Salgınla mücadele ve geleceğin toplumunun inşası

  • 3/14/2020
  • 00:00
  • 1
  • 0
  • 0
news-picture

Geçenlerde, Şarku’l Avsat Genel Yayın Yönetmeni Gassan Şerbil’in koronavirüs salgınına dair yazısındaki bir ibare dikkatimi çekti. Şerbil: ‘’Her bir ferdin, dünyanın sanıldığından daha çok birbirine bağlı ve global köyün damarlarının iç içe geçmiş olduğunu kavramış olması güzel bir gelişmedir. Bu durum, teselli veren insani dayanışma örneği sunmaktadır’’ diye yazmıştı. Şerbil, birçok kişinin müşterek duygusunu ifade ediyordu. Gerçekten de insanlar, ölümcül koronavirüs karşısında, diğer ülkelerdeki gelişmelere dair bugün olduğu gibi bir ilgi içinde değildiler. İnsanlar, ötekine yardım eli uzatma hususunda hiçbir zaman bugün olduğu gibi istekli olmamıştı. Bilindiği üzere salgın, din, millet ve medeniyet ayrımı gözetmez, tüm insanlığın ortak düşmanıdır. Küreselleşme çerçevesinde, salgınla mücadele bütün devletlerin müşterek görevidir. Salgın sadece halkın sağlığına zarar vermez, ekonomik gelişim, sosyal istikrar, uluslararası ticaret, mali yapılar ve turizmi de etkiler. Uluslararası kapsamlı bir yardımlaşma olmadan bu salgınla baş edilmesi mümkün değildir. Tüm devletler ve uluslararası kurumlar da bunun bilincindedir. Çin Devlet Başkanı Şi Cinping’in, insanlığın ortak geleceğini ilgilendiren hususlara dair küresel yaklaşımı, salgınla mücadele noktasında da etkili olmuştur. Çin salgınla mücadelede, hızlı ve kararlı yaklaşımının meyvelerini almayı başarmıştır. Çin yönetiminin hızlı müdahalesi, küresel anlamda koronavirüse karşı değerli bir zaman kazanılmasına neden olmuştur. BM Genel Sekreteri Antonio Guterres’in de ifade ettiği gibi; Çin yeni tip koronavirüs ile mücadelede özverili davranıp fedakârlıklar yaparak, virüsün daha çok yayılmasının önüne geçmiştir. Salgınla başa çıkma noktasında insan gücü fazlasıyla önem arz ediyor. Çin hükümeti olarak, uluslararası dayanışmaya önem veriyoruz, salgınla ilgili verileri şeffaf ve sorumlu bir şekilde diğer ülkelerle ve Dünya Sağlık Örgütü ile paylaştık. Uygulamalarımızda, Çin’de yaşayan yabancı vatandaşlarla kendi vatandaşlarımız arasında ayrım gözetmedik. Çin yönetimi, salgınla mücadele noktasında, sağlık alanında küresel bir hükümet olduğunu göstermiş oldu ve birçok ülke deneyimlerimizden faydalandı. Bu süreç, Çin ve Arap ülkeleri arasındaki ilişkilerin daha da güçlenmesine neden oldu. Çin halkı Suudi Arabistan Kralı Selman bin Abdulaziz ve Arap ülkeleri liderlerinin, salgının ilk görüldüğü andan itibaren, gerek telefon diplomasisi ve gerek yapıcı açıklamalarıyla Çin’e destek olmasını unutmayacaktır. Arap Sağlık Bakanları toplantısı ve Arap Birliği Dışişleri Bakanları toplantısında da, Çin’le tam dayanışma açıklamaları yapılmıştı. Ayrıca Arap devletlerinin maddi yardımları ve sosyal medya üzerinden düzenlenen kampanyalar da moral verici adımlardı. Birleşik Arap Emirlikleri ve Mısır’daki sembolik yapıların Wuhan’a destek amacıyla kırmızı ışıklarla aydınlatılması da hoş jestlerdi. Buna karşılık Çin, koronavirüsün Arap ülkelerindeki yayılımını yakından takip etmekte olup, her türlü desteği vermeye hazırdır. Bu bağlamda, Çinli sağlık uzmanlarından oluşan bir ekip Irak’a gitmiş bulunmaktadır. Çin ayrıca bazı Arap ülkelerine sağlık ekipmanı yardımı yapmaya başlamıştır. Çin-Arap dayanışmasının, bu salgının zararlarını minimize edeceğine inancımız tamdır. Çin hava sahasının ve sınır kapılarının kapatılarak turist sayılarının azalması geçici bir aşamadır. Bu kararlar salgının daha fazla yayılmasını önlemek amaçlıdır. Ancak bu durum, devletlerin birbirini desteklemeyeceği ve içe kapanacağı anlamına gelmez. Aksine bu aşamada ülkeler, daha fazla yardımlaşma içinde olmalıdır. Deneyimlerini birbiri ile paylaşmalı ve koordine bir şekilde virüse karşı durmalıdır. Çünkü tüm dünyayı etkileyen bu virüsün bir an önce ortadan kaldırılması, tüm ülkelerin çıkarına olacaktır. Bu süreçte Dünya Sağlık Örgütü de daha organize olma imkânına kavuşacaktır. Bu virüs, ‘global köy’ sakinlerinin arasındaki bağları güçlendirmeye ve ülkeler arasındaki yardımlaşmayı arttırmaya neden olabilir. Dost zor zamanda belli olur. Bu felaketin, Arap-Çin dostluğunu daha da güçlendireceğinden ve ilişkileri sıkılaştıracağından eminim. Panik salgından daha korkunçtur, güven ise altın değerindedir. Son günlerde Çin’deki salgınla mücadele olumlu seyretmektedir, ülke genelinde üretim kapasitesi gün geçtikçe artmaktadır. Umarım, Çin ve Arap ülkeleri arasında ‘salgınla mücadele noktasındaki’ yardımlaşma tüm dünyaya örnek teşkil eder. Geleceğin toplumunun inşasında da daha geniş ufukların habercisi olur.

مشاركة :