Tahran, Mukteda es-Sadr ile karşı karşıya gelmekten kaçınıyor

  • 12/29/2020
  • 00:00
  • 1
  • 0
  • 0
news-picture

Irak’ta Şii liderler arasında ön safta yer alan Sadr Hareketi lideri Mukteda es-Sadr, pozisyonunu en net şekilde dile getiren biri olarak kabul ediliyor. Resmi ve dini tüm Iraklı liderler, komşu ve bazen de dost ülke olarak İran ile ile olan ilişkiyi, Irak’ın Arap ve Müslüman komşu ülkeleriyle olan ilişkileriyle aynı kefeye koymaya çalışıyorlar. Bununla birlikte Iraklı liderler, 2003’te Irak’ı işgal eden, siyasi rejimini değiştiren ve Saddam Hüseyin rejimi yerine mevcut siyasi elitleri getiren ve dolayısıyla da Irak’la en çok irtibat halinde olan ABD ile arasına mesafe koyuyorlar. Irak’ta Hadi el-Amiri liderliğindeki Fetih Koalisyonu ve Nuri el-Maliki liderliğindeki Kanun Devleti Koalisyonu gibi Şii siyasi gruplar İran ile derin ilişkilerini gizlemezken, Sadr, ister Arap ister yabancı ülke olsun başkalarıyla ilişkisinde daima Iraklılık kimliğini önceliyor ve ABD’nin Irak’taki varlığını reddediyor. Siyasal İslam’a mensup olmayan Irak’ın şu anki Başbakanı Mustafa el-Kazimi, ABD ve İran da dahil dışarısıyla yeni dengeli ilişkiler kurmaya çabalıyor. Kazimi’nin attığı adımlar Tahran’a yakın çevreler tarafından pek hoş karşılanmazken, Sadr, Haydar el-İbadi ve Ammar el-Hakim gibi önde gelen liderler bu adımların dışarısıyla dengeli çıkarlar sağlayabileceği görüşünde. Ancak bu liderler aynı zamanda Kazimi’nin içerde ekonomik krize, seçim dosyasına ve reformlara yaklaşımını eleştiriyorlar. Kazimi’nin İran’a yakın silahlı gruplarla açık bir çatışmaya girdiği bir dönemde, Sadr’ın İran’a, ABD ile çatışmasını Irak’tan uzak tutma çağrısında bulunması Kazimi’nin lehinedir. Zira Kazimi, Irak Meclisi’nin en büyük bloğu, Irak sokağında en çok taraftarı bulunan ve en güçlü siyasi partiler arasında yer alan Sadr’ın dolaylı da olsa desteğine ihtiyaç duyuyor. Sadr’ın çağrısı, Tahran’ın zor durumda olduğu bir dönemde geldi İran’ın muğlak bir yanıt verdiği Sadr’ın çağrısı, Tahran’ın zor durumda olduğu bir dönemde geldi. Fakat bu çağrı aynı zamanda, Tahran ve Washington arasındaki kırılgan ateşkesi Irak’taki silahlı gruplar aracılığıyla kalıcı hale getirmeye çalışan Kazimi için altın fırsat değerinde. Özellikle İran bu gruplara karşı yükümlülüklerinden kurtulmuş görünüyor. Bu durum, Sadr’ın çağrısının, İran’ın ciddi bir şekilde karşılayacağı ilk pratiğe geçen çağrı olabileceğine işaret ediyor. Bununla birlikte, İran Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Said Hatipzade’nin Sadr’ın tweet’ine verdiği yanıt, doğrudan veya net değildi. Hatipzade’nin, Sadr’ın çağrısıyla ilgili bir soruya verdiği yanıt lafı dolandırmaktan ibaretti. Hatipzade, “Irak’taki İran diplomatik binaları daha önce saldırıya uğramıştı” diyerek, komşu ülkelere “Beyaz Saray’ın asiliğiyle mücadelede rolünü yerine getirme” çağrısında bulundu. Hatipzade, “İran başka bir bölgedeki anlaşmazlığını asla çözemedi. ABD, komşu ülkeleri İran’a karşı güvensizlik üssü yaptı. Birleşmiş Milletler Sözleşmesi’ne göre meşru savunma hakkımız olduğuna şüphemiz olmamasına rağmen komşu ve dost ülkelerden defalarca kez Beyaz Saray rejiminin asilikleriyle mücadelede üzerine düşen görevi yapmalarını talep ettik” ifadelerini kullandı. Hatipzade’nin açıklaması, Sadr’ın çağrısının içeriğinden büyük ölçüde uzaktı. Bu da Tahran’ın Irak’taki önemli Şii liderlerle ve en başta da Sadr ile doğrudan sözlü tartışmaya girmeyi arzulamadığını gösteriyor. İran’ın Sadr’ın çağrısına verdiği resmi yanıt kafa karıştırıcı olmasaydı, İran haber sitelerinin çoğu bu açıklamayı ‘sert yanıt’ diye niteleyecekti. İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani’nin politikalarına verdiği destekle bilinen Arman-ı Milli gazetesi Sadr’ın açıklamasını “iki yüzlü”, “içeriği çelişkili’ ve ‘Mukteda es-Sadr’ın muğlak adımlarının bir parçası” şeklinde tanımladı. İran resmi gazetesi, Sadr’ın çağrısının, ABD’li yetkililerin Bağdat Büyükelçiliği’ne yönelik saldırıdan İran’ı suçlamasının ardından yapıldığına dikkat çekti.

مشاركة :