Libya Ulusal Ordusu (LUO) ve Fayiz es-Serrac hükümetine bağlı milisler arasında başkent Trablus’u kontrol altına almak için yaşanan çatışmaların ve saha gelişmelerinin yanı sıra Libya, benzeri görülmemiş bir tırmanışa tanık oluyor. Gelişmelerle birlikte ülkedeki durumun daha da kötüleşmesini önlemek amacıyla diplomatik çabalar da yoğunlaşıyor.Türkiye, Libya’ya askeri birlik gönderiyor Türkiye, Trablus’ta Serrac hükümetini savunmak için Libya topraklarına askeri birlik göndereceğini açıkça ilan ederken, Libya’nın farklı şehirlerinde, Türkiye parlamentosunun ‘Trablus’a asker gönderme’ tezkeresine yönelik onayını kınamak amacıyla yürüyüşler düzenlendi. Bölgede yaşanan değişiklikler ortasında Tunus, herhangi bir siyasi vizyon ortaya koymayan bir seyirci konumunda bulunuyor. Zira diplomasisi de Libya krizine bir çözüm ya da belirleyici bir konum bulamadı. Tunus Cumhurbaşkanlığı yalnızca, haftalar önce ülkeye sürpriz bir ziyarette bulunan Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ülkeden ayrılması sonrasında bir açıklama yapmakla yetindi. Açıklamada, Libya krizine barışçıl bir çözüm bulunması gerektiği ve Tunus’un Libya’ya yönelik dış müdahaleyi reddettiği belirtildi. Peki Tunus diplomasisi, Libya gibi komşu ve kardeş bir ülkeyle nasıl bir tutum benimsemeli? Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said, Libya ve Tunus’u, aynı anda tüm bölgede yıkıcı bir savaşın etkilerinden kurtarma girişiminde bulunabilir mi?Tunus diplomasisi dondu Modern tarih alanında Profesör Abdulvahid el-Mekni, Independent Arabia’dan Hamadi Muammeri’ye yaptığı açıklamada, “Ne yazık ki Tunus’un siyasi bir programı yok. Dışişleri Bakanının bulunmaması dolayısıyla diplomasisi de şu an bir çıkmazda. Açık bir dış politika bulunmuyor” ifadelerini kullandı. Mekni, Tunus’un Libya meselesinden uzaklaşma arzusuna dikkati çekerken, ister Türkiye’den olsun isterse de başka bir ülkeden Tunus’un herhangi bir ülkenin iç işlerine yönelik dış müdahalelere karşı olduğunu vurguladı. Ancak bu tavır, Erdoğan’ın ziyareti sırasında açıkça belirtilmedi. Aksine durum, Tunus’un egemenliğine karşı sembolik hakaretler düzeyine ulaştı. Abdulvahid el-Mekni, “Eğer gerçek bir siyasi irade ve karar bağımsızlığı varsa, bunu sağlayabiliriz. Ama bu, kısa vadede mümkün değil. Tunus’un Habib Burgiba döneminden Zeynel Abidin Bin Ali dönemine kadar oynadığı bu rolü ortaya koyma yolunda dış politika çerçevesinde herhangi bir arzu ve açık bir siyasi çizgi bulunmuyor” değerlendirmesinde bulundu.Kays Said, diplomatik siyasi vizyonunu kaybetti Şarku’l Avsat’ın Indepenent Arabia’dan aktardığı habere göre, Cumhurbaşkanı Kays Said’in Libya krizi hususunda Tunus diplomasisini kurtarma olasılığına da değinen Mekni, Tunus Cumhurbaşkanının Libya meselesiyle ilgilendiğini belirtti. Mekni, ülkenin onlarca yıllık istikrarlı pozisyonuna uygun olarak Cumhurbaşkanının, Erdoğan’a ve Türkiye’nin Libya müdahalesine hayır demesi gerektiğini ifade etti. Abdulvahid el-Mekni, Kays Said’in başta Libya krizi olmak üzere Tunus’un tavrını ortaya koyma fırsatını kaçırdığına dikkati çekti.Libya, işgalcilerin mezarı Abdulvahid el-Mekni, Libya’da yaşanan gelişmeler hakkında ise Libya’nın geniş bir ülke olduğunu söyleyerek, “Tarih, onu işgal eden tüm işgalcilerin hezimete uğradığını ve Libyalıların, topraklarını savunacağını kanıtladı. Onlar silaha sahipler, bu yüzden Türklerin yenilgisi kaçınılmaz” dedi.Tunus üzerindeki tehlikeli yansımalar Libya’daki kötüleşen koşulların ülkeye yansımalarına değinen Tunuslu gazeteci Basim es-Sindi, Libya’daki güvenlik durumunun kötüleşmesi halinde, bu durumun Tunus’un iç koşulları, güvenliği, ekonomisi, sosyal ve siyasi düzeyleri üzerinde de olumsuz yansımalara yol açacağını açıkladı. Sindi, silahlı ve düzensiz milislerle temas hattına dönüşeceği göz önüne alındığında Libya’daki kötü koşulların, Libya ile olan 500 kilometrelik sınır güvenliğini doğrudan tehdit ettiğini söyledi. Gazeteci ayrıca, gergin güvenlik durumunun, bazı teröristlerin Tunus’a sızmasına yol açabileceğini ifade etti. Toplumsal düzeye de değinen Sindi, Libya’daki koşulların bozulmasının, bu kardeş ülkede yaşayan Tunuslu işçilerin ülkelerine geri dönmesi anlamına geleceğini, Tunus’a on binlerce mültecinin akın etmesine yol açacağını vurguladı.Ağır bedel Gazeteci Basim es-Sindi, ekonomik düzey hakkında ise, “Sınırlardaki güvenlik uyarısı, çok sayıda yerinden edilmişin sınırlarda karşılanması ve iki ülke arasındaki ticaretin bozulması, bunların tamamı zaten zayıflamış olan ekonomimiz açısında ağır bir bedele neden olacak” dedi. Siyasi düzeye de değinen Sindi, Libya’daki gerginliğin artmasının, ülkede ‘biri Serrac hükümetinin meşruiyetini destekleyen, diğeri ise Libya’yı radikalizm yanlılarının tehdidinden korumak için en iyi seçeneğin Mareşal Halife Hafter olduğuna inanan’ iki kutup arasındaki siyasi farklılıkların kapsamının genişlemesi anlamına geldiğini vurguladı.
مشاركة :