Oxford Üniversitesi Reuters Gazetecilik Çalışmaları Enstitüsünün 2020 Dijital Haber Raporu, yeni tip koronavirüs (Kovid-19) döneminde medyanın kullanımı ile ilgili 40 ülkede 80 binden fazla çevrimiçi haber okurunun katılımıyla yapılan ve türünün en geniş kapsamlı araştırması olan çalışmasında salgınla birlikte haber talebinin de tüm dünyada arttığını ortaya koydu. Bu süreçte birçok vasıtayla yayınlara ulaşılırken yanlış bilgilerin artması nedeniyle haberlere olan güvenin de azaldığı kaydedildi. Salgın nedeniyle haberlere erişim daha da önem kazanırken söz konusu haberleri okuyanlar konuyla ilgili daha bilgi sahibi hale geldiler. Ancak haberlere ve bilgiye erişime olan ilgi artarken yayıncıların gelirlerinde eşdeğer bir artış gözlemlenememesi ironik bir durum olarak kayıtlara geçti. Zira salgının ve karantinanın neden olduğu ekonomik durgunluk, reklam piyasasını da olumsuz etkiledi. Bu paradoksun sonucu olarak medya, salgın krizi sırasında güçlenen dijital sitelere girişler için ücretli üyelik sistemine başvurdu. Bu akımın gelecekte de devam etmesi ve yayılması bekleniyor. Böylece ücretli sitelerde yalnızca iyi ve güvenilir bilgiler elde edilebilecek. Son aylarda artış gösteren söylentiler, yanlış haberler ve komplo teorileriyle tam bir kaos ortamına dönen sosyal platformlar da bilgi paylaşmaya başlayacak. Ancak bu durumun okuyucunun bu bilgilerin doğruluğu konusunda kafa karışıklığı yaşamasına neden olacağı belirtiliyor. Her ne kadar 2020 Dijital Haber Raporu bu yılın ilk iki ayında, yani Kovid-19 salgının küresel olarak yayılması öncesinde hazırlanmış olsa da araştırma ekibi salgının küresel medya üzerindeki etkisini gözlemlemek için nisan ayında bir araştırma daha yaptı. Ekip, küresel sağlık durumu ve virüse yakalanma korkusu çerçevesinde salgınla nasıl başa çıkılacağına dair merakın medya ve dijital haberlere yönelik ilgiyi artırdığını aktardı. Sağlık ve ekonomik alanda yaşanan krizin ciddiyeti, yanlış ile doğru bilgilerin birbirine karıştığı çevrimiçi dünyada okuyucuları ve izleyicileri tanımlamak ve bilgilendirmek için güvenilir bilgiye ihtiyaç duyulduğunu ortaya koydu. Artık haber kanallarının tek hakimi gazeteciler değil. Dolayısıyla sosyal medya, bilimsel ve resmi kaynakların aksine alternatif bilgi kaynakları için büyük oranda yanlış bilgilerin yayılması için yeni platformlar sağladı. Kovid-19 salgınının ortaya çıkardığı, göze çarpan eğilimlerden biri de başta televizyon olmak üzere tüm haber kaynaklarına olan bağımlılığın artmasıydı. Salgının artışı sırasında British Broadcasting Corporationın (BBC) televizyon ve internet sitelerine olan talebin iki katına çıktığı görüldü. Basılı yayınlar konusunda, özellikle dünyanın yaşadığı sağlık krizi sırasında çevrimiçi aboneliklerin arka planında doğru bilgi arayanların çoğunun güvenilir haber kaynaklarını gizleyen içerikleri görüntülemekten duydukları endişe arttı. Yayıncılar, uzun süre hayatta kalabilmelerinin tek yolunun, okuyucularına sadık ve erişilebilir bir ortam sağlamak için dijital platformlara güçlü bir şekilde tutunmak olduğunu öne sürüyorlar. Rapora göre bu yöndeki çabalara rağmen medya, daha önce eşi benzeri görülmemiş zorluklarla ve belirsiz bir gelecekle karşı karşıya kalırken koronavirüs krizi dijital teknolojilere daha fazla bağımlı bir dünya için yeni kurallar oluşturmaya başlıyor. Habere geleneksel medya aracılığıyla erişimde Kovid-19 salgının ortaya çıkmasından önceki döneme kıyasla belirgin bir artış gözlemlendi. En büyük artış televizyon ve dijital haber kaynaklarında oldu. Basılı gazetelere olan talep, piyasaların kapanması ve evde kalınması nedeniyle azaldı. Ancak gazetelerin internet sitelerine olan talep rekor oranlarda arttı. Küresel çaptaki raporda yer alan diğer sonuçlar ise şöyle sıralandı: - Sosyal medyaya olan güven arttı ve WhatsApp kullanımda yüzde 10 artış görüldü. Kullanıcıların yarısından fazlası çevrimiçi iletişim gruplarına ve yerel destek gruplarına yöneldi. Geçen nisan ayında, Kovid-19 salgını sırasında medyaya olan güven anketin yapıldığı tüm ülkelerde nispeten artarken siyasetçilere olan güvenden daha yüksek bir yüzdeye ulaştı. Medyaya olan güven, sosyal medyadaki bilgilere olan güvenin iki katı oldu. - Yanlış bilgilere yönelik küresel çapta duyulan endişeler halen yüksek düzeyde seyrediyor. Ankete katılan kişilerin yarısından fazlası salgının ortaya çıkmasından önce dahi, internetteki doğru ve yanlış bilgiler arasındaki farkın bilmediklerine dair endişelerini dile getirdiler. Suçlamaların çoğu politikacılara yönelik yanlış haberler yayınlanması konusunda oldu. ABD gibi siyasi hakların hâkim olduğu bazı ülkelerde medya yalan bilgi yaymakla suçlandı. Bununla birlikte rapora göre WhatsApp’a olan güven Facebook’a olandan çok daha yüksek. - Haber kaynaklarına güvenenlerin oranı yüzde 38’le 2019daki orandan iki puan daha düşük olarak kaydedildi. Bu da okuyucuların yüzde 62sinin haber kaynaklarına güvenmediği anlamına geliyor. - Okuyucuların yüzde 60ı tarafsız bilgi kaynaklarını tercih ederken başta ABDdekiler olmak üzere yüzde 28i de siyasi görüşlerine uyan bilgi kaynaklarını tercih ediyor. - İnternet kullanıcılarının yarısından fazlası siyaset propagandası yapılmasını istemiyor ve internet sitelerinin yanlış bilgi içeren reklamları engellemesini talep ediyor. - Kovid-19 krizi, özellikle başta ABD ve Norveç’te olmak üzere gazete içeriklerini ve çevrimiçi haber kaynaklarını görüntülemek için ücretli abonelik eğiliminin artmasına neden oldu. Ancak çoğu ülkede kullanıcıların ağırlığı dijital platformlardaki haberleri görmek için gazete sitelerinde ödeme yapmıyor. - Dijital bilgi kaynaklarının tercih edilmesindeki en etkili faktör, bu bilgilerin kalitesine ve doğruluğuna duyulan güven. Ancak ABD’de okuyucuların yüzde 40’ı ve İngilterede de yüzde 50’si hiçbir koşulda dijital haber okumak için ödeme yapmayı tercih etmiyor. - Abone olunan haber kaynaklarının çoğunu uluslararası basın ve büyük gazeteler oluşturuyor. Yerel veya özel yayınlar ise daha küçük bir yüzde ile yetiniyor. Gençler bilgi için sosyal medyaya daha fazla güveniyor. - Yayıncılar, sosyal medya ile rekabet edebilmek için okuyucularıyla e-posta aracılığıyla iletişimi artırma ve cep telefonlarına acil bilgi mesajları gönderme eğilimindeler. Her yıl yapılan bu araştırmanın genel resmi, internetteki dijital haberlerin geçtiğimiz dokuz yıldır televizyon haberlerinin ötesine geçecek şekilde ilgi gördüğünü ortaya koyuyor. Aynı zamanda basılı gazetelere olan talep azalırken sosyal medya sitelerinin hızlı bir yükselişten sonra zirveye yerleştiğini gösteren bu resim, araştırmanın kapsadığı ülkelerde televizyona olan ilgide bir artış olduğunu ve bu ilginin Kovid-19 döneminde tamamen değiştiğini gösterdi. Salgın ile ilgili resmi haberleri ve salgını engellemek için uygulanan tedbirlerin takip edilmesi de bu duruma katkıda bulundu. Geçen nisan ayında yapılan ankete göre örneğin Almanya’da haber kaynakları dağılımı televizyon yüzde 72, dijital haberler yüzde 69, sosyal medya sitelerin yüzde 39 ve basılı yayınlar yüzde 26 şeklinde oldu. Ancak raporu hazırlayan uzmanlar, bu değişikliğin geçici olabileceği görüşünde. Raporda medyanın genel olarak salgının ciddiyetini göstererek koronavirüs haberlerini ele almada iyi bir iş çıkardığı belirtildi. Ankete katılanların yüzde 60ı medyanın salgının boyutunu ortaya koyma çabalarını överken yüzde 65i medyanın vaka sayısının artmasını önlemek için neler yapılması gerektiğine dair çabalara katkıda bulunduğunu vurguladı. Ancak yüzde 32si medyanın salgınla ilgili durumu abarttığına inanıyor. Bilim insanlarının medyaya yaptığı açıklamalara olan güven yüzde 83’le en yüksek orana ulaşırken bunu yüzde 76 ile sağlık otoriteleri, yüzde 73’le uluslararası kuruluşlar ve yüzde 59 ile medya kuruluşları takip etti. Diğer yandan ankete katılanların bazıları her ne kadar Googledaki arama sonuçlarına güvendiklerini belirtse de Googleın içeriklerin hazırlanmasına katkıda bulunmadığını, daha ziyade internette mevcut olan içerikleri yayınladığını göz ardı ettiler. Bu durumun yanlış içeriğe güvenilmiş olabileceği anlamına geldiği belirtiliyor.
مشاركة :