Dünya Sağlık Örgütü (WHO), COVAX mekanizması aracılığı ile Mart ayı başlarında dağıtımına başlanması için, Şubat ayı sonunda Afrika ülkelerine 96 milyon doz Oxford-AstraZeneca aşısı sağlamayı planlıyor. WHO’nun bu duyurusu, dün (Perşembe) düzenlenen sanal bir basın konferansında, Güney Afrika’nın aşının, koronavirüs enfeksiyonlarının yeni türüne karşı etkinliği konusunda hayal kırıklığı yaratan sonuçların ortaya çıkmasıyla birlikte kullanımını askıya alma kararından yaklaşık 3 gün sonra geldi. Uluslararası örgüt Çarşamba günü, Güney Afrika’nın aldığı karardan iki gün sonra, aşıya onay verdi. WHO Afrika Bölge Direktörü Dr. Matshidiso Moeti basın toplantısında “Aşının (Oxford-AstraZeneca) kullanımını destekleyen birçok ülke var ancak hala yeni türe karşı etkinliği konusunda birçok araştırma yapılması gerekiyor” ifadelerini kullandı. WHO tarafından alınan kararın dayandırıldığı Güney Afrika araştırması yaklaşık 2 bin kişiyi içeriyordu. Söz konusu araştırma, aşının koronavirüs ile hafif ve orta dereceli enfeksiyonlara karşı “minimum koruma” sağladığını tespit etti. Aşının geliştirilmesi üzerinde çalışan Oxford ekibini yönetiminde bulunan Sarah Gilbert bununla ilgili olarak, aşıların şiddetli hastalanmalara karşı koruyabileceğini ve bunun öncelik olduğunu söyledi. Afrika Bölge Direktörü Moeti basın konferansında Gilbert’in iddiasını destekleyerek sözlerine şu ifadeleri ekledi: “Daha fazla araştırmaya ihtiyaç duymamızın yanı sıra, şiddetli hastalık vakalarını kontrol altına alma özelliği, aşıların temel amacıdır, çünkü bu vakaların ölüm riski bulunur, buna karşılık basit ve orta dereceli vakalar ise kontrol altına alınabilen vakalardır.” Güney Afrika’da ortaya çıkan türün şu ana kadar Botsvana, Gana, Kenya, Komorlar, Mozambik, Zambiya ve Esvati̇ni̇’de görüldüğü bildirildi. Tanzanya vatandaşlarının İngiltere’ye seyahat etmelerine ve Moeti’nin belirttiğine göre orada karantinadayken enfekte olduklarının teşhis edilmesine rağmen Tanzanya’da yeni tür ile enfekte olan herhangi bir vaka bildirilmedi. WHO’nun COVAX mekanizması aracılığıyla aşı sağlamaya yönelik sarf ettiği çabalara rağmen, yeterli sayıda aşıya ulaşılması konusunda bir kriz yaşanıyor. Londra Hijyen ve Tropikal Tıp Okulu yöneticisi ve Avrupa Komisyonu Başkanı Danışmanı Peter Piot basın konferansında “Afrika ülkeleri aşı üretimine yatırım yapmalı” çağrısında bulundu. Piot, bu çerçevede Senegal’in önceden bir deneyimi olduğunu, aşıları sarı humma aşısına binaen üretebileceğini belirtti. Piot, küresel çıkarın, dünya çapında eşit bir aşı dağıtımı yönünde olması gerektirdiğini vurguladı ve “Salgın ancak dayanışma ile ortadan kaldırılacak çünkü dünya genelinde herhangi bir ülkede bulunursa, hiçbir ülke güvende olamaz” dedi. Piot aynı bağlamda, devam etmekte olan salgından çıkarılan dersin, sağlık sistemlerinde oksijen tüplerinin mevcut olması ve yoğun bakımda temel ihtiyaçlar açısından her türlü salgına karşı tam olarak hazır olması gerekliliğinin olduğunu belirtti. “Tehlike her zaman bulunuyor, onunla yüzleşmek için sürekli olarak hazır olunması gerekiyor” diyen Piot, yerel olarak oksijen tüpü üretilmesinin gerekliliğini de dikkati çekti. Uluslararası sağlık uzmanı, kıtanın daha önceki salgınlardan öğrendiği hızlı müdahale çalışmaları ile bazı Afrika ülkelerinin salgını iyi bir şekilde ele almalarına övgüde bulundu. Piot, “Bu, İngiltere gibi 10 gün önceye kadar bir günlük vaka sayısının 100 bini aştığı bir ülkeye kıyasla, vaka sayısının azaltılmasına büyük katkı sağladı. Gerçek şu ki, bu salgında Avrupa’nın Afrika kıtasına sunabileceği bir ders yok” dedi. Mısır Sağlık Bakanı Hale Zayid, salgın ile mücadelede Mısır’ın deneyimini anlattı. Zayid, Mısır’ın şu anda aşı üretim şirketlerinden biri ile, aşının yerel olarak üretilmesi ve diğer ülkelere düşük fiyatlarla tedarik edilmesine yönelik anlaşma yapılması için çalıştığını söyledi. Bakan, geçen yıl 14 Şubat’ta koronavirüs ile enfekte olan ilk vakayı teşhis eden ilk Afrika ülkesi olduğu için Mısır’ın salgınla mücadeledeki deneyiminin farklı olduğunu belirtti. Mısır ayrıca WHO’nun havaalanlarında ve limanlarda koronavirüs vakalarını tespit etmek için bir prosedür uygulama çağrısına yanıt veren dünya genelinde 3. ülke olmuştu. Bakan, Mısır’ın salgınla mücadele edilen dönemde, normal yaşamın ve ekonomik faaliyetlerin sürdürülmesi arasında denge kurduğunu ve salgınla mücadele için gerekli önlemleri aldığını bu yüzden de salgın sırasında tam bir kapanma olmadığını ayrıca “kapsamlı testlerin” değil “hedefli testlerin” yapılması politikasını benimsediğini belirtti. Zayid, Mısır’da şimdiye kadar sadece 9 bin 500 can kaybı ve 170 bin vaka kaydedildiğini, salgının ikinci dalgasında hastanelerdeki yoğun bakım ünitelerinin kapasitesinin yüzde 30’undan fazlasının kullanılmadığını ve gerekli cerrahi müdahalelerin durdurulmadığını açıkladı.
مشاركة :