Lübnanda hükümet ortakları arasında çatlak: Finansal atamalar

  • 4/3/2020
  • 00:00
  • 1
  • 0
  • 0
news-picture

Jacqueline Mubarek Yeni tip koronavirüsü (Kovid-19) salgınının Lübnan’ın farklı şehirlerinde görülmesinin ve halkı evlerinde kalmaya yöneltmek için ortaya koyulan acil önlemler, zaten finansal kriz yaşayan bankacılık sektörünü daha da sıkıntıya soktu. Salgının boyutlarının büyümesi, bankalara ‘hükümetin kapatma talimatları’ karşısında istisna tutulmak üzere bir mazeret sundu. Bu çerçevede bankalara, farklı bölgelere dağılan belirli şubelerini belirleyerek, sabah 8’den öğlen 12’ye kadar yarı zamanlı şekilde acil faaliyetlerini yürütme izni verildi. Doğrudan tehditler Bankacılık sektörünün bu faaliyeti, Hizbullah tarafından hoş karşılanmadı. Öyle ki iktidar ortaklarından Hizbullah Genel Sekreteri Hasan Nasrallah da son konuşması sırasında bankalara doğrudan uyarılarda bulunarak, başta ABD olmak üzere yurt dışından desteklenen yurt içindeki banka sahiplerine iki net mesaj iletti. Bu çerçevede ilk mesaj çerçevesinde Hasan Nasrallah, muhaliflerine “insani yardımlarını ve bağışlarını” açıklama çağrısı yaparken, aksi takdirde Lübnan’ı karıştırmaya başlayan yeni bir tehdit olarak ‘dosyalarını aleni bir şekilde ortaya serebileceklerine’ dikkati çekti. Diğer uyarı ise ABD finansal yönetimine yöneltildi. Hizbullah, Merkez Bankası atamalarına ABD müdahalesinden memnuniyetsizlik duyduğunu dile getirdi. Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan aktardığı habere göre ABD Hazine Bakanlığı, Lübnan Merkez Bankası Genel Müdür Yardımcısı Muhammed Baasiri’nin yeniden atanmasına dair desteğini dile getirmişti. Baasiri, Sünni toplumuna yakın ve Saad Hariri liderliğindeki Müstakbel Hareketi’ne mensup. Banka atamalarından tehdide yanıt Nasrallah’ın bu alandaki uyarıları, finansal faaliyetleri canlandırmaya başladı. Nitekim atama meselesi, Maliye Bakanı Gazi Vezni tarafından sunduğu aday isimleri paketi kapmasında hükümet oturumunun gündemine alındı. Mevcut bilgilere göre sunulan tüm isimler, siyasi kota ilkesi kapsamında dağılan yeni yüzleri temsil ediyor. Ancak bu kez isimler, iktidardaki siyasi güçler, yani Şii partiler Hizbullah ve Emel Hareketi ile Maruni Hristiyan Özgür Yurtsever Hareket (ÖYH) arasında dönerken, diğer siyasi güçler ise meseleden tamamen dışlandı. Bankalar cevap vermiyor! Ancak Nasrallah’ın bu husustaki tehdidi başarılı olsa da gerekli yanıtı alamadı. İsminin açıklanmasını istemeyen üst düzey bankacılık kaynağına göre bu tür tehditler artık geçerli değil ve bankalar bu tehditleri göz önünde tutmuyor. Aynı kaynak, Nasrallah’ın tehdidinin ne anlama geldiğine ilişkin bazı soru işaretlerine değinirken, “Banka şubeleri hedef alınarak ne isteniyor?” dedi. Kaynak, kapatma meselesinin yakın zamanda başkent Beyrut’un merkezi bölgeleri el-Hamra ve el-Mazraa bölgelerinde görüldüğünü belirtirken, Hizbullah’ın kalesi ed-Dahiye bölgesinde hiçbir şubenin kapatılmadığını hatırlatarak, Nasrallah’ın bankaları kapatmaya çalışmadığını ve böyle bir seçeneğin mümkün olmadığını vurguladı. Kaynak, “Finansal ve parasal kararlarda kilit bir ortak olan siyasi otoritenin katılımı da dahil, tüm kartları ortaya dökebiliriz. Bankalar, ticari faaliyetlerini yürüttüler” dedi. Kaynak ayrıca, “Bankalar mevcut koşulların gerektirdiği şekilde faaliyet göstermeye devam edecektir” ifadelerini kullandı. Bankalar daha fazla desteğe hazır Bağış tavanını yükseltme hususuna da değinen kaynak, “Bu mesele, Bankalar Birliği’nden bir heyetle yaptığı son toplantıda Başbakan Hasan Diyab tarafından da gündeme getirildi. Bankalar, halka destek sağlamaya hazır olduklarını söylüyor. Ancak sadece bankacılık sektörü ülkenin maruz kaldığı çöküşten sorumlu tutulurken, iftira niteliğindeki eleştiri ve tehditleri kişisel şekilde üstlenmeye yönelmiyorlar” değerlendirmesinde bulundu. Saad Hariri Eski Başbakan Saad Hariri, özellikle de atamalar meselesi olmak üzere devletin faaliyetlerine ilişkin sessizliğini bozarak, yaklaşan atamalar çerçevesinde Temsilciler Meclisi’nden geri çekilme tehdidinde bulundu. Durum, Başbakanın benimsediği yön hakkında soru işaretlerine neden oldu. Ancak bu tavrı sergileyen yalnızca Hariri olmazken, eski hükümet çalışanları da hükümetin söz konusu yaklaşımını eleştirdi. Bu çerçevede söz konusu çalışanlar, “Atamalar, yetki ve liyakat kurallarına uymadan devletin idari, mali ve parasal alanları kontrol etme arzusunu yansıtıyor” dedi. Öte yandan Hizbullah, benimsediği tavrı ‘ABD’lilere fatura ödeneceği’ gerekçesine bağlarken, ABD’nin Merkez Bankası’nda desteklediği isim olarak Muhammed Baasiri’ye dikkati çekti. Aynı şekilde atama kararının son oturumda ertelenmesi dolayısıyla meselenin içeriden bir patlamaya yol açması bekleniyor. Bu çerçevede Hizbullah’ın ‘tüm siyasi, güvenlik, finansal ve parasal yönleriyle’ iktidarı ele geçirmeye çalışmasının, ülkeyi Washington ile sert bir savaşa sokacağı ve başta yaptırım meselesi olmak üzere ABD’nin baskısını artıracağı belirtildi. Fahuri anlaşması Siyasi çevrelerin görüşlerine göre Hizbullah’ın finansal meseleyi tırmandırması, ABD vatandaşı İsrail ajanı Amer el-Fahuri’nin bir hafta önce ABD’ye teslim edilmesi anlaşmasını ört pas etmeyi amaçlıyor. Bu durum ise, kılıcın, tıpkı Hizbullah gibi müttefiklerinin de boyunlarında olduğu anlamına geliyor. Nitekim hükümeti için ortaya koyduğu ilkeler, yani teknokrat ve bağımsız bir hükümet düşüncesi dolayısıyla bu koşulla Başbakan Diyab karşı karşıya kalacak. Öte yandan yeni atamalar için önerilen iki adayının seçilmemesi halinde hükümetten geri çekilme tehdidinde bulunan Hükümetin küçük ortağı (Maruni Hristiyan) Marada’nın lideri Süleyman Franciye’in tavrı da dikkat çekiciydi. Franciye’nin bu tavrının, Hükümetin büyük ortaklarından (Maruni Hristiyan) Özgür Yurtsever Hareketi (ÖYH) Genel Başkanı Cibran Basil’in Hristiyan kotasını tekelleştirme girişimini engellemek amacıyla geldiği biliniyor. Aynı şekilde Temsilciler Meclisi Başkanı Nebih Berri de özellikle Kovid-19 salgını sebebiyle ülke dışında mahsur kalan gurbetçilerin geri dönüşü meselesine dair taleplerine ulaşmak için benzer bir tehditte bulundu.

مشاركة :