Tel Aviv yüksek yargı kaynakları, Laheydeki Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM) Savcısı Fatou Bensoudanın Filistinlilere yönelik İsrail’in uyguladığı savaş suçları hakkında soruşturma açma kararının ciddi sonuçları olacağını belirtti. Bu adımın, yaklaşık 100 ülkede İsrail siyasi ve askeri liderlerinin ve hatta yargı mensuplarının tutuklanmasına yol açacağı 120 devlette ise sanık olacaklarını vurguladı. Kaynaklar, muhalefet partilerinin çoğu dahil olmak üzere tüm Siyonist parti liderlerinin Bensoudanın kararına karşı çıkmalarının tesadüf olmadığını, çünkü bu kararın pek çok lideri tutuklama kararına yol açabileceğini belirtti. Tutuklama kararı çıkartılacak olanlar arasında başta Başbakan Binyamin Netanyahu olmak üzere eski Savunma Bakanı Avigdor Lieberman, Moşe Yalom mevcut Savunma Bakanı Naftali Bennett, ayrıca mevcut İsrail Genelkurmay Başkanı Aviv Kochai ve selefleri Jade Eisonkot ve Benny Gentz de bulunuyor. Yine Gazze, Batı Şeria ve Kudüs’te Filistinililere yönelik operasyon yapan tüm liderler de bu kapsamda yer alabilir. Her ne kadar İsrail hükümeti Lahey mahkemesine karşı atacağı adımları gizli tutma kararı almış olsa da, bu konuyla ilgili tüm adımları Knesset’e taşıma kararı aldı. Kararların uygulanmasının gün yüzüne çıkmasını istemeyip gizli kalmasını istiyor. Ancak İsrail’deki liderler birbiri ardınca UCM ve Savcıyı İsrail’e karşı “siyasi terör” uygulamakla suçladı. Bunların arasında savcıyı antisemitizmle suçlayanlar da oldu. Netanyahu önceki gün yaptığı açıklamada, Savcı Bensouda’nın İsrail’e yönelik soruşturma açma kararının mahkemenin özüyle çeliştiğini söylemişti. Netanyahu, “Mahkeme, Holokost dehşetinden sonra kurulduğunda amacı, uygun yargının olmadığı ülkelere müdahale etmekti. Ortadoğudaki demokrasinin olduğu tek devlet İsrailde durum böyle değil” dedi. Netanyahu, Laheydeki mahkemenin İsraile yönelik savaşta bir silaha dönüştüğünü iddia ederek “Burada kim suçlanıyorlar? Her gün yüzlerce insanını öldüren İranlılar mı? Yüz binlerce Suriyeliyi öldüren Suriye mi? Hayır, İsraili suçluyorlar. Savcı, Yahudilerin anavatanlarında yaşayamayacağına karar verdiğinde tarihsel gerçekle çelişmiştir. Bu bir çelişki”dedi. İsrail Dışişleri Bakanlığındaki bir kaynak, uluslararası mahkemenin İsraile karşı siyasi terörizm uyguladığını söyledi. Dışişleri Bakanı Yisrael Katz, "İsrail, Laheydeki mahkemeden çekindiğinden dolayı el-Han el-Ahmar (işgal altındaki Doğu Kudüs yakınlarında toplanan Filistinli bedeviler) köyünü tahliye etmekten kaçındı” diyerek konuşmasını şöyle sürdürdü: “Kabinede bunun hassas bir karar olacağı ve UCM savcısının İsrail aleyhinde soruşturma kararı açması için kesin bir neden olabileceği sonucuna vardık.” UCM kararına, liderleri savaş suçlusu sayılma ihtimali olan Mavi-Beyaz bloğu da saldırdı. Karara karşı koyan liderler aynı zamanda Netanyahu’yu da mahkemeden korktuğu ancak buna karşı hiçbir şey yapmamakla suçladı. İsrail, bundan sonraki 120 gün içinde Uluslararası Ceza Mahkemesi tarafından beklenen karardan önce gelebilecek bir adım konusuna da hazırlıklı durumda. Bu da, BM İnsan Hakları Konseyinin İsrail yerleşimlerinde 1967 sınırları içerisinde faaliyet gösteren “kara liste” deki şirketlerin isimlerini gelecek ay yayınlamasıyla ilgili. Bu listenin yayınlaması ABD’nin çabalarıyla birkaç kez ertelenmişti. Amerika’nın listenin bir kez daha ertelenmesi için çabaları devam ediyor. Tel Aviv’deki siyasi kaynaklara göre son aylarda BM Konseyi’nden birkaç İsrail şirketinin kara listeye dahil edilme konusunda uyarı aldı. Bunlar arasında Hapoalim Bankası da var. Ayrıca, Coca Cola, Bezeq, Ramy Levy ve diğer şirketler de uyarı alanlar arasında. Öte yandan Ramallah ve el-Bireh’de bulunan İslami ve ulusal kuvvetler tarafından yapılan açıklamada UCM tarafından Filistinlilere yönelik İsrail’in savaş suçları hakkında soruşturma başlatmasının önemine vurgu yapıldı. Açıklamada, verilerin mahkemenin yetkisine uygun olarak toplanmasının gerekli olduğuna dikkat çekilerek “halkımıza karşı yıllardır sürdürülen etnik temizlik, doğrudan ateş açılması, sağlık ihmali gibi suçların davaya açılmasına uygun olduğu” belirtildi. Örgütler, Filistin halkının yaşadığı topraklarının yağmalanması, evlerinin yıkılması ve kanlı İsrail politikalarıyla pek çok kurban verilmesi konusunda adaletin yerine getirilmesi için mahkemeyi harekete geçmeye çağırdı. Örgütler, tüm direniş unsurlarını İsrail işgaline karşı güç ve kararlılıklarını yeniden canlandırılması çağrısında bulundu. Yine C bölgesi olarak adlandırılan bölge ile Ürdün Vadisi’ndeki etnik temizlik ve yerleşimcilik faaliyetlerine karşı konulması gerektiği belirtildi. Bununla amaçlanan şeyin ise, de facto olarak işgalin kabul ettirilmesi olduğu ifade edildi. Yapılan açıklamada, İsrail’in vahşi zindanlarında işkence gören, kasıtlı olarak sağlık sorunları ihmal edilen ve açlık grevine giren tutuklularla dayanışmanın önemine değinildi ve İsrail’in savaş suçlarına karşı uluslararası bir soruşturma başlatılmasının hızlandırılmasının işgal devletini ve hapishane yöneticilerinin yargılanması konusunda yeni bir umut kapısı olduğu ifade edildi.
مشاركة :