Türkiye’nin Dörtlü Zirve’ye ilişkin açıklaması Rusya’da hayal kırıklığı yarattı

  • 12/15/2019
  • 00:00
  • 3
  • 0
  • 0
news-picture

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun Rus medyasına yaptığı ‘önümüzdeki Şubat ayında İstanbul’da Türkiye, Almanya, Fransa ve İngiltere liderlerinin katılımıyla yapılacak Dörtlü Zirve’nin yanı sıra Türkiye ve Rusya arasında ikili bir zirvenin planlandığına’ ilişkin açıklaması Moskova’da hayal kırıklığı yarattı. Dörtlü Zirve’nin başarı şansına şüpheyle bakan Moskova, bu toplantıya katılma isteğini daha önce birkaç kez ima etmişti. Rus diplomatlar, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in önümüzdeki dönemde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile yapacağı görüşmelerde bu konuyu gündeme getireceğini açıklamıştı. Rusyanın Suriye Özel Temsilcisi Alexander Lavrentyev, Astana toplantısında yaptığı açıklamada, Rusya’nın davet edilmemesi halinde bu zirvenin başarı şansının fazla olmadığını belirtmişti. Lavrentyev, “Moskovanın varlığı olmadan, burada ilerleme kaydedildiğini hayal etmek zor olacak” demişti. Rus diplomat, daha sonra Rus medyasına verdiği bir röportajda da, Rusya’nın Dörtlü Zirve’ye katılmak için çalışacağını söyleyerek, Putin ile Erdoğan arasındaki temasların bu sorunu çözeceğine dair duyduğu güveni dile getirmişti. Ancak Çavuşoğlu Sputnik’e verdiği demeçte, “Almanya, Fransa ve İngiltere liderlerinin katılımı ile Suriye zirvesi yapacağız. Ayrıca Rusya ile de ikili bir zirve organize edeceğiz” dedi. Erdoğan da, bu ayın başlarında İstanbul’da Suriye konulu Dörtlü Zirve’nin düzenlenmesine ilişkin niyetini açıklamıştı. Moskova, mültecilerin iadesine dair girişim ve yeniden imar planlarını Avrupa ülkeleriyle ilerletmek istediği için bu toplantıda yer almaya özel bir önem veriyordu. Putin, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ve Almanya Başbakanı Angela Merkel’in katılımıyla 27 Ekim 2018’de İstanbul’da gerçekleşen Dörtlü Zirve’ye katılmıştı. Moskova, o dönemde ‘Avrupa ülkelerini Moskova ve Ankara’yla bir araya getiren yeni bir koordinasyon mekanizması’ kurulmasına güveniyordu ancak bu mekanizmanın ömrü uzun sürmedi. Türkiye, Fransa, Almanya ve İngiltere liderleri, geçtiğimiz ay Londra’da bir toplantı yaptı. Ardından Ankara, bu grubun ikinci toplantısının Şubat ayında İstanbulda gerçekleştirileceğini açıkladı. Rusya’nın Suriye sorunuyla ilgili Fransa ve Almanya ile süren temaslarına rağmen, İngiltere’nin bu konudaki iletişim kanalları Rusya ile karşılıklı casusluk suçlamaları ve Rusya’nın İngiltere topraklarındaki Rus muhalifleri ‘yasak kimyasal silahlar kullanarak’ hedef aldığına ilişkin ithamlar nedeniyle uzun zaman önce kesilmişti. Suriyedeki Beyaz Baretliler’in faaliyetleri hakkındaki tartışmalar, özellikle de grubun kurucusu İngiliz James Le Mesurier’in İstanbul’da hayatını kaybetmesinin ardından Moskova ve Londra arasındaki gerilimi artırdı. Rusya Dışişleri Bakanlığı tarafından dün yapılan açıklamada, James Le Mesurier’in ölümüyle ilişkili Rusya’nın işaret edilmesine tepki gösterildi. Bakanlığın açıklamasında, Batı medyasında yer alan Rusyanın Beyaz Baretliler’in kurucusunun ölümüyle ilişkili olduğuna dair varsayımların ‘teröristlerle işbirliğine devam edenlerin yeni bir siyasi işareti’ gibi göründüğü vurgulandı. İngiliz ve ABD medyası, geçtiğimiz ay James Le Mesurier’in ölümünden en büyük faydayı Rusya’nın elde edeceğine ilişkin haberlere yer verirken, Rus medyası, İngiliz aktivistin ‘teröristlerin’ faaliyeti hakkındaki bilgilerini ört bas etmek amacıyla Le Mesurier’in ölümünün ardında Batılı istihbaratların olabileceğine odaklanmıştı. Rusya Dışişleri Bakanlığı’nın söz konusu açıklamasında, Rusya’nın Beyaz Baretliler’in faaliyetleri hakkında gerçekleri ortaya çıkarmak için Le Mesurier’in hayatta kalmasını istediğine de atıfta bulunuldu. Moskova, Rusya ve Suriye hükümetinin imajını zedelemek ve yasaklı silah kullanmakla suçlamak amacıyla ‘manipülasyon yapma’ ve ‘kimyasal bileşenler kullanarak provokasyon planlama’ suçlamasıyla Suriyedeki Beyaz Baretliler’in faaliyetlerine karşı sert tepki gösteriyordu. Ancak Rusya’nın Le Mesurier’in ölümünde sorumlu olmakla suçlanmasına iten en güçlü unsur İngiliz aktivistin ölümünden bir ay önce Rusya’nın İngiltere Dışişleri Bakanlığına gönderdiği resmi mesaj oldu. Rusya, söz konusu mesajda, Le Mesurier’in El Kaide ile bağlantısı konusunda İngiltere’yi uyarmıştı. Moskova ayrıca aranan teröristler listesine Beyaz Baretliler’in kurucusunu dahil etmişti. Öte yandan, Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, Suriye konusunun vekalet savaşları için bir tiyatro haline dönüştüğünü söyleyerek, Suriyede herhangi bir ulusal gündemden önce Suriye halkının öncelik alınması gerektiğini vurguladı. Kalın, Dohada düzenlenen 19. Doha Forumu kapsamında düzenlenen Suriye konulu panelde yaptığı konuşmada, Suriyedeki krizin terörizm ve mülteci krizi gibi çok sayıda uluslararası soruna yol açtığını dile getirdi. Bu sorunlarla başa çıkabilmek için daha fazla koordinasyonun gerekli olduğunu söyleyen Kalın, “Suriyede herkesin öncelikli temel prensibi, herhangi bir ulusal gündemden önce Suriye halkının ilk sıraya koyulması olmalı. Suriye halkının gelecekleri için, umutlu olabilmesi için başka bir çözüm üretmenin yolunu bulmalıyız” dedi. Kalın, Türkiyenin, hiçbir Suriyeliyi gönülsüz geri dönmeye ya da gelmediği bir bölgeye gitmeye zorlamadığını dile getirerek, Ankara’nın bu prensibi sürdürmeye kararlı olduğunu belirtti. Erdoğan ile Putinin birkaç gün önce telefon görüşmesi yaptığını hatırlatan Kalın, “İdlibe yönelik herhangi bir askeri harekatın, son derece olumsuz etki yapacağına ve başka bir göç akımına yol açacağına inanıyoruz. Bu durum, hem bizim hem de Avrupalılar üzerinde daha fazla baskı yaratacaktır. Bu yüzden siyasi süreç son derece önemli” diyerek, Suriye Anayasa Komitesinin çalışmalarının önemine ve herkes tarafından desteklenmesi gerektiğine dikkati çekti. Suriyede kimsenin rejimin değişikliği ile ilgilenmediğini ve Beşşar Esed’in gitmesi için yeterince baskı yapmadığını söyleyen Kalın, bu konudaki son oyunun siyasi süreçten geçeceğini ifade etti. İbrahim Kalın, uluslararası toplumun sadece Suriyelilere destek olma konusunda değil, ülkedeki çatışmaya ilişkin siyasi çözüm bulamama konusunda da başarısız olduğunu sözlerine ekledi. Diğer yandan, Türk güvenlik kaynakları, Suriye Demokratik Güçleri’nin (SDG) omurgasını oluşturan YPG’nin Suriyenin Kamışlı bölgesinde yerleştirdiği el yapımı patlayıcıları temizleyerek, bunları Türk güvenlik güçlerinin yerleştirdiği yalanıyla kara propaganda yürüttüğünü bildirdi. Güvenlik kaynaklarına göre YPG, Kamışlıda sivil halkın kalabalık olduğu yerlere el yapımı patlayıcılar yerleştirdi. Ardından bu patlayıcıların kendileri tarafından tespit edilerek imha edildiğine ilişkin görüntüleri kendisine yakın medya organları ve sosyal medyada paylaşarak Türkiye’ye karşı kara propaganda yürüttü. YPG saflarından kaçarak Türk güçlerine teslim olan YPG unsurları S.T. ve H.Ş verdikleri ifadelerde, Kamışlının en kalabalık sokak ve caddelerine YPG tarafından el yapımı patlayıcı düzenekleri konulduğunu ve ardından bunların göstermelik olarak kendilerince tespit edilmiş gibi imha edildiğini itiraf etti. Güvenlik kaynaklarına göre YPG, Kamışlıda yaşayan halkı Barış Pınarı Harekatı ve Türkiyeye karşı gösteri yapmaya da zorladı.

مشاركة :