Çin, Hindistan ve Rusya bu konuda direniyor. İkinci konu ise ülkelerin ve kurumların, çevreyi temizlemeye katkıda bulunan ülkelerden ‘karbon salımı kredisi’ alarak aştıkları endüstriyel karbon emisyonu miktarını telafi etmelerini sağlayan Karbon Salımı Azaltımı (CER) ikincil piyasası sistemi. Paris Anlaşması’na imza atan ülkelerden karbon salımını azaltma planları sunmaları gerekiyor. Böylece küresel ısınmanın sanayi devrimi öncesindeki seviyeyi geçmesinin engellenmesi hedefleniyor. Bunun için mevcut planların yeterli olmadığını vurgulayan BM, sanayi devrimi öncesi seviyelere dönmek için şu anki çabaların dört katına çıkması ya da bir ülkenin bu seviyeyi üç defadan fazla geçmemesi gerektiği konusunda uyardı. Şili Cumhurbaşkanlığı zirvenin sona yaklaştığı saatlerde müzakerelerin girdiği çıkmazı çözmek için ev sahibi İspanya’ya başvurdu. Bu hamle sonucu nihai bildiri metni üzerinde bir anlaşmaya varılırken taraflardan bir sonraki zirvede daha iddialı planlar sunmaları istendi. Saatler süren gergin müzakerelerin ardından zirve sonunda mevcut planların Paris Anlaşması’nda belirtilen hedeflere ulaşmak için yeterli olmayacağı vurgulanırken katılımcı ülkelerden 2020 yılında karbon emisyonu miktarının dağıtımının azaltılması için daha fazla çaba harcamaları talep edildi. Ancak kapanış açıklaması, hava kirliliğine neden olan başlıca ülkelerin böyle bir çaba içerisine girmeyi reddetmedeki ısrarı nedeniyle ülkelerden daha iddialı planlar sunmalarına yönelik herhangi bir açık çağrı içermiyordu. COP25 dönem başkanlığı, dün öğleden sonra yapılan kapanış oturumunda sunulan metinleri onaylamak için yeterli fikir birliği sağlanamadığını açıklarken karbon salımı oranının azaltılması için ülkelerden daha geniş taahhütler istenmesi hedefi, 2020’de İskoçyada gerçekleşmesi planlanan bir sonraki zirveye bırakıldı.
مشاركة :