​Ömer el-Beşir’in destekçileri koronavirüs salgınını politik bir araç olarak kullanıyor

  • 4/21/2020
  • 00:00
  • 1
  • 0
  • 0
news-picture

Sudan’da devrik rejimin destekçileri, geçiş hükümeti ile savaşmak için koronavirüs salgının politik bir araç olarak kullanıyor. Bununla birlikte ülkedeki tıbbi çevreler, koronavirüs salgını dolayısıyla enfekte olanların ve ölenlerin sayısının açıklanandan daha fazla olduğu yönündeki kaygılarını dile getiriyor. Eski rejimin destekçileri olan İslamcılar, bazen koronavirüsün varlığını inkar ederek salgının ülkedeki boyutunu sürekli bir şekilde daraltmaya çalışırken bazen de konvoylar ve gösteriler düzenleyerek yolları kapatıyor ve kalabalıkları bir araya getiriyorlar. Bu durum, çok sayıda vatandaşın yetkililer tarafından alınan tedbirlere uymalarını zorlaştırıyor. Önceki rejimin destekçileri, hükümetin koronavirüs salgınıyla mücadele için almış olduğu önlemlerin uygulanabilirliğini azaltmaya çalışıyorlar. Sudan’ın devrik lider Ömer Beşir’in destekçilerinden birinin sahibi olduğu el-İntibah gazetesinde yer alan bir yazıda, “El-Kahata (Özgürlük ve Değişim Bildirgesi Güçleri için kullanılan yerel bir kısaltma) Hartuma kapsamlı bir sokağa çıkma yasağı ilan etti. Bunu insanları koronavirüs salgınından korumak için değil, halkın öfkesinden sakınmak için yaptılar” ifadesi yer aldı. Sokağa çıkma yasağının kendilerini destekleyenlerin gösteriler düzenlemesini önlemek için kullanılan politik araç olduğunu iddia eden yazar, “Korona yok, bizi kandırmazsınız” dedi. Devrik rejimin destekçileri bazen koronavirüsle enfekte olanların sayısını abartarak bazen ise neredeyse ülkede virüsün varlığını reddedecek şekilde söylentiler yayarak ülkedeki mevcut durumu politik bir araç olarak kullanıyorlar. Müslüman Kardeşler’e mensup meşhur bir gazeteci, Sağlık Bakanı Ekrem Ali et-Tum ve geçici hükümet karşıtı yürütülen kampanya kapsamında, “Tüm gerçekler Sudanda henüz salgının bulunmadığına işaret ediyor. Çünkü Allah, bizi koronavirüsle ve Dr. et-Tum ile imtihan etmekten daha cömerttir” diye yazdı. Diğer taraftan Beşir rejiminin destekçileri ve İslamcılar, aynı şekilde koronavirüs salgını ile mücadele kapsamında Cuma Namazı da dahil olmak üzere tüm toplu ibadetlerin askıya alınması kararını siyasi bir araç kullandılar ve camilerin kapatılmasının İslam dinine karşı savaş olduğunu iddia ederek halk dindarlığını sömürmeye çalıştılar. Sudan’daki tıbbi çevreler, koronavirüsten enfekte olanların ve ölenlerin sayısının açıklanandan daha fazla olduğu yönündeki kaygılarını dile getirdiler. Ülkede açıklanan resmi verilere göre 500den fazla şüpheli vakanın yanı sıra 92 kişi koronavirüse yakalandı, 12 kişi öldü. Sağlık çevreleri ise bu sayısının binleri aşmış olabileceğini ifade ediyorlar. Bununla birlikte 40 milyondan fazla olan nüfusa sahip olan bir ülkede sağlık makamlarının gücünün sınırlılığı da göz önüne alındığında sağlık otoritelerinin ulaşamayacağı vaka sayısının açıklanan rakamlardan fazla olduğunu belirtiyorlar. Hükümet yetkilileri, ülkede olağanüstü sağlık durumu sebebiyle almış oldukları tedbirleri uygulamakta başarısız oldu. Zira bu tedbirlere uymayı reddedenlerin sayısı, güvenlik güçlerinin kanunu uygulayabilme yeteneğinden daha fazla. Bu durum, yoksulluktan ve kötü ekonomik durumdan mustarip olan bir ülkede salgından kaynaklı bir felaketin yaşanmasına da yol açabilir. Gelenekler, görenekler ve kültür salgınla mücadele kapsamında alınan tedbirlerin uygulanmasını zorlaştırıyor. Nitekim Sudanlılar evde ziyaretçi ağırlamayı sürdürüyor. Ziyaretçilerin oluşturabileceği risk ne olursa olsun yine de bu adetlerini sürdürüyorlar. Ayrıca düğünlere ve taziyelere katılarak temas etmekten de vazgeçmiyorlar. Bilakis uzatılan eli sıkmamayı saygısızlık olarak değerlendiriyorlar. Kültür ve Enformasyon Bakanı Faysal Muhammed Salih önceki gün yaptığı açıklamada yoksul ve zayıf olan kesimlere yönelik yardımlara başlandığını duyurmuş olsa da devletin bu kesimlere yardımcı olacak ekonomik gücü bulunmuyor. Hartumdaki sebze ve meyve pazarlarında günlük çalışan Muhammed Ali duruma ilişkin şunları söyledi: “Gündelik olarak çalışıyoruz ve az kazanıyoruz. Bizden nasıl çalışmayı bırakmamızı isteyebilirler? Çalışmayı bırakırsak çocuklarımız ne yer? Devlet bize gerekli yardımı sağlarsa derhal bırakmaya hazırız.” Geçiş hükümeti, çökmüş bir sağlık sistemini ve gerekli ekipmandan mahrum olan hastaneleri miras aldı. Nüfusa kıyaslandığında bu hastanelerin sayıları çok az. Sağlık raporlarına göre sağlık personelleri arasında da koronavirüs vakasının tespit edilmesiyle birlikte sağlık sistemi çöküşün eşiğinde.

مشاركة :