Avrupada yeni koronavirüs odak noktalarından endişe ediliyor

  • 7/12/2020
  • 00:00
  • 3
  • 0
  • 0
news-picture

İtalya’da Kovid-19 krizi yönetimini denetleyen Bilim Kurulu Başkanı Dr. Walter Ricciardi, “Güçlü bir şekilde yayılmaya devam eden virüs, doğru koşulları bulduğunda yeni odaklar oluşturuyor” ifadelerinde bulundu. Nitekim İtalya’da birçoğunda şuana kadar salgına rastlanmamış olan bölgelerde salgının yeni odak noktaları ortaya çıktı. Yeni vaka sayıları ise üç gündür artıyor. Başbakan Giuseppe Conte, sonbaharın gelişiyle ikinci bir salgın dalgasına hazırlıklı olmak gerektiğini, hükümetin olağanüstü hali (OHAL) bu yıl sonuna kadar uzatmayı planladığını açıkladı. Contenin OHAL hakkındaki açıklamaları, mevcut durumu haksız bir özgürlük kısıtlaması olarak gören sağcı muhalefetin ciddi eleştirilerine neden oldu. Muhalefet, parlamentonun onayı alınmadığı taktirde bu kararı protesto etmek için sokağı harekete geçirmekle tehdit etti. Ancak hükümetin bu tür bir adıma gitmesinin ardında güvenlik ve sağlık nedenleri yatıyor. Nitekim ilgili taraflar, salgının ikinci dalgası yaşandığı taktirde tehlikeli bir sonbahar ile karşı karşıya kalınacağı hakkında uyarıyor. İçişleri Bakanı, yaz tatili sonrasında toplumsal huzursuzluğun geri döneceği hakkındaki korkularını yeniden dile getirerek “Mağaza ve işletmelerin kapandığını, vatandaşların günlük ihtiyaçlarını dahi karşılayamadıklarını görüyorum. Hükümet bu ihtiyaçları karşılamak için gerekli tüm tedbirleri almıştır, ancak tehlike gerçektir ve göz ardı edilemez” ifadelerinde bulundu. İtalyan uzmanlar, yalnızca salgının şuanda yoğun bir şekilde aktif olduğu bölgelerde değil, aynı zamanda onu ilk aşamada kontrol altına almayı başaran ülkelerde de çok kritik bir dönem olduğu konusunda hemfikir. Nitekim virüsün yeni odak noktaları, salgınla mücadelede yürütülen ciddi fedakarlıkları ortadan kaldırmakla tehdit ediyor. Uzmanlar, bu konuda Portekiz’i örnek veriyor. İlk aşamada iyi bir kriz yönetiminde bulunan, bu minvalde daha az vaka ve can kaybı kaydeden ve diğer ülkelere örnek olan Portekiz, şuanda kaydedilen vaka oranları bakımından Avrupa’da İsveç’in ardından ikinci sırada geliyor. Avrupa Hastalık Önleme ve Kontrol Merkezinin (ECDC) salgının gelişimi hakkında rapor yayınlamasının ardından, İngiltere, Avusturya, Finlandiya, Çek Cumhuriyeti ve Bulgaristan gibi birçok Avrupa ülkesi; Portekizi salgın hakkındaki ‘kara listeye’ koyma, buradan gelenlere zorunlu karantina uygulama kararı aldı. Öyle ki, Danimarka, tatilde Portekiz’e gidecek çalışanlarını işten çıkarmakla tehdit etti. Normal hayata geri dönüldüğü çoğu Avrupa ülkesinde salgının yeni odak noktalarının ortaya çıkması ve bazılarında yeniden izolasyona gidilmesiyle, Dünya Sağlık Örgütü (WHO) uzmanları, vatandaşlar arasında güven duygusu yaymak konusunda uyarıda bulundu. Önleyici tedbirlerin ve sosyal mesafenin uygulanmasında gevşememek gerektiğini, bunların salgının kontrol altına alınmasında etkisinin kanıtlandığını vurgulayan uzmanlar, salgın riskinin hala daha yüksek olduğunu belirtti. Virüsün hava yoluyla yayıldığını kabul eden WHO, virüsün ana yayılma kanallarının virüse yakalanan kişilerle doğrudan temasta bulunmak olduğunu yeniden doğruladı. ‘Sürekli hareket halindeki salgın durumu’ndan bahseden İtalyan uzmanlar, sıcak havada virüsün bulunmadığı, gençlerin virüse yakalanma olasılığının olmadığı gibi virüs hakkında yalan yanlış bilgilerin yayılması konusunda uyarıda bulunuyor. Kişiler arasındaki iletişimi sınırlandırarak virüsün geçiş kanallarını tıkamanın ve tedbirlere bağlı kalmanın önemine vurguda bulunarak bunların salgının kontrol altına alınmasında özellikle de okula dönüş sırasında oldukça etkili olacağını söylüyor. Cenova’daki üniversite hastanesi, dünyada türünün ilk örneği olan, Kovid-19dan iyileşenlerin rehabilite edildiği bir merkez kurdu. Nitekim bu kişilerin yüzde 80’inin kas erimesi, baş dönmesi, nefes alırken zorlanma, depresyon ve hafıza bozukluğu gibi fiziksel ve psikolojik sıkıntılar çektiği tespit edildi. Merkezi kurma fikrini ortaya atan kardiyolog Dr. Piero Clavario, hastanede iyileşen herkesle temasa geçtiklerini, bu kişilerin fiziksel ve psikolojik durumlarının değerlendirildiğini, böylece ihtiyaç duydukları rehabilitasyon tedavisini belirlemek üzere söz konusu merkezde teste tâbi tuttuklarını açıklıyor. ABD’deki Dallas Üniversitesi’nin meşhur araştırması, “yoğun bakımda üç hafta geçirmenin kişinin 10 yılına eşit olduğu” gerçeğini ortaya çıkarmıştı. Clavario ise merkezde ortalama kalış süresinin en az iki ay olduğunu, kişinin ağrılardan kurtulup normal yaşama geri dönmesi için günlük minimum 5 saatlik egzersiz yapmasının gerekli olduğunu söylüyor. Söz konusu merkezdeki doktorlar, iyileşenlerin yarısında fazlasının tat ve koku kaybına yol açan sinir sistemi hasarıyla karşı karşıya kaldığını, aynı zamanda nefes almada zorluk çektiklerini söylüyor. Bu sonuçların kalıcı olup olmadığı henüz belli olmasa da, çoğu durumda bir aylık rehabilitasyonun ardından iyileşme kaydedildiğini bildiriliyor. Kovid-19’un sinir sistemi hücrelerindeki doğrudan etkisini izleyen ilk uzmanlar, ülkedeki koronavirüs hastalarının büyük bir çoğunluğunun tedavi gördüğü San Raffaele hastanesi uzmanlarıydı. Ancak Cenova’daki söz konusu merkezde çalışan doktorlar, virüsün sinir sistemi ve beyin üzerindeki etkisinin vücudun hayati organlarında uzun süreli oksijen eksikliğinden kaynaklandığını düşünüyor. Doktorlar aynı zamanda vaskülitin sinirleri etkilediğini, bazen de uzuvlarda ve parmaklardaki hislerin zayıflamasına yol açtığını, bazen ise ampütasyona neden olan pıhtılaşmaya sebebiyet verdiğini açıkladı. Aynı zamanda karaciğer ve böbrekler gibi hayati organları etkilediği kaydedildi. WHO’nun Kovid-19’un getirdiği halsizliğin iki hafta süreceği açıklamalarının aksine, merkezdeki doktorlar bunun aylarca sürebileceğini söylüyor. Bu halsizliğin bağışıklık sisteminin şiddetli reaksiyonundan veya hızlı kilo kaybından kaynaklandığına, zirâ Kovid-19’a yakalananların çoğunda 20 kiloya kadar bir kilo kaybının teyit edildiğine değiniyor.

مشاركة :