Rusya ve İran, Suriyenin kuzeydoğusunda ABDnin kontrolündeki petrolü paylaşacak

  • 1/3/2020
  • 00:00
  • 3
  • 0
  • 0
news-picture

Şam, petrol ve gaz sondaj çalışmaları ile Irakın batısından batı Suriyeye Akdenizde stratejik ulaşım ağları geliştirilmesi için Rusya ve İran destekli şirketlere yönelik özel istisnalar ve imtiyazlar içeren yeni sözleşmelerin sunulmasını kabul etti. Şarku’l Avsat’ın elde ettiği belgeler, Petrol Bakanlığı ile ABD yaptırımlar listesinde yer alan etkili iş adamlarından Muhammad Bera Katırcı’nın sahibi olduğu bir şirket arasında bir dizi planın varlığını ortaya koydu. Belgelerde, günde 120 bin varil kapasiteli özel rafineri kurulması ve vergi muafiyetlerinin sağlanmasıyla üretimin günde 520 bin varile çıkarılması için petrol taşıma hatlarının geliştirilmesine yönelik planların bulunduğu görülüyor. Bununla birlikte petrol kuyularının ve gaz fabrikalarının çoğunun şu anda Washington liderliğindeki koalisyon tarafından desteklenen Suriye Demokratik Güçleri’nin (SDG) kontrolünde olduğu biliniyor. Suriye parlamentosu, geçen ay Rakkada Rusafe Rafinerisi’nin kurulması ve bir petrol boru hattı ağının inşa edilmesi için Devlet Başkanı Beşşar Esed tarafından iki kanun tasarısını kabul etmişti. Söz konusu sözleşmeler, Adnan Salih tarafından temsil edilen Petrol Ürünleri Rafine ve Dağıtımı Genel Kurumu ile Muhammad Bera Katırcı’nın temsil ettiği Suriyeli Arvada Şirketi ve Muhammed Adnan eş- Şihabi’nin temsil ettiği Lübnan merkezli Salazar Şirketi arasında imzalandı. ABD’nin yaptırımlar listesinde bulunan Bera Katırcı, Suriye hükümetinin bir anayasa reformu önermek üzere geçen kasım ayında çalışmalarına başlayan Anayasa Komitesi’ne sunduğu 50 isim arasında yer alıyor. Bununla birlikte Avrupa Birliğinin (AB) de yaptırım uygulamak üzere, Anayasa Komitesi’nden bir üyenin de aralarında bulunduğu bir dizi işadamının yer aldığı yeni bir liste hazırladığı öğrenildi. Öte yandan Bera’nın kardeşi ve Halk Meclisinin bir üyesi olan işadamı Husam Katırcı, iki sıra halinde saf tutmuş olan silahlı kişilerin arasında lüks bir arabada seyahat ettiğinin göründüğü bir videonun basına sızması sonrasında yoğun eleştirilerle karşı karşıya kalmıştı. Katırcı ailesi, SDG ile hükümetin kontrolü altında olan bölgeler arasında tahıl ticareti yapan dev bir ekonomik grup kurarak, turistik faaliyetlerde bulundu. Bu durum aile fertlerinin ülkedeki yeni zenginler arasında ön plana çıkmalarını sağladı. Katırcı ailesinin, hükümet hazinesine 300 milyon dolardan fazla kredi sağlayan şahıslar arasında bulundukları düşünülüyor.Belgeler Anlaşmalardan ilki, hükümet ile Katırcı Şirketi arasında ‘ağır ham petrol arıtımı için bir rafinerinin inşa edilmesi ve rafinaj ile ilgili fabrikaların ve birimler kurulması’ üzere özel bir ortak şirketin kurulmasını ön görüyor. Anlaşma kapsamında hükümet düşen sorumluluklar, ‘rafinerilerinin ihtiyaç duyduğu petrol fazlasının Petrol Pazarlama Ofisi ile kararlaştırılan fiyatlarla sağlanması’ ve ‘ulusal istihdamın yüzde 90dan az olmaması şartıyla birlikte birtakım muafiyetlerin temin edilmesi ve yabancı işçilerin girişinin kolaylaştırılması’ olarak kaydediliyor. Anlaşma kapsamında şirketin sermayesi 10 milyar Suriye lirası olarak belirlendi. Hükümetin şirketteki payı yüzde 15 olarak kaydedilirken, geri kalan hisseler ise özel şirkete ait olacak. Anlaşmada şu ifadeler yer alıyor: “Şirketin hisseleri, fonları, karları, temettüleri, devirleri ve şirketin tüm faaliyetleri, iç vergi dahil her türlü vergi ve harçtan muaftır. Şirket, bu sözleşmede belirtilmeyen tüm muafiyetlerden ve kolaylıklardan yararlanabilir.”Hizmet sözleşmesi “Tartus’taki Petrol Terminalini Geliştirilmesi, Yeni Nakliye Sisteminin Kurulması ve Mevcut Petrol Nakliye Sisteminin Onarımı ve Bakımı” adını taşıyan ikinci sözleşme, hükümet ile özel sektör arasında sözleşme yapılmasına izin veren aynı yasalara dayanıyor. Proje kapsamında, yeni petrol taşıma hatlarının kurulmasını ve Irak’ın batısından doğu Suriye’ye uzanan hatların onarımı için bir plan yapılmasını içeriyor. Ayrıca sözleşmede Tel Adas ile Humus arasındaki ağır petrol nakliye hatlarının yanı sıra mevcut Tartus limanı ve terminali projesi için ayrıntılı haritaları içeriyor. Hafif petrol nakliye sistemi Irak sınırından Combur hattını içeren Baniyas’a kadar uzanıyor. Iraktaki ilk istasyon ile Miliya bölgesi arasında yaklaşık 466 km’lik bir mesafe var. Ayrıca sistem, 1961de kurulan Kerkük hattını da içeriyor. Bu hat ise Iraktaki ilk istasyondan Suriye içlerinde bulunan el-Lubeyda’ya kadar olan 424 km’lik bir uzunluğa sahip. Hattın buradan Baniyas’a kadar olan kısmı ise 96 kilometre uzunluğunda. Sözleşmedeki plana göre ağır petrol nakliye hattının günde 120 bin varil pompalamak için geliştirilmesi ve Irak sınırları ile el-Mil bölgesi arasında bulunan 466 km uzunluğundaki hafif petrol nakliye hattının ise 400 bin varil pompalamak üzere geliştirilmesi ön görülüyor. Ayrıca sözleşmede, günde 300 bin varil ağır petrol taşıma kapasiteli ve bir milyon varil hafif petrol taşıma kapasiteli yeni bir hattın oluşturulması gibi iddialı bir plan da yer alıyor. Bununla birlikte 40 bin metreküp kapasiteli dokuz deponun ve 20 bin metreküp 6 deponun inşa edilerek Tartus terminalinin geliştirilmesi de sözleşme kapsamında kaydedilen planlar arasında yer alıyor. Bunun eş zamanlı olarak meclis, iki Rus şirketi olan Vlada ve Mercury ile petrol arama ve gaz yatırımı sözleşmelerini içeren üç kanun tasarısını onayladı. Petrol Bakanı Ali Ganem, bu sözleşmelerin üretim faaliyetlerini artırmayı ve yeni alanları hizmete sokmayı amaçladığını söyledi. Ayrıca Ganem, Rusya ve İran başta olmak üzere Suriye’nin yanında olan dost ülkelere yönelik yaklaşım kapsamında söz konusu sözleşmelerin imzalandığını belirterek, geçmiş yıllarda yapılan sözleşmelere kıyasla bu sözleşmelerin en iyi ticari şartları sağladığını ifade etti. Şam, Tahran ile Rus üssü yakınlarındaki Lazkiye limanının yönetimini için bir sözleşme imzalamış ve Moskova’yla ise Rus üssünün yakınındaki Tartus limanını işletmesi için bir anlaşma yapmıştı. Bununla birlikte hükümet Şam havaalanının işletilmesi konusunda Moskova ile müzakerelerde bulundu. Ayrıca Başkan Donald Trumpın güçlerini doğu bölgesine çekme kararından sonra ABD kuvvetleri yakınında olan Kamışlı’da yeni bir askeri üssün kurulmasına izin veren bir anlaşma imzalamıştı.

مشاركة :