Iraklı Sünni lider Cuburi: Fetih ve Sairun olmadan Allavi hükümet kuramaz

  • 2/5/2020
  • 00:00
  • 4
  • 0
  • 0
news-picture

Irak Parlamentosu eski Başkanı ve İşçi Partisi lideri Selim el-Cuburi, Irak’ta devam eden protestolar, yeni hükümeti kurma görevinin Muhammed Tevfik Allavi’ye verilmesi, Sünni kentlerdeki durum, Sünni özerk bölge tartışmaları, İran-ABD çatışması ve yabancı güçlerin ülkeden çıkarılması gibi gündem başlıkları hakkında Independent Arabia’ya açıklamalarda bulundu.Yeni hükümet kabinesiyle ilgili müzakereler henüz başlamadı Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan aktardığı habere göre, Iraklı Sünni siyasetçi Cuburi, yeni hükümet kabinesinin belirlenmesi amacıyla siyasi partiler arasında müzakerelerin henüz başlamadığını belirterek, Allavi’yi hükümeti kurma konusunda zorlu bir süreç beklediğini söyledi. Cuburi, Sünni siyasi çevrelerin yeni başbakan adayını belirleme sürecine katılıp katılmadığı sorusuna, “Sünni taraflar, Şii güçlere gönderdiği mesajda, hükümeti kurma görevi verilecek kişinin, özellikle göstericiler başta olmak üzere sokağın yanı sıra Şii güçlerin çoğunluğu tarafından kabul görmesi gerektiğini vurguladı. Bu, uzlaşı için en alt sınırdı. Bu nedenle Sünni çevreler başlangıçta diğer taraflarla sınırlı uzlaşılara girmedi. Görüşleri alındı ancak adayların belirlemede öne çıkan bir taraf olmadı” diye yanıt verdi.Abdulmehdi senaryosunun tekrarlanması Cuburi, Abdulmehdi senaryosunun bir kez daha tekrarlanma ihtimaline ilişkin olarak, “Medyada insanlara Fetih ve Sairun’un adaylarla ilgisi olmadığı mesajı verilmeye çalışılıyor. Fakat gerçek ise şunu söylüyor, Allavi siyasi dengelerde bu iki ana blok tarafından desteklenmezse hükümetini kurmaya devam edemez. Ortada Şii birlikteliğin bir kez daha yenilenmesini reddeden bir halk sesi var. Ancak siyasi partiler bir sonraki hükümette yer alma ve kazanımlar elde etme fırsatını kaçırmamak için elinden geleni yapacaktır. Halkın karşı karşıya olduğu tek şey, gerçekleştirilemeyecek sloganlardır” ifadelerini kullandı. Cuburi, bu çerçevede siyasi partilerin, erken seçim düzenleme vaadine bağlı kalmalarını uzak bir ihtimal olarak gördüğünü söyledi.Sünni güçler ve siyasi karar alma süreci Cuburi, Sünnilerin ülkedeki siyasi karar alma sürecine katılma durumu hakkında, “Katılma ve ortaklık arasında fark vardır. Sünni siyasi güçler, hükümetin yapısı veya şekli açısından bir şekilde katılımcı pozisyonda bulunuyor fakat nihai kararlar alma noktasında ortak değil. Özellikle dört yıl önce, Haydar el-İbadi yönetimi sırasında devlet kurumlarının inşası ile siyasi partilerin çalışmaları bağlamında birtakım dönüşümler yaşandı, ama bir süre sonra bu bir şekilde kırıldı” diye konuştu.Bileşenler arasındaki çatışma ve devlet kurumlarının inşası Cuburi, bileşenler arasındaki çatışma ve silahlı milis grupların siyasi süreçteki rolüyle ilgili olarak, “Bileşenler arasındaki çatışmadan bahsetmeden önce devlet ile devlet olmayan, yasa dışı silah kullanan, devlet ve kurumlarını inşa edecek araçları istemeyen ve bazı pozisyonlar benimseyen bir kurum arasındaki çatışmadan bahsetmek gerekir. Bu güçlerin bakış açıları ve görüşleri resmi kurumu güç duruma düşürüyor” dedi.İran ve ABD güçlerinin çıkarılması İran’ın, Irak’taki yabancı güçlerin çıkarılması meselesindeki rolüne değinen Cuburi, bu konuda ‘Iraklı yetkililerin, İran’ın bir uzantısı olduğu ve hatta kendi ülkesinin ve halkının çıkarları aleyhinde karar aldığı izlenimi veren davranışlarını’ suçladı. Cuburi, “Iraklı yetkililer bu konuda herkesin kabul edeceği ulusal ve bağımsız bir durum oluşturmada başarısız oldu. Önümüzdeki süreçte ülke ülkelerin çekişme sahasına dönüştüğünde bunun bedelini ya kurban ya da araç olarak biz ödeyeceğiz. Bunun en büyük kanıtı, uluslararası çatışmanın bazı güçlere, radikal düşünceyi geliştirme araçlarını kullanmasına imkan tanıması ve böylece DEAŞ’ın ortaya çıkmasıdır” dedi. Cuburi, DEAŞ’ın tekrar dönerek bir kez daha büyük bedeller ödenmesinden endişe duyduğunu sözlerine ekledi.ABD’nin çekilmesi ve Sünni özerk bölge tartışmaları “ABD güçlerinin Irak’tan çıkarılması kararının alınma şekli örneklik teşkil etmiyor. Nitekim herkes egemenlik ve bağımsızlık istiyor. Fakat bir kriz anında tüm taraflarla derinlemesine görüşülmeden bir kararın tek taraflı alınması mantıklı değil. ABD güçlerinin varlığı çok ciddi boyutta değil. Ayrıca bu güçlerin varlığı şehir dışındaki askeri üslerle sınırlı. Bu güçlerin çıkarılma şeklinin uluslararası toplumda öfkeye neden olması ve bunun da ülke ekonomimizi kötü etkilemesinden endişe ediyorum. Uluslararası Koalisyonun varlığı sadece terörle mücadele ve güvenlik konusunda değil, eğitim, silahlanma ve bilgi alışverişi açısından da önemli. Artık yerel bir güvenlik değil, bölgesel bir güvenlik söz konusu.” Sünni özerk bölge kurma tartışmalarına da değinen Cuburi, mezhep temelli bir özerk bölge fikrine karşı olduğunu belirtti ancak idari bölgelerin kurulmasını desteklediğini ve bunun anayasada tüm illere tanınan bir hak olduğunu anımsattı.Sünni kentlerin geleceği Cuburi, Sünni nüfusun çoğunlukta yaşadığı bölgelerde fikir özgürlüğü, silahlı milis grupların bu bölgelerde durumun kötüye gitmesindeki rolü ve DEAŞ’a zemin hazırlayan faktörler hakkında, “DEAŞ bazı sebeplerden ötürü ortaya çıktı. Bunlardan biri de, geniş halk kitlesinin taleplerinin dikkate alınmaması. Şu an bu bölgelerin birçoğu örgütten kurtarıldı ve bundan ders ders almaya başladı. Eğer yapabilirse bağımsızlığını korumak istiyor. Bu bölgelere korkunun dayatılması ve yönetimin ellerinden alınmasının olumlu sonuçları olmayacaktır. Bütün siyasi ortakların bu bölgelerde bir çeşit bağımsız olduğunu, üzerinde vesayet bulunmaması ve evlatlarına güvenlik hususunda daha fazla rol verilmesi gerektiğini anlamalarını ümit ediyorum. Bu, söz konusu bölgelere olumlu rol oynama imkanı verecektir” ifadelerini kullandı.Iraklı Sünniler ve protestolar Cuburi, Sünni nüfusun yoğunlukta olduğu kentlerin Irak’taki protestolara destek verip vermediği sorusuna, “Sünniler örgütsüz bir şekilde Bağdattaki protestolara katıldı. Anbar, Diyala ve Selahaddin vilayetlerinde dayanışma fotoğrafı vermek için sınırlı bir alanda olsa da Sünni kentlerde büyük çapta protesto eylemleri gözlemlenmedi. Bu topluluklar dersini aldı ve bedelini ödeyecekleri bir karışıklık çıkmaması için bir kez daha bunu tekrarlamak istemiyorlar. Ortam onlar için müsait değil. Zira protesto düzenlemeleri halinde DEAŞ üyeliğiyle itham edilmelerinin yanı sıra pusula kendilerine dönecek ve güneydeki göstericilerin maruz kaldığı cezadan daha ağır cezalar ödeyeceklerdir” şeklinde yanıt verdi. Bazı Sünni güçlerin mevcut yönetimi savunma eğiliminde olduğu yönündeki iddiaları değerlendiren Cuburi, “Söz konusu güçler çıkarlarının bu yönetime tutunmayı gerektirdiğini gördüler. Bu çıkarların ellerinden gitme endişesi de onları yönetime daha da yakınlaştırdı. Bu yönetimin yıkılması halinde söz konusu güçler çıkarlarını başka bir ortamda ve yeni bir oluşumda aramaya devam edeceklerdir” dedi.Rejimin düşürülmesi Cuburi, devam eden protestoların aklı başında olan siyasi partiler için reform ve yeni bir süreç başlatma fırsatı olduğunu söyledi. 2003’ten bu yana ülke yönetiminde yer alan partilerin, protestoların metotlarına son verecek rakip yeni fikirlere yol açmasından endişe ettiğini belirten Cuburi, siyasi karar alıcı tarafların protestolara yönelik izlediği yöntemleri düzeltmemesinin felaketle sonuçlanacağını kaydetti. Cuburi, konuşmasını noktalarken, protestolara şiddetle karşılık verilmeye devam edilmesinin talep çıtasının daha da yükselmesine ve belki de rejimin düşürülmesine kadar ulaşabileceği uyarısında bulundu.

مشاركة :