Diyab’ın Merkez Bankası’yla anlaşmazlığı, Lübnan’ın IMF ile müzakerelerini olumsuz etkiliyor. Şarku’l Avsat’a konuşan Lübnan Maliye Bakanı Gazi Vezni, video teknolojisi aracılığıyla Uluslararası Para Fonu (IMF) uzmanlarıyla ilk müzakere turlarına ilişkin iş adamları ve gözlemciler tarafından yapılan anketlerde cesaret kırıcı ifadeler çoğaldı. Bu anketlerin, 900 milyon dolarlık acil yardımın yanı sıra, hükümetin 10 milyar dolara ulaşmasını istediği mali destek programı hedefine dair de göstergeler mevcut. Başbakan ve Merkez Bankası Başkanı arasında yaşanan ve çeşitli şekillerde yenilenen anlaşmazlık, yürütme ve para otoriteleri arasında bu tür bir tutarsızlık ortaya çıkmaksızın birçok ülkeyle işbirliği yapan uluslararası kurum için olumsuz izlenimler bırakıyor. Bankaların yeniden yapılandırılmasının ve (planın önerdiği sermaye boşluklarını kapatmak için yapılan ek kesintiler yoluyla) mevduat sahiplerinin yüklerin dengeli bir kısmını üstlenmesi arka planında cesaret kırıcı izlenimler ortaya çıktı. Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgilere göre IMF yetkilileri, Merkez Bankası, bankacılık sektörü ve bazı bağımsız uzmanlar gibi hayati sektörlerdeki birçok mevcut ve eski yetkililerle temaslarını artırdı. Temaslar sırasında yetkililer, sektörel tutumlara ve arka planlara yoğunlaşırken, yerel uzmanların özellikle ‘liranın serbestleştirilmesi, bunun için en uygun zamanlama, Merkez Bankası’nın ve bankacılık sisteminin yeniden yapılandırılması için sunulan mekanizmalar, ulusal tasarrufları korumanın en etkili yolları, tahsis aşamasına girme olasılığı’ olmak üzere ana noktaları analiz etmeye yöneldi. Takipçiler, Maliye Bakanı başkanlığındaki Lübnan müzakere ekibinin, hükümet fikirleriyle ikna düzeyi ve savunma düzeyinin aynı seviyede olmadığını belirtti. Görüşmelere temsilci gönderen Merkez Bankası Başkanı Riyad Selame de açıkça hükümet planının ve önerilerinin formüle edilmesinde yer almadığını belirtti. Bankalar Birliği ise planın tüm düzeylerine sert bir şekilde itirazda bulunurken, IMF yetkililerine göndermek üzere bir alternatif plan üzerinde çalışmaya yöneldi. Gözlemciler, sektörü küçültme kararlılığıyla dengeli olarak bankacılık sisteminin rolü için tarafsızlık eksikliğinin olduğunu söylerken, buna örnek olarak da şu an faaliyet gösteren 49 bankanın sayısını yarıya düşüren resmi açıklamalara dikkati çekti. Lübnan’da reel bankacılık grubu sayısı, 30’u geçmiyor ve her biri, ayrı lisanslara sahip yan bankalar içeriyor. Bankacılık Kontrol Komitesi başkanı Samir Hammud (yasal yetkisinin süresi birkaç hafta önce sona erdi), Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada, Lübnan ekibinin uluslararası ekibe son derece profesyonel bir şekilde ve yardım isteyen ülkelerle yapılan anlaşmalarda benimsenen metodoloji uyarınca danışması gerektiğini ifade etti. IMF yönetimi ve danışmanları, genellikle tedavi önerilerine odaklanırken, mevcut imkanlara ve belirli rotaya uygun şekilde belirli hedeflere ulaşmak için gerekli gördükleri düzenlemelere atıf yapıyor. Buna göre sayılar üzerinde seçenekler sunulması ve başta kurtarma planında ve uygulanmasında yer alan dahili bileşenler arasında olmak üzere önerilen maddeler hususunda geniş anlayışlar hazırlanması gerekiyor. Bu çerçevede Hammud, “Sunulan öneriler, temel olarak merkez bankası, banka sermayesi ve mevduatlar pahasına borcun azaltılması etrafında dönmektedir. Bu durum, ekonomiyi desteklemek için fon tahsisine izin vermiyor. Hükümet tarafından öngörülen kalkınma koşullarını karşılamak için herhangi bir ödeme yapılmayacaktır. Bu durum, hükümetin düzenli programlarına yönelik fonun hedeflerinden biridir. ‘Kamu borcu çözümünün, maliyeti ele almaya başlaması’ ve ‘kamu maliyesinin dengelenmesini sağlayan entegre bir planın başlatılmasına izin veren ek bir süre tanınması’ daha faydalı olacaktır. Örneğin 5 yıllık bir süre için kamu borcu bloğuna faiz ve taksit ödemesinin durdurulması, kamu bütçesi üzerindeki yükü otomatik olarak azaltacak ve istenen reformların uygulanmasını kolaylaştıracaktı” değerlendirmesinde bulundu. Samir Hammud, vatandaşların tasarrufunu koruma ve mevduat sahiplerinin nakit çekme aşamasında yasadışı kısıtlamalara ilişkin uyarı yaparken, “Mudi, devletin gerçek alacaklısıdır ve borçlanma literatürü, borçlunun belirli bir süre için yükümlülüklerini ödeyememesi durumunda borcu finansal zimmetinde tutmasını gerektirir. Devlet, onu varsayımda ve bir durumda tasfiye edemez ve bu nedenle, kuyu derinliğini ölçmek ve alacaklı pahasına devlet borcunu söndürmek suretiyle onu kuyuyu doldurmak yerine kuyuya suyun nasıl aktarılacağına odaklanmak gerekir” dedi. Krizin nedenlerine de değinen Hammud, “Mevcut kriz, mali, bankacılık ve ekonomik koşulları içeren üçgen bir krizdir. Çözüm yaklaşımı bölünmemiştir, aksine kapsamlı bir vizyon üzerinde geniş ulusal bir uzlaşı olmalıdır. Acil olan şey reform yapmak, devletin hacmini ve bütçesini, ‘Lübnan’ın siyasi- ekonomik varlığına ve konumuna benzer bir ekonomik sistem kapsamında’ gelir ve giderlerini dengeleyecek şekilde yeniden tasarlamak için neşter kullanmaktır. Bu durum, mevduatın kesilmesini gerektirmez. Daha ziyade tükenmiş ekonomiyi finanse etmeye ve uluslararası finansal evlere başvurarak iyileşme gereksinimlerini karşılamak için fon temin etmeye yönelik çalışmalar dayatır” dedi.
مشاركة :