ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo, önümüzdeki Çarşamba günü, hararetli birçok dosya ve önemli olayların gündemde olduğu bir zamanda Suudi Arabistan’a gidecek. Zirâ Washington, Suriyedeki çatışmalara bir çözüm bulma, terörle mücadelede NATO ile işbirliği, Irak kuvvetlerine eğitim ve istihbarat konusunda yardımcı olma çabalarını sürdürürken, bir yandan da İran’a azami baskı uygulamaya devam ediyor. Mike Pompeo’nun bu ziyareti, Suudi Arabistan’ın kurucusu ve ilk kralı Abdulaziz bin Abdurrahman bin Faysal Al Suud’un 15 Şubat 1945 tarihinde ABD Başkanı Franklin D. Roosevelt ile ABD donanmasına ait USS Quincy gemisinde gerçekleştirdiği toplantının 75. yıl dönemi kutlamalarıyla da eş zamanlı olarak gerçekleşecek. Bu kapsamda Pompeo, Şarku’l Avsat ile gerçekleştirdiği önemli röportajında, Suudi Arabistan’a yapacağı ziyaret ve ele alacağı konular hakkında bazı soruları yanıtladı. Aynı zamanda Suudi Arabistanın 75 yılı aşkın bir süredir istikrarın korunmasında oynadığı güçlü rolün ve Riyad ile Washington arasındaki ‘güçlü ortaklığın’ altını çizdi. Pompeo, ülkesinin İranın silahlarına getirilen kısıtlamaları Ekim ayında sona ermeden yenileme çabalarını doğruladı. Nitekim birçok ülke, kısıtlamaların kaldırılmasının İranın tank, füze ve hava savunma sistemleri alışverişine imkan sağlayacağından, böylece Ortadoğu’da yeni bir silahlanma yarışına girileceğinden korkuyor.İşte Şarku’l Avsat’ın Pompeo ile gerçekleştirdiği röportajın tamamı; Kasım Süleymani suikastının ardından, Hizbullah, Irak’taki milisler ya da Yemen’deki Husi milisler gibi İran destekli tehditlere yönelik Washington’un elindeki seçenekler neler? - ABD’nin İranlı terörist Kasım Süleymani’ye karşı düzenlediği operasyon, birçok ABD’linin hayatını kurtararak Irakın egemenliğini korudu. Zira Süleymani, Irak, Suriye ve diğer yerlerdeki 600den fazla ABD’linin, sayısız Arap’ın ve diğerlerinin ölümlerinden sorumluydu. Bizim onu öldüreceğimiz sırada da birçok insanı öldürmek üzere planlar yapıyordu. Başkan Donald Trumpın da belirttiği gibi, ucu ABD’lilere dokunacak olan saldırılara müsamaha göstermeyeceğiz.Başkan Trump, NATO üyeliğini Ortadoğu ülkelerini de kapsayacak şekilde genişletmeyi önerdi. Bu yaklaşımla ABDnin talep ettiği ve şekillendirmeye katkıda bulunduğu diğer ittifaklar arasındaki fark nedir? - Beyaz Saray’ın da teyit ettiği gibi Başkan Trump, NATOnun çatışmanın önlenmesinde ve Ortadoğuda barışın korunmasındaki rolünün artırılmasının arz ettiği öneme odaklanıyor. Bu konudaki istişareler sürüyor. Nitekim NATOnun bölgesel istikrara ve uluslararası terörizmle mücadeleye daha fazla katkı sağlayabileceği konusunda geniş bir anlaşma var.Washington, geçtiğimiz günlerde patlak veren İrandaki hükümet karşıtı protestolara oldukça önem verdi. ABD, en çok da rejimin baskısından ve ABD ekonomik yaptırımlarının olumsuz etkilerinden mustarip İran halkına nasıl yardımcı olabilir? -Daha önce de İran halkına ilettiğim mesajda söylediğim gibi: ABD, sesinizi duyuyor, yanınızda olup sizi destekliyor. Özellikle de rejimin barışçıl göstericilere karşı vahşi baskısı karşısında, bu destek şimdi her zamankinden daha önemli. ABD’nin azami baskı kampanyası, İranın azami diplomatik izolasyonuna ve rejimi davranışını değiştirmeye iten ekonomik baskı ve askeri caydırmaya odaklanmaya devam edecek. Kaderlerini belirlemek ise İran halkının elinde. ABD ise İran halkının yanında olmaya, onların adalet ve hesap verebilirlik çağrılarını tekrarlamaya devam edecek.Suudi Arabistan, ABD’nin Ortadoğudaki kilit müttefiki. İki ülke arasındaki stratejik işbirliğini nasıl değerlendirirsiniz? Bu işbirliği Suriye, Irak ve Lübnan gibi ülkelerde istikrarı sağlamak adına nasıl kullanılabilir? - Hem ABD halkının güvenliğini hem de ABD ulusal güvenliğini sağlamaya kararlıyız. Bu da Ortadoğuyu istikrara kavuşturmak için güvenilir ortaklar gerektiriyor. Nitekim Suudi Arabistan Krallığı bu noktada oldukça önemli bir rol oynuyor; biz de iki ülke arasındaki bu önemli stratejik ortaklığı sürdüreceğiz. Ortadoğu’da ortak hedeflere ulaşmada Suudi Arabistanın 75 yıldır güçlü bir ortak olduğu unutulmamalıdır. Suudi Arabistan DEAŞ Karşıtı Uluslararası Koalisyon’un kurucu üyesi olmakla birlikte aynı zamanda Suriyede istikrarın sağlanması için oluşturulan fona katkıda bulundu. Bunlarla birlikte Krallık, Irak ekonomisini dengelemeye ve İran saldırganlığını engellemeye yönelik açık çabalar yürütüyor.ABD yönetimi, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyini (BMGK) önümüzdeki Ekimde sona erecek olan İrana yönelik ambargoyu yenilemeye teşvik etmek için ne gibi adımlar atıyor? -ABD, İran’ın silahlanmasını önlemeye kararlı. Çünkü bu husus, İran rejiminin bölgeyi istikrarsızlaştırmaya, daha fazla şiddet, çatışma ve sıkıntı çıkarmaya devam etmesine yardımcı oluyor. Ağustos ayında BMGK ile görüştüğümde, İrana getirilen kısıtlamaları yenilemenin, silah ambargosunu ve İran’ın kötü müşterilerine uygulanan seyahat yasağını sürdürmenin önemini vurgulamıştık. Ben de BMGK üyeleriyle konuşmamda İranın istikrarsızlaştırıcı davranışları devam ettiği sürece BMGK’nın bu kısıtlamaları yenilemesi gerektiğinin altını çizmiştim. Dışişleri Bakanlığı web sitesinde, rejimin geri adım atması için kalan süreyi gösteren geri sayım saatimiz var. ABD, İranın istikrarsızlaştırıcı davranışlarına kapsamlı bir şekilde değinen kapsamlı bir anlaşmaya varmak istiyor. Yani yalnızca nükleer programına değil, aynı zamanda füze programına, terörist vekillerine ve art niyetli bölgesel faaliyetlere verdiği desteğe de değinen bir anlaşma. Kısacası İran’ın normal bir ülke gibi davranması gerekiyor; bu da karşılanması zor bir talep değil.
مشاركة :