ABD’nin Minneapolis şehrinde George Floyd isimli siyahi bir vatandaşın polis tarafından öldürülmesi ülke çapında protestolara neden oldu. ABD merkezli Time dergisine göre siyahi Frederick Simmons (11) ve kız kardeşi Maliha (8), ebeveynleri ve 2 yaşındaki kız kardeşleri Nyla ile birlikte Floyd’un ölümünün protesto edildiği Brooklyn Köprüsü’ne doğru gitti. Frederick ve Maliha’nın ellerinde tuttuğu polis karşıtı pankartlar boylarını aşarken, Simmons ailesi polis hattından 30 metre uzaklıkta durdu. Maliha, ‘ırkçılığa’ karşı oldukları için gösterilere katıldıklarını söylerken, “Bu korkutucu, ama aynı zamanda kendinizi savunmak zorundasınız” dedi. Tam bu esnada polis göz yaşartıcı gaz ile göstericilere müdahale etti. Yaşanan panik nedeniyle Simmons ailesi bir süre farklı yerlere dağılsa da, daha sonra bir araya geldi. Çocukların anneleri Kenyatta Reid, ABD’de siyahi olmanın nasıl olduğunu şu ifadelerle anlattı; “Sen güvende olduğunu ve her şeyin yolunda olduğunu düşünüyorsun. Sonra birden her şey değişiyor ve saldırılara maruz kalıyorsun.” Bu hafta çok sayıda şehirde sokağa çıkan siyahi ABD’liler için George Floydun öldürülmesi adeta bir kırılma noktası oldu. Yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgını, siyahileri beyazlardan daha fazla etkiledi. Hastalık Kontrol Merkezlerinden alınan verilere göre Afro-Amerikalılar nüfusun sadece yüzde 12sini oluşturuyor. Ancak yapılan bir çalışmaya göre toplam vakaların yaklaşık yüzde 50’si ve ölümlerin yüzde 60’ı siyahilerin çoğunlukta olduğu bölgelerde görüldü. Koronavirüsün siyahi toplumlar üzerinde orantısız bir ekonomik etkisi de oldu. Siyahi ABD’lilerin yüzde 44ü aile üyelerinden en az birinin salgın nedeniyle işini kaybettiğini veya maaş kesintisine uğradığını söylerken, yüzde 73’ü ise herhangi bir maddi yardım almadıklarını dile getirdi. Bunun üzerine, son zamanlarda siyahi ABD’lilerin öldürülmesi ülkedeki yaygın ırk adaletsizliğini dayanılmaz hale getirdi. Brooklyn’deki gösterilere katılan Priscilla Burker (31), “Bizi ya koronavirüs, ya polis ya da bozulan ekonomik durum öldürüyor” diyerek maruz kaldıkları zorlukları anlattı. Kovid-19un yayılmasını önlemek için aylarca süren sosyal mesafe kurallarının ardından patlak veren protestolar, sadece ırkçı polis şiddetiyle mücadelede değil, aynı zamanda hastalıkla mücadelede de bir kırılma noktası oldu. Sosyal mesafe şansının olmadığı protestolara gelenler, kendi sağlıklarını riske atma uğruna ırkçılığa karşı seslerini duyurmak istedi. Göstericilerden Ozzie Lumpkin (30), “Kovid-19 kriziyle ilgili olarak buraya gelme riskini düşünürsek, evde kalsak da öldürülüyoruz. Bu yüzden bu riski göze almayı umursamıyoruz. Beni öldürme ihtimali olan bir polis memurundan Kovid-19dan korktuğumdan daha korkuyorum” dedi. Tanınmış bir etnik adalet organizatörü ve Black Futures Labın kurucusu olan Alicia Black, “Gerçekten tam anlamıyla bir iç savaş yaşanıyor” yorumunda bulunarak, “Beyazların üstünlüğü savunan ırkçılar artık alenen çalışıyor. Başkanımız ve Beyaz Saray tarafından teşvik ediliyorlar” şeklinde konuştu. Sivil hak aktivisti olan Deray McKesson ise, “2014te tüm ırklardan insanları ırkçılığın bir sorun olduğuna ikna etmeye çalışıyorduk. Şimdi ise insanlar doğru ve yanlışı biliyor ancak ama nasıl düzelteceklerini bilmiyorlar” ifadelerini kullandı.
مشاركة :